E

606 54 98
                                    

2 gün geçti, Calum'ı o masada yalnız başına bırakıp eve gelmemin üzere tam koca 2 gün geçti. Arkamdan gelmemişti, sabaha kadar onu beklemiştim ama yine gelmemişti. Hala da gelmiyordu. Gelmesini, beni ne kadar çok sevdiğini ve yanlış düşündüğümü söylemesini istiyordum ve gelmemesi düşüncelerimin doğru olduğunu düşünmeme sebep oluyordu. Neredeydi, ne yapıyordu bilmiyordum. Çocuklardan birinde kalıyor olabilirdi. Beni aramıyordu da. Ben de onu aramamak ve evine, yanıma dönmesini istememek için kendimi zor tutuyordum. Ondan uzak kalmak, her şeyin bu hale gelmesi bana hiç mi hiç iyi gelmemişti. Hiçbir şey yiyemiyor, yerimden kalkamıyordum. Artık ağlayamıyordum bile. Göz yaşlarım o kadar tükenmişti ki hıçkırarak ağlamak istememe rağmen öylece duvara bakıyordum. O ne haldeydi acaba, o da benim gibi üzülüyor muydu?

O gün çok mu ağır konuşmuştum bilmiyordum, sadece artık bir şey yapmak istemiştim; bu ilişkinin tamamen düzelmesi için belki de bitmesi için... Ne isteyerek o cümleleri kurduğum hakkında bir fikrim yoktu. Ve sanırım bitmişti. Ama şu an, bitmesini istediğimden emin değilim. Onsuz yapamıyor gibiydim, nefes bile alamıyordum. Yatakta onun tarafına döndüm ve yastığına sarıldım. Onunla uyumayı, kokusunu özlemiştim. Gözlerimi kapattım ve yanımda olduğunu hayal ettim. Zaten her yaptığım şey bu değilmiş gibi.

Midemin bulandığını hissettim, bu yastığa daha sıkı sarılmama neden oldu ve derin bir nefes almaya çalıştım. Tüm stres ve üzüntü, genelde midem bulanıyordu ve birkaç gündür doğru düzgün bir şey yemediğimi düşününce... Sanırım normaldi.

Kalkıp bir şeyler yemeli ve duş almalıydım. Ama bunları yapacak halim yoktu. Öyle ki, hala Calum'ın bana aldığı elbise vardı üzerimde. Makyajımı bile temizlemeden kendimi  yatağa atmıştım, zaten gözyaşlarım tüm makyajımı çıkarmış olmalıydı. Ne halde olduğumu nasıl göründüğümü bilmiyordum.

Uyumaya çalıştım ama baş ağrım buna pek izin vermemişti, dönüp saate baktım. Neredeyse saat sabah dokuzdu. Mide bulantımın ve baş ağrımın uyumama izin vermeyeceğini fark ettiğimde yataktan kalktım, bu bana dünyanın en zor şeyiymiş gibi gelmişti. Gerçekten.

Banyoya girip aynadaki yansımamı gördüğümde öylece donup kaldım. Mahvolmuş gibi gözüküyordum, ruhen öyle olmamın yanı sıra artık bedenen de öyle duruyordum. Saçlarım dağılmış, yüzümde makyaja dair hiçbir şey kalmamıştı ve göz altlarım mosmordu. Çökmüş gibi duruyordum. Öyleydim evet fakat bunun bu kadar belli olduğunu düşünmemiştim.

Bu görüntüden kurtulmak için küveti ılık su ile doldururken kendimi izliyordum. Aynadaki kişi sanki bambaşka biriydi, benimle alakası yoktu. Kendimi, kendime hiç bu kadar yabancı hissetmemiştim. Küvet tamamen dolduğunda suyu kapatıp gireceğim sırada bir an için yerin ayaklarımın altından kaydığını hissettim. Düşmemek için küvetin kenarını kavrarken gözlerimi yumdum. Tüm bu olanlar dengemi alt üst etmişti.

İyi hissettiğimden emin olduğumda gözlerimi açıp küvetin içine girdim ve kendimi suyun rahatlatıcı kollarına bıraktım. Her zaman olduğu gibi düşüncelerim birbirine girmiş haldeydi, o kadar şey düşünüyordum ama aralarından bir tanesi o kadar belirgindi ki... Calum. Nerede, nasıl bir halde olduğunu ve ne yaptığını deli gibi merak ediyordum. Gözlerimi kapatıp başımı geriye doğru yasladım, iki gündür yataktan çıkmama rağmen kendimi yorgun hissediyordum, sanki hala dinlenmeye ihtiyacım vardı.

Gözlerimi bana seslenen Calum'ın sesiyle araladım, üzerinde hala doğum günümde giydiği takım elbisesi vardı ve küvetin kenarına oturmuş bir şekilde bana bakıyordu. Gelmişti ama ben o kadar yorgundum ki tepki bile verememiştim. Boş gözlerle ona bakıyordum, günlerdir susmayan düşüncelerim ilk defa susmuşlardı ve ben ne yapacağımı, ne söyleyeceğimi hiç bilmiyordum. Bir süre öylece birbirimizin gözlerine baktık, bu onu ne kadar özlediğimi hissetmeme sebep olmuştu. Saniyeler sonra gözlerim tekrar kendiliğinden kapanırken Calum'ın bir şeyler dediğini duydum ama ne dediğini anlayamamıştım. Kendimi zorlayarak gözlerimi tekrar açtığımda artık burada değildi, yavaşça küvette çıkarken "Calum." diye seslendim ama cevap gelmedi. Bornozumu alıp vücuduma sararken kaşlarım istemsizce çatılmıştı. Az önce olan şeyin tam olarak ne olduğunu bilmiyordum. Belki de rüya görmüştüm. Ne olursa olsun burada değildi, gelmemişti... Kalbim deli gibi acıyordu, tüm bedenim onu burada, yanımda istiyordu. Sanki sıkıca sarılsa ve her şeyin geçeceğini, düzeleceğini yanımda olduğunu söylese gerçekten her şey düzelecek gibi. Öyle olmasa bile....

Uzun bir süre duvarla bakıştıktan sonra midemin bulantısıyla birlikte kalkmam gerektiğini anladım. Giyinip aşağı inmek için odadan çıkacaktım ki telefonum çalmaya başladı, kalbim birden deli gibi atmaya başladı. İçten içe arayanın Calum olmasını istiyordum. Ama telefonu yatağın üstünden alıp bakınca yaşadığım hayal kırıklığı anlatılamazdı. Yüzümde buruk bir gülümseme ile telefonu açıp kulağıma götürdüm.

"Efendim Ashton?"

"Ah Eris, nasılsın?" sesindeki endişe bir anda afallamama sebep olmuştu. Bir şey mi olmuştu?

"İyiyim, yani sanırım bilmiyorum." diye mırıldandım bir yandan ayaklarımı yere sürte sürte odadan çıkarken. "Sen nasılsın?" Arkadan fısıldaşma sesleri geliyordu, Beth'in de orada olduğuna emindim ama neden Beth değil de Ashton aramıştı? "Beth sana ulaşamadığını söyleyince ben aramak istedim, her şeyin yolunda olduğundan emin olmak için." Beth'in aradığını birkaç kez görmüştüm, evet fakat Calumdan başka kimseyle konuşmak istemiyordum.

"Calum size anlattı mı?" Soruyu sorarken sesimin titrediğini fark etmiştim, elimde olmadan. Tekrar fısıldaşma sesleri... Sandalyelerden birini çekip otururken yutkundum.

"Herhangi bir şeye ihtiyacın var mı?" Gözlerim istemsizce dolarken derin bir nefes almaya çalıştım. Soruma neden cevap vermediğini bilmiyordum. Bunun evet mi hayır mı anlamına geldiğini bilmiyordum. Bir damla gözyaşı öylece akıp giderken fısıldadım.

"Evet Ashton, Calum'a ihtiyacım var."

Eris kızım sen ne iflah olmaz bir gerizekalısın,
söyleyeceklerim bu kadardı teşekkürler.
Ve evet geri kalan tüm bölüm şarkılarını CALM albümünden yapacağım, iyi geceler.

Rien N'est Eternel •Cth•Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin