BÖLÜM-8 ^İNTİKAM^

231 53 6
                                    

YORUM YAPIN AHANDA ŞURAYA

KEYİFLİ OKUMALAR!

MEDYA; Enver

'evde görüşeceğiz' dediğini duyar oldum.

Gerisi koskoca karanlıktan ibaretti.

**********************************

KÜRŞAT'ın ağzından;

Sabah olduğunu belirten zerrin sultan kapımda beni uyandırmaya çalışma çabalarına bir son vermek amacıyla ayağımla ittirdiğim battaniye yataktan aşağı düşerken kapıyı açmak için kulpu çevirdim.

"oğlum hadi bu ne uykuculuk, kahvaltın hazır hadi gel bekliyorum." Zerrin teyze tombik 50-60 yaşlarında minnoş bir kadın.

Ben daha 8 yaşıma yeni girmiştim amcamların yanına mersin'e giderken üç kişilik çekirdek ailemle şarkılar eşliğinde gülerek geçiyordu yolculuğumuz. Tam dönüş alacağımız sırada karşı şeritten gelen kamyonla çarpışmamız bir oldu. Annem babam ve olduğunu bile bilmediğim kız kardeşimi o kazada kaybettim. O kazadan kurtulmam bir mucize olmuş sanırım. Hastanenin yoğun bakım ünitesinde tam 2 hafta uyuyarak geçirmişim.

Normal odaya alındığım zaman ise uyandığımda gözümün önüne gelmişti tüm o her şey. Kurtarmasalardı keşke. Bende ölseydim keşke. O an annemin babamın öldüğünü 8 yaşında yapayalnız kaldığımı o hastane odasında serum kokularının arasında anlamıştım. Kimsesizdim. Yapayalnız bir çocuktum.

Zerrin teyzenin sesiyle elimi ovaladığım başımdan çekip gözlerimi gözlerine diktim. "hadi koca oğlan yüzünü yıka gel pişiler soğuyacak çabuk."

Pişiyi çocukluğumdan beri çok severdim. Amcam ailemi kaybettiğimde onların yanında kalmam için bana her gün pişi pişireceğine dair söz vermişti. Feyza yengem ilk bir hafta pişirmişti ama aylar sonra o söz unutulmuştu bile.

Ellerimi yere düşen yorganı kaldırmak için eğdiğimde şifonyerin üstünde en son kutladığım 8 yaş doğum günü partimden kalan aile fotoğrafımız vardı.

Yorganın ucunu kaldırıp yatağın üstüne koydum. Çerçeve ellerimin arasında yerini alırken annemin yüzünü ve güneşte altın gibi parlayan sarı saçlarını okşadım. Gözlerimi kapatıp ellerimiz altında o yumuşaklığı, burnumda o mis gibi bahar kokusunu hissettim.

Gözümden bir damla yaş firar edince çerçeveyi yatağı usulca bıraktım. Banyoya gidip kısa ama iyi hissettirecek bir duşun altına girip sessiz hıçkırıklarla ağlamaya devam ettim. Küçüklüğümden beri ne zaman ağlamak istediğimde hep banyoya girerdim. Kafamdan aşağı sıcak su damlacıkları akarken gözümden de yaşlar akardı. Ellerim buruşmaya başlayınca uzun bir süre suyun altında kaldığımı düşündüm ve havlumu alarak saçlarımı kuruttum. Saçlarımı hafif de olsa kuruttuktan sonra belime sararak dışarı çıktım.

Banyo kapısının karşı tarafında ki giyinme odasına geçtim ve giyeceğim kıyafetleri alarak banyoya geri döndüm. Saçlarımı fön makinesiyle kuruttuktan sonra dişlerimi fırçaladım. Kıyafetlerimi de giyinince aşağıya pişi yemeğe gittim. Mutfağa ulaşınca "zerrin sultanın ellerinden pişi yemeğe geldim, sultanım mutfağınızda yeni pişmiş pişi kaldı mı acaba?"

Sorduğum soruya önce şen bir kahkaha patlattı sonrada gülerek cevap verdi "gel deli oğlan gel, senin için her zaman hazırda pişilerim vardır benim" pişimi yemeden kapı çaldı. Zerrin teyze kapıyı açmak için kalkarken onu durdurup ben kalktım.

Kapıya varınca dışarıdan gelen sesler kimler olduklarını belirtiyordu zaten. Gelenlere kapıyı açıp mutfağa geri döndüm ne de olsa yolu biliyorlardı.

Yasak Aşkın BedeliHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin