E

572 67 126
                                    

Calum

Eris'in söylediği şeyle birlikte hızlıca telefonu bile kapatmadan kalkıp sarsak adamlarla kapıya doğru ilerledim. Geri gelmişti. Beni bırakmayacağını biliyordum, bana her zaman yanımda olacağını söylemiştim. Ve şimdi gelmişti, tüm bu olanlara rağmen buradaydı. Kapıyı açtığımda hızlıca onu kendime çekip sarıldım. Gözlerimden yaşlar akıp giderken çileği andıran kokusunu içime çekiyordum. Bu kokuyu özlemiştim. Başımı döndürüşünü özlemiştim. Bana sarılışını da... Tanrım, ona dair her şeyi özlemiştim. Kollarını etrafıma sardı. Sertçe yutkundum. Boğazımda görmezden gelemeyeceğime kadar büyük bir yumru vardı sanki. Nefes almamı engelliyordu. Ve Eris'in gelişiyle gitmişti.

"Özür dilerim bebeğim, her şey için özür dilerim; gitmene izin verdiğim için özür dilerim." Geri çekilip yüzünü avuçlayarak söylediğim şeyler karşısında gözleri dolmuştu. Ama hiçbir şey söylemedi. Benim ona zamanında yaptığım gibi. Sadece sustu ve beni izledi. Yorgun gözüküyordu. Onu yormuştum, değil mi? Yüzümde buruk bir gülümseme oluşurken "Geri geldin." diye fısıldadım. O sırada yanında omzundaki çanta dışında bir çanta olmadığını fark ettim. Bu kaşlarımı çatmama sebep olurken evin girişine bakındım, bir taksinin olup olmadığını anlamak istercesine ama yoktu.

"Eris, valizin nerede güzelim?" dediğimde bakışlarını kaçırdı ve "İçeri girelim mi Hood? konuşmamız gerekenler var." diye mırıldandı. O sırada hala kapıda olduğumuzu yeni fark etmiştim. Hızlıca başımı olumlu anlamda salladıktan sonra dudaklarına uzunca bir öpücük kondurdum. Çilek... Bu tadı ve yumuşak dudaklarını da özlemiştim. Geri çekildikten sonra gözyaşlarımı silerken Eris içeri girdi. Arkasından kapıyı kapatıp ben de girdim. Hiçbir şey demeden öylece koltuğumuza oturdu. Gidip tam karşısına oturdum. Bakışlarında burukluk vardı ve soğukluk. Sanki birazdan söyleyeceği şeyler hoşuma gitmeyecek gibiydi. Bakışlarını benden kaçırıyordu. Eris, bugüne kadar hiçbir zaman benden ne hissettiğini gizlememişti. Bana her zaman her şeyini anlatmıştı, benim aksime. Bunlara rağmen bu duyguları gözlerinin içine baktığımda da görmeyi seviyordum. Sanki bana daha fazlasını söylüyorlarmış gibiydi. Şimdi ise benden hissettiklerini saklıyordu. Bir kez daha tüm bu olanlar için pişman olmama sebep oldu. Eğer tüm bunları düzeltme şansım olsaydı, eğer zamanda geriye gidebilseydim bir an bile düşünmeden her şeyi düzeltmek ve eskisi gibi olmak için bunu yapardım.

Sessizlik uzadı, rahatsız edici bir hal alana kadar devam etti. Ben de sustum, bir kez daha konuşmam gerektiği halde sustum. Sanki onu son defa görecekmiş gibi ezberlemek istercesine onu inceledim. Başkasına göre sıradan sayılabilecek bir kızdı, benimse gördüğüm en güzel kız olabilirdi. Onun her halini görmüş bir adam olarak bunu hiç düşünmeden söyleyebilirdim. Kendini fazla güzel bulmuyordu ve bu, onda beni sinir eden şeylerden biriydi. İlkiyse beni bu kadar sevmesiydi. Bunu, tüm bu olanlara rağmen nasıl başarmıştı bilmiyordum. Her seferinde bana iyi gelmeyi, beni sarmalamayı, yanımda olmayı... Hayatımda onun gibi birini asla tanımayacağımı biliyordum ve onu kaybetmek istemiyordum. Hiçbir zaman onu kaybedeceğimi düşünmemiştim, bilirsiniz o ne olursa olsun yanımdaydı. Evet, onu kırmaktan korkmuştum ama hiçbir zaman kaybetmekten korkmamıştım. Ve sonunda da kaybetmiştim. Hissettiğim şeyin tam olarak bir tarifi olup olmadığını bilmiyordum.

"Calum, boşanma avukatıyla konuştum; altı ay kadar kısa bir süre evli kaldığımız için boşanmak için altı ay kadar beklememiz gerektiğini ama bunu senin de avukatınla olabildiğince hızlı halletmeye çalışacağını söyledi." Hiç nefes almadan söylediği şey başımdan kaynar sular dökülüyormuş gibi hissetmeme sebep olmuştu. İçkinin verdiği sersemlikten doğru duyup duymadığıma emin olmak istercesine ona bakarken gözlerinden yaşlar süzülürken bana bakıyordu.

"Eris, yapma sevgilim." dedim ona doğru uzanırken. Ama o geri kaçmıştı. Sikeyim... "Biliyorum, belki biraz zaman alacağız ama yine de bunu düzeltebiliriz." Başını olumsuz anlamda salladı. Tekrar ona doğru hamle yaptım ve ona sarılarak kollarım arasına hapsettim. Gitmesine izin veremezdim, hayır bu kez değil. "Eris gitmene izin veremem çünkü o hatayı bir kez yaptım." Peşimi bırakmayan his tekrar tüm bedenimi esir almıştı: pişmanlık.

"Calum, lütfen bırak beni." Ağlayarak söylediği cümle karşısında ne yapacağımı bilmez, çaresiz bir şekilde kollarımı çözdüm ve benden uzaklaşmasına izin verdim.

"Seni bırakmak istemiyorum." Kendimi annesi tarafından terk edilen küçük bir çocuk gibi hissediyordum. Bu ilk terk edilişim değildi ama canımın ilk defa bu kadar yandığını hissediyordum. "Hayatıma ve tüm suçlarıma baktığımda, sahip olduğum tek doğrunun sen olduğunu düşünüyorum Eris. Başıma gelen tek doğru ve tek güzel şey sensin." İlk defa içimdekileri ona karşı söyleyebiliyordum, bu iyi hissettiriyordu. Yüzünde buruk bir gülümseme oluştu.

"Artık bir doğrun daha var Calum Thomas Hood." Çantasından çıkardığı kağıdı bana uzattı. "Hamileyim." Söylediği cümleyle birlikte kafamdaki tüm düşünceler susmuştu; hiçbir şey düşünmüyor, hiçbir şey hissetmiyordum. Eris hamileydi... Bizim bir çocuğumuz olacaktı. Ne tepki vereceğimi bilmez bir şekilde Eris'e bakıyordum. Az önce susan düşünceler birden kafama doluşmuştu. Eris'in bana söz verdirdiği, birkaç kez bir çocuğumuz olursa diye düşünmemiz, onun bana her seferinde bu konuda bana benzeyen bir oğlumuzun olmasını istediği söylemesi... Bense onun aksine, onun güzelliğini alacak bir kızımız olsun istiyordum ama evleneli alt ay kadar kısa bir süre olduğunda değil. Ben... korkuyordum. Henüz Eris'e hak ettiği hayata veremezken bebeğimize nasıl verebilirdim ki? Tanrım... Ellerimi saçlarımdan geçirdim, düşünmekten kafayı yiyebilirdim.

Eris'e baktığımda ağladığını gördüm. İstemediğimi düşünüyordu, ne onu ne de bebeğimizi istemediğimi düşünüyordu. Bunu dile getirmese de bakışlarından anlamıştım.

"Seni seviyorum." dedim yüzünü avuçlarken. "Seni seviyorum Eris, beni duydun değil mi? Sana bir söz vermiştim ve o sözü tutacağım ama biz ayrı olmayacağız." dudaklarına bir öpücük kondurdum, ardından yanaklarına, anlına... "Bebeğimizi beraber büyüteceğiz Eris." Bu, tanrı tarafından bana verilmiş bir şanstı, her şeyi düzeltmem için bir şans...

Bu bölümü tümüyle sana ithaf ediyorum... livefornothingx
Ne diyebileceğimi bilemiyorum... Sadece teşekkür ederim. 💕

Bundan sonrasında ne olacağı hakkında en ufak fikrim yok. Bir sonraki bölümün final olmasına rağmen... Beklentilerinizi merak ediyorum, benimle paylaşın lütfen.

Rien N'est Eternel •Cth•Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin