Alıntı

4.5K 241 29
                                    

Düşler kurmak birgün gerçekleşsin diye vardır.

demişti dedesi minik oğlana.

O zaman çocuk aklıyla inanmıştı kâr beyaz sakallı ton ton dedesine. Dedesi bu dünyada onu en çok seven, minik yüreğindeki acıları gören kişiydi.

Bir düş kurdu gökyüzünde borandan sonra çıkan ebem kuşağına doğru bakarak.

"Babam, atım Rüzgar'a binmeyi öğretsin Allahım..." diye.

İlk masum dilek gerçekleşmemişti minik Ferhat'ın. Ne babası Kahraman Bey hissetmişti minik dileğini ne de dileği gerçekleşmedi diye hesap soracağı dedesi kalmıştı sahte dünyada. Korkardı minik Ferhat babasının karşısına geçip onunla oynamayı istediğini söylemekten. Çünkü çatık, gür kaşları arasından siyah badem gözleriyle sinirli sinirli annesine bakıp,

"Şu çocuğu al başımdan,hanım." diyeceğini bilirdi.

Belki demişti o yaşta benim dileğimi başka bir çocuk istedi yaratıcıdan.
Bu yüzden bir sonraki önemli dilek hakkını sakladı genç adam. Öyle bir dilek dilemeliydi ki yıllardır kırılan içindeki minik çocuğun yüzünde artık güneş doğmalıydı. Baba sevgisi hissetmemiş minik oğlanı mutlu etmeliydi Ferhat. Sakladı yüreğinin gizli odasına. Öyle istemeliydi ki dileğini öyle yakarmalıydı ki yaratıcıya, yüce mevla bile Ferhat oğlana acıyıp gerçekletirmeliydi dileğini.

Zaman gizli bir düşman gibi hıphızlı geçti gitti dünyadan. Obadaki tüm genç oğlanlar genç kızlar baharı bekleyen bir çiçek gibi açıp yetişkin olmaya başladılar.

16 yaşında gönlü Alçiçek'in sevdası ile yanmaya başlamıştı. O zamanlar 12 yaşındaydı Alçiçek. Mavi gözleri , ateş rengi saçlarıyla Ferhat oğlanın avare başını döndürüyordu bademin demi olmadan. Abileri Mete, Teoman ile oyunlar oynar bu oyunlara minik
Alçiçek'i de eklerdi. Onun neşeyle etrafında gülücüklerini saçarak oynamasına bayılırdı. Alçiçek'te oba dışında gizli yerlerinde çocuk olmanın tadını doyasıya çıkarırdı çevresinde kınayan, nefretle bakan gözleri görmeden.

Daha sonra sustu Alçiçek bir daha hiç gülmedi. Yağmur iyice kesti rahmetini obanın üstünden. O rahmet hareleri akmaya başladı minik Alçiçek'in deniz rengi gözlerinden hiç durmadan. Örttü Ferhat'ın uğruna cehennemde yanmaya bile razı olacağı ateş kızılı saçlarını. Bir daha da neşeyle zıplamadı,koşmadı Ferhat oğlanın etrafında. Tüm renkleri birbir soldu obadaki insanların her bir kelimesiyle. O zamandan beridir hasret kaldı genç oğlan sevdiğine. Minik kız artık annesinin, babasının gölgesinin etrafında çadırından çıkmadı Ferhat oğlan ile oynamak için.

Vakit gelmişti Ferhat oğlanın
yıllardır içinde gizlediği dileğini yaratıcıya sunmak için. Zaten bilmiyor muydu ki yaratıcı Ferhat oğlanın dileğini. Görmüyor muydu ki yüreğine bile sığmayan okyanus gibi uçsuz bucaksız sevdasını.

Bu sefer yağmur yoktu, boran küsmüştü obaya yağmıyordu. Ebem kuşağı tüm renkleriyle ışıl ışıl parlamıyordu gökyüzünde.

"Olsun..." dedi yağmur bize küsmüş
olsa dâhi dileyeceğim.

"Beni yaratan yaratıcı beni duyan Rabb.
Yüreğimdeki çağlayan sevdanın sesini duyuyorsun. Beni kavuştur gelincik çiçeğime. O bana yâr olsun, ben ona merhem..."

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Dec 16, 2022 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

BOZKIR'IN UĞURSUZ ÇİÇEĞİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin