xııı

3.8K 328 346
                                    

Oturduğum kafede Demirin gelmesini beklerken oldukça gergindim. Aklımda milyonlarca soru işareti vardı. Melez miydim, cidden ailemden akar olan kişi kimdi, babamın annemi terk edişinin bir bağlantısı var mıydı.... Cidden beynim sorularla dolup taşıyordu ve Boraya değil rica etmek yalvarsam bile benim için kılını kıpırdatmazdı. Hele  son olanlardan sonra acısını dindirmek için bile benimle konuşmayacakmış gibi geliyordu.

Demiri gördüğümde el salladım. Benim aksime gayet rahat görünüyordu. Saçlarını ensesinde toplamış, üstüne ise eşofman geçirip gelmişti. Eğer böyle davranarak 'gerilmene gerek yok' imajı vermek istediyse kesinlikle başarabilmişti.

"Selam Arın. Sipariş verdin mi? Vermediysen ben bayağı açım yiyecek bir şeyler de söyleyeceğim sana da ısmarlayabilirim."

"sipariş vermedim. Seni beklemek daha iyi olur diye düşünmüştüm ve teşekkür ederim, ben sadece kahve alacağım."

"Olmaz öyle!" dedi hayıflanırcasına. "Ben yerken sen bakarsan rahatsız olurum. Makarna sever misin? Buranın sosları bir efsane."

Gülümsedim. Demirin cidden kendine has bir aurası vardı. Enerjisiyle resmen gerginliğimi dağıtmıştı. "Tamam o zaman söyle bana da. Gerçi ben soslardan anlamam o yüzden senin seçmen gerekecek."

Gülümseyerek yanımızda dikilen garsona doğru döndü ve siparişleri verdi. Garson uzaklaşırken bana doğru döndü. "Direkt mevzuya da girebiliriz birazcık boş yapıp gerginliğini de dağıtabiliriz. Cidden Arın, insan yemiyorum ya! Bu kadar gerilmene gerek yok."

"Fazla arkadaş canlısı birine benziyorsun Demir. Üzgünüm ama ben yeni insanlarla tanışırken hep gerginimdir."

Sağ elini hafifçe salladı ve kapalı alanda olmamıza rağmen ufak bir esinti suratımı yalayıp geçti. Kaşlarımı kaldırarak ona baktım. Bunu o mu yapmıştı gerçekten?

"Hadi amaa Arın. Öğrenebileceğin şeylerin heyecanıyla dolmak varken nasıl gerilebiliyorsun aklım almıyor."

"O esintiyi sen mi çıkarttın? " dedim merakla. Maverler cidden Akarlardan yetenekli olmalıydı. Yine de Boranın dedesinin dedikleri ve Demirin dedikleri arasında çelişen şeyler vardı ve hangi tarafın yalancı olduğunu öğrenene kadar iki tarafa da tam olarak güvenemezdim.

"Havalı ama değil mi? Eğer birazcık bile Maver kanın varsa sen de bir şeyler yapabilirsin. Maalesef Akar melezleri kadar şanslı(!) olamıyorsun bu konuda."

Güldüm. Evet cidden bu tarz şeyler yapabilmek isterdim. Her insan güçleri olmasını isterdi. "Maverler Akarlardan yetenekli derken bu kadar da ciddi olmanı beklememiştim." dedim düşüncelerimi dillendirerek.

"Evveett. Şimdi biraz daha rahatsan şu meşhur kolyeyi görebilir miyim? Bir melez olup olmadığını en az senin kadar ben de merak ediyorum çünkü."

Başımla onaylayarak sırt çantamdan kolyeyi çıkartarak ona uzattım. Elimden aldıktan sonra uzunca inceledi ve aynı Boranın suya söylediği kelimelere benzeyen değişik kelimeler fısıldadı.

"Evet." dedi uzunca bir süre sonra. Gerçekten kolyeyi o kadar uzun süre incelemişti ki makarnalarımız bile gelmişti. "Bu bir Maver kolyesi."

"Yani melez miyim?"

"Sanmıyorum." dedi parmağını kolyenin kenarındaki beyaz güvercinin üzerinde gezdirirken. "Bu kolye Maver yapımı olan her kolye gibi tılsımlı fakat Maverlerin güçlerinin yoğunluğunu sağlayandan değil. Nasıl desem... Bu bir koruma tılsımı. Yani yapan kişi senin kötü varlıklardan ve kara büyülerden korunmanı isteyerek yapmış. Bunu normal herkes için yapıp verebiliriz. Tabii hiçbir Maver melez bir Akar için bunu yapmaz. Yapan kişi kimse ailenden olan kişiye gerçekten değer veriyor olmalı."

İşler daha da karışıyordu. Akar olmam için kanını taşıdığım akrabam kimse bunu o yaptırmış olmalıydı. Ama Akarlar ve Maverler iyi anlaşamıyorsa... Nasıl bir Maveri bunu yaptırmaya ikna etmiş olabilirdi ki? Dahası... Beni neyden korumak istemiş olabilirdi?

"Kafanın karıştığını görebiliyorum. Çözene kadar sana yardım edebilirim Arın. Bunlar benim için çocuk oyuncağı. "

"Neden?" dedim dayanamayarak. "Ben de bir akar sayılmaz mıyım? Neden bana yardım ediyorsun?"

Gözlerini kaçırdı. Sorumun onu rahatsız ettiği her halinden belliydi. "Bunu bilmeyi ben de isterdim ama sana söyleyebileceğim geçerli bir sebebim yok. Sadece içimden geliyor."

"Pekala." dedim kolyemi geri alırken. "Tam olarak ne işe yarıyor bu?"

"Seni koruyor. İncelediğim kadarıyla tılsımını kim yaptıysa gerçekten kuvvetli birisiymiş. Bu kadar kapsamlı bir koruma tılsımına nadir rastlanır çünkü. Seni bir Akarın ya da Maverin yapabileceği her türlü kötü şeyden koruyabilir. Hatta dünyadaki kötü şeylerden bile koruyabilir ki özelliği de burada başlıyor. Kanser olsaydın ve böyle bir tılsıma sahip olsaydın iyileşebilirdin."

"Nasıl yani? Bu şey o kadar güçlü mü? Madem o kadar güçlü neden bununla insanları kurtarmıyoruz ki?"

Kıkırdadı. "O işler öyle kolay değil. Tılsımlar sadece onlar için yapılan kişileri korur. Ayrıca bu kadar kuvvetli bir tılsımı yapmak için de büyük bedeller ödenmelidir. Yani her hasta olan insan için yapması neredeyse imkansız."

Anladım dercesine kafamla onayladım onu. Elimde gerçekten kuvvetli bir şey vardı ve bunu seneler sonra fark edebilmiştim. Belki demirle tanışmasaydım hiçbir zaman da fark edemeyecektim.

"Seni ruh eşinden ayrı kaldığında çektiğin acıdan da koruyabiliyor. Akarların dandik ve tehlikeli iksirinden daha güvenilir. Hatta eğer ruh eşin... Yani beni yanlış anlama tabii de başka biriyle birlikte olması seni ölüme sürükleyebilecekken bu kolye seni kurtarabilir. Benden ufak bir tavsiye, o şeyi boynuna tak ve bir daha asla çıkarma."

Anında dediklerini uygulayarak kolyeyi boynuma geçirdim. Eh, Boranın benimle uzun süre görüşmeyeceği aşıkardı ve ben o acıyı tekrar yaşamak istemiyordum.

"Peki ailemden kimin Akar olduğunu bulabilme? Onu nasıl yapacağız?"

"Elini ver."

Elimi ona doğru uzattım. Parmağını avucumun içine bastırarak duraksadı. Odaklanmış bir şekilde bir şeyler söylüyordu. Sözleri bitince masadaki sudan biriazcık avucuma döktü.

"Üzgünüm... Arın. Göremiyorum."

"Nasıl yani? Kolyeden olabilir mi? Belki o engelliyordur. Çıkartabilirim."

"Kötü bir şey yapmıyorum ki. Yani ondan dolayı olamaz. Bu tamamen o kişinin kendini korumasıyla alakalı bir şey. O onu bulmanı istemiyor olmalı."

Başıma onu onayladım. Kafam gerçekten haddinden fazla dolmuştu. Soru işaretlerimin azalması gerekiyordu, artması değil. Ama her geçen saniye artıyorlardı.

"Bu kadar takılma Arın. Ben yanındayım tamam? Hallederiz bir şekilde. Şimdi makarnanı ye. Bu kadar güzel bir şeyi bir daha bulamazsın."

Gülümsedim ve daha fazla düşünmemeye çalışarak makarnamdan bir çatal aldım. Gerçekten... Abarttığı kadar muazzamdı.

----------------------

EYYYOOO BEN GELDİM

852 kelime maşşallaah diyorum ve yorumlarınızı bekliyorum

eheheheh

ayç kaçarrr

Vanilya~BxbHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin