10. bir şekilde bu aşkı içimde halledemiyorum
Çok içiyoruz, içmememiz lazım çok iyi biliyoruz ama yapıyoruz bunu. Delirmişsin sen, üniversitedeki en yakın arkadaşım byun baekhyun kaldırıma uzanmış bizlere motorunun üzerinden bakarken söylüyor, köpek gibi sarhoşsun. Baekhyun iki sene sonra bir trafik kazasında ölüyor.
Bin dokuz yüz doksan bir senesine girmemize on sekiz dakika var, ben, yixing, baekhyun ve baekhyun’un kız arkadaşı taeyeon yirmi dört saat açık bir marketin önünde kaldırımlara yığılmışız, akşam altıda içmeye başladığımızdan ve yixing’le ben işi rekabete döküp birbirimizi köpürtüp gazlayıp cilalamaya ayılıp bayıldığımızdan ipin ucunu tahmin edileceği üzere çok kaçırmışız, ben gözlerimi zor açık tutabiliyorum.
Nuna, diyorum solumda bağdaş kurmuş sevgilisini izleyen teayeon’a, nuna senden neden dört tane var?
Taeyeon parmakları buz tutturan kar havasına aldırmadan tüllü bir blüzle askılı bir tişört giymiş, birincisi altta, gözlerinde sürme janet jackson’dan love will never do söylüyor. Beyaz file çorapları ve can acıtan serseri bakışlarıyla bambaşka bir kadın.
Dip dibe oturuyoruz, ben taeyeon ve yixing, benim bir bacağım yixing’inkilerin üzerinde o ellerinde kırmızı bir teneke kutu tutuyor, motoruna yaslanmış istifini hiç bozmayan metalci konservatuar öğrencisi dostum byun baekhyun pastırmalı ramen yiyor.
Üşüdüm ben, diyorum, kalkın gidelim. Kelimelerimin arasında normalde olması gerekenden çok boşluk var.
Olmaz diyor Yixing, bekleyeceğiz. Başı çeneme çarpıyor, oraya nasıl gelmiş hiç fikrim yok.
Niyeymiş abi, diyorum ona, şu sıralar sesine bile gelemiyorum. Beni delirtecek, bir şekilde delirtecek biliyorum, omuzlarının şiştiğini ve karnının yapılandığını gördüğüm ve dokunamadığım ve aklında başka insanların döndüğünü bildiğim her gün boğazlamak istiyorum onu, olmuyorsa bırak onu, diyor baekhyun, olmuyor mu?
Uzamıyoruz kısalmıyoruz annem ankesörlü telefondan arayıp da oğluşum n’apıyor, diye onu sorduğunda oflar oluyorum, uzamıyoruz da kısalmıyoruz yalnız ömrümden ömür kırmızımdan sarı eksiliyor anasını satayım.
İstemiyorum lan, diyorum ona, istemiyorum anladın mı sırf sen yellozun biriyle sikiş döndürebil diye senenin son gecesinde götüm donsun istemiyorum, ulan madem sikiş döndüreceksin tamam mı, bu kızın günahı ne incecik giysileriyle buz kesmiş dışarıda 7/11’ın önünde senin sikinin derdine düşmüş, adalet mi lan bu?
Benim için hava hoş, taeyeon böyle dese de duymuyorum ben. İstedim mi duymam.
Yixing bana bakıyor, bir iki ve üç burnu burnuma sürtünüyor yıldızlar gökyüzünde değiller benim canım pek acıyor, baekhyun arkadan bir şeye kahkaha atıyor, benim canım çok sıkkın fark ediyorum ki ben ölmeden önce en son bu yıldızları görmek istiyorum. Nasıl bu hallere düştük fikrim yok, zikrim de, neden birlikte değiliz neden öpmüyorum onu şu an neden odamda ve sırtı yatağımın başlığına çarpıp durmuyor bilmiyorum, neden öpmüyor beni?
Yixing bana bakıyor ve gözlerinde gökyüzü, bir rüzgar esiyor ve yanımdaki taeyeon ayağa kalkıyor, dayanamayacağım ben de, diyor, hadi minseok gidelim biz. Beni zehrimden alıp kurtarmak istiyor ama çoktan düşmüşüm ben, kalkmıyorum yerimden.
Yixing’in kolları belimde sımsıkı. Yaldızlar uykularımda olduğu gibi tenime fısıldıyor, gitme kal ve gel.
Bekleyeceğim ben, sesim mahmur, emin olmam lazım.
Neyden, kimse sormuyor. Baekhyun bana kendini üzme ağzına sıçtırtma diyor ama çok sarhoşum, o kadar sarhoşum ki ona beni bir ben bir de yıldızlar üzebilir zaten, demiyorum.