Yoğun bir vanilya kokusuna gözlerimi açtığımda Boranın kollarının arasındaydım. Kollarını bana iyice sarmış, yeni uyandığını belli eden kısık gözlerle bana bakıyordu. Uyandığımı fark ederek kollarını çekti.
"Nasıl hissediyorsun? "
Şu an çektiğim fiziksel acıyı siktir edersem kesinlikle yanımda olduğun için muhteşem hissediyordum Bora. Her ne kadar gelmemiş olsan ve beni bir hafta boyunca sürünmeye mahkum bırakmış olsan bile.
"İyi gibi.. Sadece her tarafım ağrıyor. "
"Tabii ki ağrır! " Kaşlarını çatmıştı. Tamam, ben de ne zaman azar yiyeceğim diye bekliyordum. Fakat o saçma ilacı bünyemin kaldıramayacağını nerden bilebilirdim ki?
"Ben sana ne demiştim Arın? Sadece iki damla! Sadece iki! " Bağırmaya başladığında gözlerimi kapattım. Ben de onun dediği gibi yapmıştım zaten. Çok dikkat etmiştim.
Ayağa kalkarak karşıma geçti. Artık yüzyüzeydik. Fazla.. Sinirli bakıyordu.
"Kendini öldürmek mi istiyorsun? Amacın bu mu cidden! Sana dikkat etmen gerektiğini söyledim, sonucunun ölümcül olabileceğini söyledim! Bu şekilde ilgi çekmeye çalışamazsın tamam mı? "
Sinirle ellerini saçlarından geçirdi. Ortamdaki vanilya kokusu git gide azalırken kalbimdeki sızı da ona ters oranla artıyordu. Ağzımı açmak, bir şeyler söylemek istedim ama yapamadım.
"Kendini öldürürsen ne olur biliyor musun? Ben de ölürüm! Siktiğimin şu şeysi yüzünden tamamıyla birbirimize bağlıyız işte! Şunu bozacağım sonra kendini öldürmek mi istiyorsun, ne yapmak istiyorsan onu yaparsın! "
Gözlerimden istemsizce akan yaşları silmek için herhangi bir hamlede bulunmadım. Kalbim kırılmıştı. Gerçek manada parçaya ayrılmış gibi hissediyordum. Beni dinleme gereksinimi duymamıştı ve gerçekten onu da tehlikeye atabilecek bir şey yapabileceğime inanmıştı. Daha da kötüsü bunu sırf iki gram ilgi için yapabileceğimi düşünmüştü. Beni bu kadar aciz birisi konumuna koymuştu.
"Ben... Özür dilerim. Amacım bu değildi ki. Fazla olursa ölebileceğimin bilincindeydim.. Çok dikkat ettim. İki damlayı geçmediğime yemin edebilirim ben Bora! Sonra ne oldu gerçekten anlamadım. Bir baktım buradayım. Ben gerçekten isteyerek yapmadım. "
Güldü. Benim kendimi açıklamaya çalışmama, kekelemelerime ve acizmiğime karşı sadece güldü.
"Bünyenin bunu kaldırması gerekiyordu. Ben yine de normalinden daha hafif hazırlamıştım senin için. Olur da dikkat edemezsen diye. "
Daha sakinleşmiş bir şekilde konuştuğunda gözlerimi kaçırdım. "Neden böyle olduğunu bilmiyorum. "
Kollarını açarak bana yaklaştı. "Hala her bir kemiğim sızım sızım sızlıyor. Ruhumu bedenimden sıyırdıklarını hissettim neredeyse. Kafayı yiyecektim o an. Gerçekten kafayı yiyecektim.. Sikeyim uzak durma acısını. Hiçbir şey bununla kıyaslanamaz. "
Kollarının arasına girerek başımı boyun girintisine gömdüm. Şu an her şeyden çok onunla temasta bulunmaya ihtiyacım vardı. Hem ruhum hem de ağrıdan kıvranan bedenim gururumu çöpe atacak kadar istiyordu bunu.
"Senin bedeninin uyuştuğunu, yere düştüğünü, bilincini yitirişini... Her birini hissettim. Bunun ne kadar kötü olduğunu tahmin dahi edemezsin. Ölüyordun ve ben buna tanık oldum. Zar zor hastaneden izin aldım ve direkt yanına geldim ama ben de ölecek gibiydim. Son kalan gücümle seni buraya getirdim. " Dedi fısıltıyla.
İşte o an aslında hiç de bilmediğim fakat bir yerlerden tanıyor gibi hissettiğim tahtadan bir evin içerisinde olduğumu farkettim. "Sahi, neredeyiz biz? "
"Benim evim. Biz Akarlar genelde birlikte yaşadığımızdan burada gerçi. Yoksa apartman dairesini tercih ederdim. "
Ondan ayrılarak evi inceledim. Müstakil, mutfağı ile salonu birleşik ve tek odası olan bir evdi. Kabul etmem gerekirdi ki zevkli döşenmişti. Genellikle eşyalara varana kadar tahta ağırlıklıydı.
"Güzelmiş de neden her şey ağaçtan? "
"Enerjilerimizle alakalı bir şeyler. Yapılan iksirlerin işe yararlılık oranı için falan filan. " Dedi umarsızca. "Dedemin yanına gidip sana bir şey getireceğim. İlaç gibi bir şey, toparlanman için."
Başımla onu onaylayarak evde dolanmaya devam ettim. Ev temiz ve topluydu. Adımlarımı verandaya yönlendirdim. Basbayağı ormanın içerisinde küçük bir kasabaydı burası. İç çekerek merdivenlere oturdum. Belki temiz hava ağrılarımı birazcık azaltabilirdi.
"Demek ruh eşi problemleri?"
Oturduğum yerde sıçrayarak arkamdaki adama döndüm. Kim olduğu hakkında en ufak bir fikrim bile yoktu. Tek diyebileceğim tekin biri gibi durmadığıydı. Uzun siyah saçları at kuyruğu biçiminde tepeden topluydu. Gözleri ise... Fazla maviydi. Buz mavisi dersem rengin tam tonunu vermiş olabilirdim sanırım. Bu biraz fazla şey duruyordu... Ruh gibi.
"Kimsiniz?"
"Ah, haklısın tabii. Kendimi tanıtmadan direkt konuşmaya girdim. Benim kabalığım, lütfen kusuruma bakma." reverans yaptı. "Ben Demir. Ya sen? Kimin ruh eşisin? Yanlış anlama lütfen. Seni daha önce buralarda görmedim de o yüzden soruyorum."
"Boranın. " diye mırıldandım. "Ben de Arın, tanıştığıma memnun oldum. Sen de Akarlardansın herhalde."
Başını olumsuz anlamında salladı. Eğer Akar değilse neydi ki? Acaba birinin ruh eşi falan mıydı?
"Ben bir Maver'im. Akarlarla bir bağımız yok. Aslında Akarlar Maverleri de pek sevmezler. Yıllar önceden beri husumetli sayılırız."
"O zaman burada ne işin var?" diye sordum merakla. Demek farlı bir şeyler daha vardı. Acaba Akarlarla farkları nelerdi. Her bir detayı bilmek istiyordum.
"Akarların bir Mavere ihtiyacı varmış." dedi homurdanırcasına. "İnan bana bu çok nadir bir durum. Her ne kadar iyi bir ırk gibi gözükseler de pek öyle değillerdir çünkü. "
"Akarların Mavere mi ihtiyacı varmış?" Dedim şaşkınlıkla. "Anlaşamıyorsanız nasıl oluyor ki o zaman? Kafam karıştı.."
"Biz genellikle onların yapamadığı zor ve güç büyüleri yapabiliyoruz. Sanırsam bizi pek sevmemelerinin de sebebi bu. Ruh eşi ayırmayla alakalı bir mevzu için çağrılmıştım aslında ama... Sanırsam vazgeçtiler."
"Hadi ya..." Kesinlikle Bora onu ikimiz için çağırmış olmalıydı. Ama eğer öyleyse neden vazgeçmek istesin ki? Benden ayrılmak için can atmıyor muydu bu çocuk?
"Sanırsam seni sevdim Arın. Bunca Akarın içinde iyilik perisi gibi duruyorsun. Al bakalım. " Cebinden bir parça kağıt çıkartarak bir şeyler karaladı ve bana uzattı. "Bu numaram. Eğer yardıma ihtiyacın olursa ya da canın sıkılırsa beni arayabilirsin."
"Ah, şey, teşekkür ederim."
"Rica ederim. Şimdi gitmem gerekiyor. Cici bak kendine."
O buradan uzaklaşır uzaklaşmaz Bora yanıma geldi. "Gel bakalım Arın. Dedemle tanışma vaktin geldi."
---------------------------------
Heyyo ben geldim!!! 870 kelimelik bir bölümle hem de dfkjkldfjaklf
Hatrına bol yorum istiyorum valaaaaa. Aslında kesmesem bu daha bulurdu 2bini ama bir an önce atmak istedim
ehehehe
Çavvvvvvv
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Vanilya~Bxb
Romance*soulmate au* Aşk tuhaf bir şeydi. Onu nerede, nasıl ve ne zaman bulacağınız belli olmuyordu. Ha, bir de onun sizi bulduğu durumlar vardı... 03.02.20 #soulmate 3.sü