Kafamın içinde yayılan pişmanlık, denize düşmekten beter bir hale sokmuştu beni. Gözüm döndüğünde yaptığım ve çoğu zaman hayatıma mal olabilecek türden olan bilmem kaç milyonuncu hataydı bu. Bir anda oluveriyor ve ben ne olduğunu anlamadan oldu bitiye geliveriyordum.
Ben yapmadım, elim yaptı'de tam olsun Su.
Öyleydi aslında. Ben yapmıyordum, içimde açığa çıkan deli bir taraf, karanlık yüzünü bir anda gösteriyor ve işini bitirince geldiği yere sinsice geri dönüyordu. Süt nasıl ki kaynama ısısına ulaştığında altındaki ateş söndürülmese şayet beyaz bir volkan gibi patlıyorsa bende aynen öyleydim işte. Kaynama derecem yükselirse içimdeki beyaz volkan kimseyi dinlemez bir edayla taşar, etrafı talan ederdi.
Sertçe yutkundum. Kafam fazla adrenalinden yavaşça sıyrılmaya başlayınca neyin ne olduğunu yeni kavramaya başlamıştım. Ben bir kadını denize attım, üstelik 'Kırathan' soyadını taşıyan birini... gerçi bu soyadı ne ifade ediyordu deseniz, ne bileyim kahrolası bir soyadı işte, derdim. Ve kime ait deseniz de eğer; Allah bilir ben bilmem, demekten öteye geçemem. Lakin böylesine zengin görünen bir adamı korkutmaya yetmişse bu soyadı, benim gibi gariban ne yapsındı.
Eh bir zahmet kendimi öldürmeye gideyim o halde .
Akrepler, tehdit altında kaldıklarında kendi canlarını kimsenin almasına müsaade etmeden intihar eden gururlu yaratıklardı. Bende bir akrep olarak gururlu davranmalıydım.
" Oda bana öyle söylemeseydi! " Dedim, üste çıkmaya çalışıyordum.
Emir alayla gülerken sabrının son kırıntısını da söylediklerimle beraber yitirmiş gibi gözlerini büyüterek bana baktı. Yüzündeki 'sen ciddi misin ' bakışına göz devirerek karşılık verdim.Ağzını açtı, kapatı, gökyüzüne kaldırdı başını sonra, denize doğru korkak bir bakış attı en sonunda. Olanların şokunu atlatamadığı belliydi ve hiç beklemeden bir şok daha yemişti. Zira denizde çırpınan kadın tiz bir sesle beni ve Emir'i tehdit etmişti.
" EMİR, SEN VE YANINDAKİ ŞU UCUBE BU YAPTIĞINIZIN HESABINI ÇOK AĞIR ÖDEYECEKSİNİZ! " Dedi dişlerinin arasında tıslıyordu. Tabi bununla yetinmeyecek kadar tanımıştım onu. Son hamlesini duyduğumuzda şoke olması sırası bana geçecekti.
" SİZ TARTIŞIRKEN BEN ÇOKTAN ABİME KONUM ATMIŞTIM. ŞİMDİ, SEN VE YANINDAKİ FAHİŞEN ÖLÜMLERDEN ÖLÜM BEĞENİN." Yüzündeki alaylı gülümsemeden anladığım kadarıyla bu abi gayet abi gibi bir abi olmalıydı. Denize atılmasına rağmen bu kadar cesurca konuştuğuna göre, abisinin gücü ne kadardı?Abisine konum mu atmıştı?
Lanet olası zeki kadın!
" Bengü bak güzelim, abini karıştıma gözünü seveyim." Emir'in sesiyle kafamdaki soruları bir kenara itekledim.
" Kim bu abi?" Diye sordum, meraklanmıştım.Tek derdin bu mu, cidden Su?
" Sen kes sesini." Diye homurdandı Emir, dişlerini sıkarken.
" Seni kurtarmaya geliyorum. Sakin ol." Dedi sonra, ceketinin çıkartırken.
" SEN ÖNCE KENDİNİ KURTAR, EMİR TANOĞLU! " Bengü'nün tiz sesi en yüksek perdeden duyulunca Emir ağzının içinde bir küfür geveledi." Yapacak bir şey yok. Gidelim, hemde hemen. " Emir'in bakışları denizden çekilip üzerime toplanınca ne söylediğini idrak edemeden yüzümü buruşturdum. " Neden seninle geliyormuşum? " Dedim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
-Yaban Çiçeği-
Teen Fiction#kalem 1 (16.08.2022) Ünlü iş adamı Hakan Tanoğlu, yirmi üç yıl sonra bir kızı olduğunu öğrenir ve ikiz yeğenleri; Demir ve Emir'i kızını bulması için Antalya'ya gönderir. Kuzenlerini bulmak için geldikleri bu şehirde onları bekleyen sürprizler var...