"İyi misin? " Dedi ben kapıyı açar açmaz. Onun bana yaklaştığını hatta eve vardığını anlamıştım. Onun bana olan yakınlığıyla hissettiğim acı doğru orantılı gibiydi.
Kafamda onu onayladım ve içeriye girmesi için geri çekildim. Göz yaşlarım iradem dışı akmaya devam ediyorlardı. Ufak bir hareketle onları sildim ve Borayı salona doğru yönlendirdim.
"Teşekkür ederim. "
"Sızın hâlâ devam ediyor mu? Bu kadar çabuk geçmemesi lazım."
"Evet." Diye mırıldandım. "Buna dayanabileceğimi düşünüyorum. Şey, az önceki gerçekten.. Fazla kötüydü de. "
"Anlayabiliyorum. Aslında sana da karışımdan getirmem gerekirdi. Ben sadece... Risk almak istemedim. Acı eşiğinin bu kadar düşük olacağını tahmin edememiştim."
"Sorun değil. Buraya gelmeye de bilirdin ama geldin. " Elim istemsizce kalbime doğru gitti. Hâlâ sızlıyordu. Tamam kabul ediyordum ki bir saat önceyle arasında kocaman bir fark vardı. Yine de canımın acıyor oluşu hoşuma gitmiyordu.
"Pekala." Dedi iç çekerek. "Sana direkt ilacı verebilirim fakat iletişimde bulunmadığımız bunca süre boyunca çok fazla acı çektiğini düşünüyorum. Bu yüzden ,eğer sen de izin verirsen, daha kestirme bir yoldan halledebiliriz.
" Efendim? "Dedim anlamaz bir şekilde. Canım katlanamayacağım kadar fazla yanmıştı ve bunu geçirmenin birden fazla yolu varken bana hiç birisini söylememiş miydi? Gerçekten de canımın yanacağını bilip bunu yapmayacak kadar bencil birisi miydi?
Beni umursamadan tişörtümün kolunu çekiştirerek açtı. İstemsizce geriledim. Tamam bu tarz şeyleri çok çabuk kabullenmişim gibi görünüyor olabilirdim ama değildi.
Beynimi oyalayan,karıştıran bir sürü düşünceye sahiptim. Aynı zamanda ne olacağını bilmediğim işlere bulaşmaktan da korkuyordum ve kendimi ona öylece teslim edemezdim."Ne yapacaksın? "
"Seni korkutuyor muyum? " Dedi. Siniri bozulmuş gibi gözüküyordu.
"Doğal olarak! Bak tüm bu şeyler senin için alışılmış olabilir ama benim için değil. Fazlasıyla tuhaf ve değişik. İşin içinden nasıl çıkacağımı bile bilmiyorum. "
"Haklısın." Dedi ellerini havaya kaldırarak. "Ama şunu da unutma ki benim için de yeni olan şeyler var. Mesela ruh eşi olayı... Her şeyi geçtim ikimiz de erkeğiz. Nasıl davranmam, ne yapmam gerektiğini bile bilmiyorum. "
Derin bir nefes verdim. "Bana bir şeyler yapmadan önce ne yapacağını söylemen bile yeterli. Canımın acımamasını istiyorum. Harici olarak senden hiçbir beklentim yok. "
"Tamam." Gözlerini kaçırdı. "Benimle temas halinde bulunduğun zaman acın direkt hafiflet. O şişedeki karışımdan daha etkili ve risksiz bir yöntem. Aynı zamanda hızlı.. İzlerimiz bir birine değdiği zaman bir süre sonra acımızın geçmesi gerekiyor. Ve evet, benim de canım acıyor. İlaca gelecek olursam da.. Fazla doz alırsan ölürsün. Kusma ve halsizlik gibi bir dolu yan etkileri var. Yani ağrı dayanılmaz olmadığı müddetçe kullanılmaması gerek."
"Yani.. O şeyin ölüm riski mi var? " Beni başıyla onayladı. İlacı bana getirmedi diye kızmam kesinlikle haksızlıktı. Ben onun yerinde olsaydım bundan bahsetmezdim bile!
"İlaç sadece iki damla kullanılacak, tamam? "
"Tamam."
"Şimdi eğer hâlâ istiyorsan ağrını geçirelim. "
"Lütfen." Diye mırıldandım. Öyle tuhaf bir acıydı ki bu betimleme için kullanacağım kelimeler kifayetsiz kalıyordu.
Koltuğa oturarak yanını gösterdi. Bütün bu süre boyunca ayakta olduğumuzu yeni farketmiştim. Yanına oturduğumda ise sanki kendi evindeymiş gibi bir rahatlıkla televizyonu açtı.
"Dizimin yeni bölümünü kaçıramazdım. " Dedi bana göz kırparak. Ortamdaki tuhaf gerginliği dağıtmaya çalıştığına bahse girebilirdim.
"Sorun değil. "
Elini yavaşça kotuna sürttükten sonra elimi tuttu. Birden bire vücuduma yayılan sıcaklıkla istemsizce gözlerimi kapattım. Salonum vanilya kokusuyla dolarken bu kokunun ikimizin teması sayesinde oluşan bir koku olduğunu fark etmiştim.
Bir süre sonra elini elimden çekerek kolumun üzerinde gezdirdi. Yaptığı her hareket beni uyuşturuyordu ve artık gözlerimi açık tutmakta zorlanıyordum.
"Şimdi izlerimizi birleştireceğim." Diye mırıldandı. "Uzun zamandır görüşmüyorduk. Eğer direkt dokunsaydım farklı sonuçlanabilirdi."
O farklı sonucun ne olduğunu söylemedi ben de sorma gereksinimi duymadım. Parmağını kolumdaki ize değdirdi. Açık tutmak için savaş verdiğim gözlerim kapanırken bu hissin ne kadar güzel olduğunu düşünmekten başka hiçbir şey yapamıyordum.
Uzak kalmak ne kadar canımı acıtıyorsa yakın olmak da o acıyı o kadar iyileştiriyordu. Belki de çok daha fazla..
Başım Bora'nın omuzuna düştüğünde kalkmak istedim. Fakat yapamayacak kadar mayışmış durumdaydım.
"Sorun değil Arın. " Diye mırıldandı ve böylece uyanık kalmak için harcadığım son çaba da gitmiş oldu.
Kendimi ona öylece teslim etmemeliydim ama elimden başka hiçbir şey gelmiyordu. Gelse bile bu güzel aitlik hissini terk etmek isteyeceğimi zannetmiyordum.
~~~~~~~~~
Heyyo ben geldimmm
Bu bölümü çok sevdim ben o yüzden lüffen bol yorum yapın
Yazması da uzun sürdü ama tuta tuta 666 kelime tutmuş :( Şeytan diyip geçiorm...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Vanilya~Bxb
Romance*soulmate au* Aşk tuhaf bir şeydi. Onu nerede, nasıl ve ne zaman bulacağınız belli olmuyordu. Ha, bir de onun sizi bulduğu durumlar vardı... 03.02.20 #soulmate 3.sü