8. BÖLÜM

181 15 0
                                    


Çok kısa olduğunu hissettiğim uykudan zihnimde yankılanan bir ses tarafından uyandırıldım. Ama uyku sersemi ne olduğunu ayırt edemiyordum. Gözlerimi açıp etrafıma bakındığımda hiçbir şey göremedim ama yine de korkudan tüylerim diken diken oldu. Kısa bir süre sonra tekrar benzer bir ses yankılandı zihnimde. Ama o kadar uzaktaydı ki.. Ne duyduğuma dair bir fikrim yoktu.


Kendimi daha güvende hissetmek için sırtımı duvara yaslayıp bir süre öylece bekledim. Aradan 20 saniye bile geçmemişti ki kapı tıklatıldı. Korkuyla olduğum yerde sıçradım. Dışarıda hiç ses yoktu. Nöbette bir sürü asker vardı. Çevrede birçok keskin nişancı vardı ve sürekli izleniyorduk. Korkmamı gerektirecek bir durum olsa elbette ki bir şeyler duyardım. O yüzden sakin ol Afra!

Yerimden kalkıp kapıda kim olduğuna baktım. Derin bir nefes alarak kapıyı açtım ve kenara çekildim.

'' Erken mi geldin geç mi karar veremiyorum. '' dedim gülerek.

'' Herkesin uyuduğundan emin olacağım bir saatte gelmek istedim. Normal şartlarda bile iyi karşılanmazdım, bir de bu olanlardan sonra.. '' cümlesini yarım bırakıp tıslar gibi bir ses çıkarttı.

'' Arsen seninle bugün olanları konuşacağım ama öncesinde kafamı kurcalayan bir şey var. ''

Yüzüne bakarken ayakta kaldığımızı fark edip kolundan tutarak yatağa doğru çektim ve yan yana oturduk. Suratıma ciddi bir ifadeyle bakarken daha çok geriliyordum. Benim uydurmam olmadığını biliyordum fakat bunu yaşayan ilk insan olduğuma da o kadar emindim ki.

Bakışlarımı yüzünden çekip halıya odakladım. '' Kulağa fazlasıyla saçma gelecek ama bu mevzuyu açıklığa kavuşturmam gerek. '' Yüzüne kaçamak bir bakış atıp bir çırpıda söyledim. '' Ben seni duyabiliyorum. ''

Gülmüyor olsa bile gözleriyle bana güldüğünü görebiliyordum. '' Sen konuşmadığın zaman seni zihnimde duyuyorum. Bu normal mi? Bana daha önce böyle bir şeyin bilgisi verilmedi. ''

'' Bunu daha önce duyamazdın çünkü daha önce olmadı. '' dedi kısa bir sessizliğin ardından.

'' Neden? Neden benim bunu duymama izin veriyorsun? ''

'' Ben izin vermiyorum Afra. '' dedi gözlerimin içine bakarak. Adımı bildiğinden bile emin değildim. Bu muydu şuan tüylerimi diken diken yapan yoksa söylediği tını mıydı? Cevabını asla öğrenemeyecektim sanırım. '' Bu kendi aramızda bile çok yaygın olan bir şey değildir. Herkes duyamaz birbirini. Belli bir uyum içinde olanlar sadece ki bu kural bende de esnemeye uğramıyor. Senden önce sadece 1 kişi duymuştu beni o da 55 yaşında bir adamdı. '' Söylediklerini sindirebilmem için bana birkaç saniye izin verdi. '' Benim için de yeni bir şey anlayacağın ama korkmanı gerektirecek bir durum yok. ''

'' Bunu nasıl yapıyorsun peki? ''

'' Sana bakarak konuştuğumu düşünüyorum o kadar. ''

'' Bende yapabilir miyim peki bunu? '' Biraz endişeliydim ama aslında heyecanlıydım da.

'' İnsan olan birine yapabileceğini zannetmiyorum ama belki bende işe yarayabilir. ''

Başımı onaylayan bir şekilde sallayıp bir süre sessizliğin etrafa hakim olmasına izin verdim.

'' Peki, bizi kendi sürüne karşı neden korudun? '' 

Bir süredir ellerinde olan bakışlarını bana çevireceğini düşünmüştüm ama yapmadı. Beni hiç duymamış gibi ellerine bakmaya devam etti. Bende sorumu yinelemedim. Sadece bekledim.

'' Nasıl bir cevap vermem gerektiğini gerçekten bilmiyorum. '' dedi sonunda. '' Onların sana saldırma sebepleri en başından yanlıştı ama benim yaptığım da doğru değildi. Onları neredeyse haklı çıkarttım sayılır. ''

'' Hedefleri sadece bendim yani. '' dedim düşünceli bir sesle. '' Peki, neden yaptılar sebepleri neydi? ''

'' Muhtemelen buraya gelmeden önce sana bahsetmişlerdir. Bizler sadece kadınlarımıza yakın oluruz. '' Kıpkırmızı olduğumu hissettim. Neden olduğunu anlamıştım ve bunu gerçekten gözümün içine bakarak söylüyor olması daha çok utanmama sebep olmuştu. '' Seninle olması gerekenden çok daha fazla yakınım. Bu da süredeki diğer kadınların biraz hırçınlaşmasına sebep oldu. '' Derin bir nefes alıp devam etti. '' Seni korumam sıkıntı olmazdı ama üzerine kapanmam işleri daha çok kızıştıracak. Kendine dikkat etmek zorundasın. ''

'' Beni o şekilde mi görüyorsun? '' İçimdeki diğer beni -bunu soranı- tokatlıyordum ama haklı bir soruydu. Daha 2 hafta olmuştu biz tanışalı böyle bir şey düşünmekte, hissetmekte saçma olurdu. Ve benim durum buysa en başından bilmem ikimiz içinde daha iyi olurdu.

'' Sana yakın davranmamın sebebi aramızdaki bu bağın sebebini anlamaya çalışmam. Sürümdeki kimse beni duyamıyorken sen duyabiliyorsun. Bunun bir sebebi olmalı. Seni buraya bu görev için göndermişlerse demek ki özel birisin. Sorularımın cevabı sende gizli. Seni tanıdığım zaman bunların cevaplarını alabilirim. ''

Cevap vermeme izin vermeden ayaklandı. '' Şimdilik gitsem iyi olacak. Diğerleriyle konuşacağım aklın kalmasın. ''

'' Arsen! '' diye seslendim tam arkasını dönmüşken. '' Bu bağ işini biz çözmeden başkasına söylemesen olur mu? Nasıl bir şey olduğunu ve neden olduğunu bilemiyoruz. Bence gizli kalması daha iyi olur. ''

Bir süre yüzüme bakıp düşündükten sonra başıyla kısaca onaylayıp dışarı çıktı ve beni odada yalnız bıraktı.

********

Bir iki gündür çalışmaları aksatıyordum. Sadece bedenen katılım sağlıyor, orada boş boş oturuyordum. Aklım hala 2 gün önce konuştuğumuz o konudaydı.

Sürekli kafamda kehanet dönüyordu. Gerçekten ben miydim o zaman ve bu bağ olayı da Alfa'nın beni kabul ettiği anlamına mı geliyordu? Öyle olması gerekirdi çünkü başka bir açıklaması olamazdı. Ya da ben başka bir açıklama düşünemediğim için bana öyle geliyordu. Ama ne yapabilirdim ki? Yani eğer savaşçı bensem, beni kabul etmesi için ne yapacaktım?

Nasıl bir kabul etme olduğu da belli değildi elbette. Emmioğlu olarak bile olabilirdi. Bunun imkansızlığını görmezden gelip kendi içimde savaşmayı bir kenara bıraktım.

Ben daha ne kadar geride kaldığım konusunda kendi içimde yakınamadan sertçe Alp'in göğsüne çarptım. Düz koşması gerekirken neden ters koşuyordu bu akıllı?

'' Sanırım beyin sarsıntısı geçiriyorsun Afra. Ee tabi sen de haklısın, bu kadar yakışıklı bir adama çarptığın için başın dönmüş olmalı. ''

'' Daha çok bir ağaca kafa atmış gibi hissediyorum Alp. Seni hayal kırıklığına uğrattığım için üzgünüm. '' dedim bir yandan başımı tutarak. Gülmemek için kendimi zor tutuyordum ama bunu çaktıracak değildim.

Olduğum yerde durup saçlarımı saldım ve karıştırdım. Biraz sıkı bağladığım için canımı acıtmaya başlamıştı.

'' Sen ne kadar inkar etsen de ben inkar edemeyeceğim. Ah kalbimm. Bu güzelliğe daha fazla dayanamıyor. ''

Tebessüm edip '' Tembelliğini iltifatlarla kapatabileceğini mi zannettin? '' dedim.

'' Tembellik demişken... '' diye başlayıp ciddi bir surat ifadesiyle etrafını kolaçan etti. '' Sabah Sean ile karşılaştım. Nasıl yaptı bilmiyorum ama beni yalnız yakalamayı başardı. Seninle yarım saat içinde saldırıya uğradığınız o yerde buluşmak istiyormuş Alfa. 1-2 kişi ile birlikte gelebilir dedi. Sanırım senin kendini daha güvende hissetmeni istiyorlar. ''

2 kişi de amma güven verici diye devam etti lafı ağzında yuvarlayarak.

'' Mete'ye haber ver. Ben hızlı bir duş alacağım. 15 dakikaya atv lerin önünde buluşalım. Kahvaltılıklarımızı alın ve yetkiyi de Arslan Abi'ye verin. '' dedim bir yandan odama doğru koşmaya başlayarak. Çok emri vaki konuştuğum için kendimi kötü hissetsem de düzeltmek için fazla acelem vardı. Hem Alp'te takılmışa benzemiyordu. Arkamdan '' Emredersin patron! '' diye bağırdığı düşünülürse. Sesinde ki güler ton beni de gülümsetmişti ama tempomu hiç bozmadan koşmaya devam ettim. 

LUPUSHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin