2.Bölüm

6.4K 351 8
                                    

Karşısındaki adamı görünce nedense içi rahatladı genç kızın. Ağar, obadaki diğer insanlara nazaran kendisine kötü gözlerle bakmaz ve onunla alay etmezdi.

"Keşke herkes senin gibi olsa..."

diye iç geçirdi genç kız.

Nedendir bilinmez genç adam obadaki herkesten çekinen yeri geldiğinde birkaç kelimeden başka bir kelam etmezdi. Ağar'la Alçiçek'in çocukluğu beraber geçmişti. Ailesi  ölmeden önce Ağar'ın gözlerindeki çocuksu ışıltıları hatırlardı genç kız. Fakat genç adamı her gördüğü yerde o gözlerde ışıltıdan eser kalmamıştı. Hissediyordu Alçiçek Ağar'ın mahçup olduğunu... Birinin verdiği bir tas yemeğin hakkını fazla fazla ödüyordu genç adam. Kendi gibi yaralıydı. Belki Ağar'dan daha şanslıydı genç kız. Onun bu zorlu zamanlarda onu saracak ailesi varken genç adamın kimsesi yoktu. Küçük bir çadırın altında, tek bir yorgana bağlıydı hayatı.

"Belki de bu kadar hissiz olması yanlızlığındandır." diye düşündü genç kız...

İlk defa korkmadı yanındaki erkekten. Ağar'a nedensizce güveniyordu. Diğer obadaki erkekler gibi genç kıza güzelliğinden etkilenip bakmıyordu.

Genç kızın ürkek ve şaşkın bakışları altında onun yarım metre ötesine oturdu.

-Korkma bacım benden sana zarar gelmez.
genç adamın sesiyle,

-korkmuyorum. dedi titrek bir sesle.

Ağar kızın çekinceli ses tonuna küçük bir tebessümle güldü. Uzun zamandır gülüşünü ilk kez gören Alçiçek, genç adama ne kadar yakıştığını düşündü. Kısık gözleri tebessümüyle iyice kısıldı görünmez oldu zeytin gözleri. Sonra yaptığı fark eden Ağar sildi yüzünden tebessümü. Gülmek ona hep yasak gibi gelirdi bu dünya da. Yine takındı ruhsuz halini  her zamanki gibi.

- ağladığını işittim. Bir zamanlar bende ağlardım sonra baktım değişen sadece gözyaşlarımın sayısıydı.Değmeyecek şeylere ağlama,inan sadece  kendini ve aileni üzersin.

Ağlama demek kolaydı. Fakat Ağar da kendisi gibi yaralıydı.Belki de bu ruhsuz maskesi ardına sığınmasının nedeni ağlamasını engellemekti. Her gece onun ağlama sesini duyan ailesini düşündü. Anne ve babası da kendisi gibi bu olanlardan üzülen kişilerdi. 17 yaşında olmasına rağmen geceleri anne ve babasının çadırına gidip yalnızlığını ve üzüntüsünü onlara sarılarak giderirdi. O ağladıkça anne ve babası sarılıp saçlarını okşardı. Peki Ağar'ı kim sarıyordu acılarının yanında?

Kimse...

Bildiği cevapla içi burkuldu genç kızın. Ağar'ın gözlerine her baktığında görüyordu kırgın,umutsuz küçük bir oğlan çocuğunu...

Ağar belki kendisini fark etmemişti lakin o Ağar'ı bilirdi. Diğer yaşıtları gibi değildi. Mertti. Çalışkandı. Alçiçek hayrandı bu yönleriyle adama. Ağar'ı her gördüğünde kafası eğik işini yapardı. Kafası eğikken bakardı bazı zamanlar genç adama.Yakalandığı zaman yanakları kızarır,hemen kafasını çevirirdi.

-Herşeyin sorumlusu ben iken nasıl ağlamam.

-Neymiş senin günahın bu ateş rengi saçların mı? Ya da gökyüzü rengi gözlerin mi küçük kız...

Başındaki yemesini çıkardığını unutmuştu üzüntüden genç kız. Ağar oğlan yakından görmüştü ateş rengi saçları.

"Aptal! Nasıl unutursun yemenini?"

Kendi kendine hayıflanarak örttü hemencecik saçlarını.
Genç kızın utangaç hâliyle kafasını örtmesi bir hayli eğlendirmişti genç adamı.

"İnsanlar nasıl görmez bu masum,utangaç kız çocuğunu!"

düşündü genç adam.

- Allah yaratmış bacım seni de. Anlamam insanoğlu nasıl söz eder uğursuz diye yaradanın yarattığına?

-Beni de yaradan yarattı tıpkı onlar gibi lakin umurlarında bile değil onlar için...

Buruk bir sesle söylendi genç adama Alçiçek.

Ağar'ın yüce gönüllüğünü bir kez daha gördü Alçiçek. O diğer insanlar gibi bütün bu olanların onun suçu olmadığını söylüyordu. Tıpkı bir mucize gibi genç kız için...
Bugünü yüreğine kazıttı Alçiçek. Bu obada ilk defa kötü bir söze uğramadan,onu da insan yerine koyan onunla konuşan bir insan vardı. Belki de uzun zamandır Ağar gibi ilk defa tebessüm etti genç kız adama. Mavi okyanusların ardındaki ışıltıyı gören Ağar'ın yüreği çarptı efsuni  mavi harelerin etkisiyle...

♧♧♧♧♧♧♧♧♧♧♧♧♧♧♧♧♧♧♧♧♧

- Ne demek evlenip gidecek!O benim evladım...

Acar'ın kalbi büyük bir üzüntüyle kükredi Kahraman Bey'in üstüne.

- Bana o uğursuz veledinden bahsetme,bütün oba halkı benle aynı  fikirde.

Büyük çadırda toplanan oba büyüklerine baktı Acar. Kimisi beraber büyüdükleri kan kardeşleri,kimisi atasıydı. Görmüyorlar mıydı Acar'ın gözlerindeki ateşi. Nasıl da kolaydı gencecik yavrusunu obadan atmasını söylerken vicdansız kalpleriyle. Yaradan onların yaptıklarıyla cezalandırılırken obayı,onlar bunu görmeyip masum yavrusunu suçluyorlardı.

-Siz benim ailem ,atam,babamsınız. Bir güne  ne size saygısızlık yaptım,ne üzdüm. Beni saydınız obanızın beyi yaptınız. Lakin bu olanları benim kızıma yükleyemezsiniz. Allah yaratmış yavrumu öyle. Birimiz sarı birimiz siyah nasıl isyan ederiz yaratıcıya.
Ağar'ın ailesine yaptınız için oldu bunlar. Sizde biliyorsunuz,bütün bu pisliklerinizi benim yavruma yükleyemezsiniz.

Eski arkadaşının ailesini duyan Kahraman Bey öfkeyle kabararak,Acar'ın  boynuna yapıştı.

-Bak hele nasılda dilin uzamış beyim! Sen nasıl dersin o düşmanın lafını. O haketti yaradanda biliyordu. Boğazına yapışan elleri büyük bir kuvvetle itti Acar.

-Bunların hepsi senin suçun Kahraman.
Senin pisliklerinin suçu. Diğerleri de örtbas ettiler seni cezalandırmak yerine. Allah şahit biliyor herşeyi.

büyük bir hiddetle bağırdı karşısındaki adama Acar Bey.

Ortalığın kızıştığını gören oba büyükleri duruma el atarak oturttu iki beyi.

Son sözü oba büyüğü olan Osman Bey söyledi.

-Bak Acar,eski mevzuları açıp bulandırma. O delikanlıyı etme bize düşman. Sende biliyorsun Mehmet'in yaptıklarını hakketti onu. Kızın doğduğundan beri gün yüzü görmedik. Nereye gitsek yağmur yağmaz,toprak kurur oldu. Lanettir oğlum bu. Sen o yerleşik karıyı aldığından beri yağdı üzerimize uğursuzluk. Ortalığın iyice bulanmasını istemiyorsan ya evereceksin kızını çekip gidecek ya da ölümdür cezası.

Duyduklarıyla baba yüreği yandı adamın. Ölüm kızıl çiçeğine yakışmazdı. Bozkırında açan kızıl bir çiçek gibiydi yavrusu. Kıskançlık ateşten ok misali yakmıştı insanları. Biliyordu kızı kalsa obadaki sonunu. İçi yana yana,kalbine oklar bata bata söyledi son sözünü:

-Allah şahittir ki ölen kardeşim Mehmet masumdur tıpkı kızım gibi. Ben sizi yaratıcının adaletine bıraktım. Kızım münasip bir kısmetle evlenecek ve bu obayı eşiyle terk edecektir.

Affet Gülrum kızımızı koruyamadım. Affet kızım baban bile  engel olamadı kaderine....

BOZKIR'IN UĞURSUZ ÇİÇEĞİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin