12. herkese bahset senden benden bizden
Yalnız uyanmadım o sabah. Ondan sonrakinde ve onu takip eden diğer iki üç yüz altmış beş gün on iki saatte de.
Ben,
istediğim şair olamamış olabilirim. Ama asıl isteğim bu değildi zaten. Ben bir şiir olmak istemiştim ve bu şiiri kendim yazmak. Saf bir mutlulukla bu dileğimi gerçekleştirdiğimi söyleyebilirim.
O günden sonra hayat benim için hızlanıverdi, isteksiz ve hevessiz yaşayan cumayı bekleyen bir memur kafasıyla değil, mutluluktan günlerin ucunu kaçıran aşık ve tutkulu bir adam olarak. Çok fazla şey değişti ve çoğu şey özünde aynı kaldı, çünkü mesele bizlerin hislerinde değil onları özgür kılmamızı önleyen korkularımızda ve önyargılardaydı.
Jieun’ın ona hiçbir zaman gerçekten ilgi göstermemiş ebeveynlerini karşısına alıp benimle değil jongdae’yle evleneceğini ve bebeğin de benden değil jongdae’den olduğunu ve çok iddialı olmuştu belki ama kendini bildi bileli o çocuğu sevdiğini söylemesi ilk olayımız olmuştu. Ben işleri ne kadar sakin ve sindirerek yaşamak istediysem jieun büyüyen karnının ve ömründe ilk defa korkusuz olmanın getirdiği adrenalin hissiyle neredeyse aceleciydi, bebek altı buçuk aylıkken o ve jongdae seul’de değil ama aşklarını gerçekleştirdiğine inandıkları changsam’da dünyanın en tatlı düğünüyle evlendiler. Jongdae’nin şahitliğini kyungsoo yaptı.
Düğünden iki buçuk ay sonra, jieun changsam’da bir devlet hastanesinde, bin dokuz yüz doksan yedi senesinin dört ağustosunda bi kız çocuğu dünyaya getirdi. İsmini Marnie koydular. Annem günlerce buna ağladı.
Jongdae hereos grubunüyla birlikte ikinci stüdyo albümlerini çıkardı ve bu albümdeki on altı şarkı ingilizceydi, b side’da koreli fanlarının da gönlü olsun diye çıkardıkları dört parça on iki hafta top yirmi listesini zorladı. Grubun isminin bir şarkısından esin alındığı çok sevgili david bowie, bin dokuz yüz doksan sekiz senesinin şubat ayında konser vermek için geldiği kore’de katıldığı bir radyo programında son altı aydır dinlediği tek albümün heroes grubunun ikinci stüdyo albümü “riding storms of our love” olduğunu söyledi. Kyungsoo bayıldı. Jongdae, david bowie’nin yer yüzündeki bir numaralı hayranı, kızına bowie göbek ismini verdi.
Yixing marnie’ye ikinci yaş gününde yeşil çizgili air jordan aldı. Marnie’nin ikinci yaş gününde ayağında air jordanlarıyla bir kaset dolusu videosunu çektim ben de.
Hayat mükemmel değildi, seul’e dönmem gerekti, altı ay sonra pes edip işimden istifa edip geri döndüm. Annemi, yixing’i , ton ton deuk’u ve minik Marnie’nin bacaklarını ısırmayı özlemiştim.
Annem bir anaokulu açtı ve orada çocuklara halk şarkıları söylemeyi, seramikten çömlek çaydanlıklar yapmayı ve resim yapmayı öğretmeye başladı. Kendi torunu bellediği adaşı marnie’ye her doğum gününde bir elbise dikti. Marnie ona nene demeye başladı, minik marnie kestaneli pastayı çok sevdi.
Ben,
istediğim şair olmamış olabilirim.
Ama yixing benim ömrüme sığdırdığım en büyük şiir oldu, ona ana dilinden audre lorde okudum, onu öptüm sevdim onunla seviştim. Bin dokuz yüz doksan sekiz senesinin ağustosunun dördünde, marnie’nin birinci yaş gününde senelerimi ve içimde biriktirdiğim tüm yixing’lerimi döktüğüm şiir kitabımı bastırdım, ismi yıldızları gözünde güzel’di ve benim için yeni bir kariyerin başlangıcı oldu.
Ben yalnız uyanmadım hiç. Öldüğüm güne dek bir kez olsun yalnız, bir kez olsun giyinik uyanmadım. Altmış yaşıma geldiğimde ve bana en çok kimi sevdin diye sorduklarında sokak ropörtajcıları, onu diyeceğim kişi hep yanıbaşımda kaldı, hakkını vererek yaşadım aşkımı.
Ağlamadık mı, çok, ağlatmadım mı, çok. Jongdae hep çok yakın dostum kaldı. İki bin senesinin sonbaharının ilk gününde taeyeon’la denelerin ardından ilk kez buluştuk, kitabımı okumuştu.
İki bin bir martında yixing ilk kez baekhyun’un mezarını ziyaret etti.
Ölümler, yumruklar, savaşlar ve fırtınaları atlattık, hepsinin hakkıyla üstlerinden atladık. Ben, durup düşünmeden, beklemeden terk eden ve ani kararlarının sancısını çok değil eylem anından yalnızca üç saat sonra kahrolarak çeken bendeniz piç kurusu Kim Minseok için alışmadığım sevgilerin baş kahramanı oluverdim.b
ben, şair oldum.
ensonunda
ve yaşayarak
kendi
dilimde-