Neye bu kadar şaşırdığını merak edip kafamı oraya çevirdiğimde bize doğru yürüyen Seonghwa'yı gördüm.
...
Seonghwa, Yeosang ile aramdaki boşluğa oturup yayıldı. Oturması ile Yeosang gözlerini ona çevirdi. Yeosang içeceğini bırakıp bir şey yapmaya yelteniyordu ki San onu elinden tutup sakinleştirdi. Seonghwa'dan gelen ağır alkol kokusuyla kafamı ona çevirdim. Yüzüne baktığımda sarhoş olduğunu anlamıştım. Her an bayılabilecek gibi gözüküyordu, göz çevresi ve gözleri son derece kızarmıştı. Ben ona bakıyorken Seonghwa da kafasını bana çevirdi.
Yüzünü yüzüme yaklaştırdı.
"Ne o? Benden tiksiniyor musun?"
"Şu an evet, oldukça."
"Normalde iyiyim yani, hm?" dedi ve cevabını beklemezcesine arkasına yaslandı. Kolunu omzumda hissettiğimde irkilerek ona döndüm.
Tam bir şey demek için hazırlanıyordum ki Yeosang yerinden fırlayarak Seonghwa'nın önüne geçti ve omzumdaki kolunu sert bir şekildeki. Seonghwa kafasını Yeosang'a çevirdi.
Oturduğu koltuktan destek alarak ayağa kalkmaya çalıştı, başarılı olamayınca elini Yeosang'ın koluna atarak ondan destek aldı ve ayağa kalktı. Zor da olsa bir şeyler söyleyecek gibi gözüküyordu.
"Ben her zaman sana böyle tutunmak istemiştim Yeosang. Küçüklüğümden beri, ailem beni terk ettiğinden beri. Sen de terk edersen dayanamam demiştim tam da öyle oldu ama. Sen bıraktın beni. Nefret ediyorum senden. Senin de benim gibi canın yanmak zorunda."
"Sevgilin olmam için zorladın beni. Eşcinsel olmadığımı bildiğin halde beni her zaman zorladın. Bana resmen taciz ettin. Bir insanı seviyorsan bunu nasıl yapabilirsin!?"
Duyduklarım karşısında şok olmuştum. Bu muydu birbirlerinden nefret etme sebepleri?
Seonghwa bana döndü ve beni kolumdan tutup ayağa kaldırdı. Kendine doğru yaklaştırdı. Bu sırada hedefinin dudaklarım olduğunu anlamıştım. Ne yapacağımı bilmiyordum ve öylece kalakalmıştım. Dudaklarından verdiği nefes dudaklarımı bulunca son derece korkmuştum ve gözlerimi sımsıkı kapatmıştım.
O sırada Yeosang, Seonghwa'yı hızlı bir şekilde kendine çekip Seonghwa'nın yüzüne doğru yumruk attı. Seonghwa da karşılık verince büyük bir kavgaya dönüştü. Etrafımızdaki insanlar dans etmeyi bırakıp onlara odaklandı.
Kendimi güçsüz hissettim, bacaklarım beni taşıyamıyor gibiydi. Kendimi yere bıraktım. Sanki bir anlığına gözlerim kararmış gibiydi.
-
Gözlerimi açtığımda Yeosang beni sarsıyordu. Gözlerime baktığında rahatlamış olacak ki derin bir nefes verip bana sarıldı.
Yüzünden kanlar akıyordu, ama bunu umursamaz bir şekilde gülümseyip saçımı okşuyordu.