Boranın kollarında gözümü açtığımda gülümsedim. Tanrım.... Bulunduğumuz oda bir pastahaneymiş gibi vanilya kokuyordu. Kokuyu aldıkça resmen mutluluğum artıyordu. Bora gözlerini açıp bana baktığında gülümsedim ve doğruldum. Çifttik. Biz çifttik. Bunu kendime anımsatmak o kadar iyi geliyordu ki...
"Günaydın." diye mırıldandı uykulu bir sesle.
"Günaydıııın Booraa." Kolumdaki karıncalanan izi ovuşturarak ayağa kalktım.
Dün iş çıkışı gelip beni evden almıştı. Daha sonra ise yemek yemiş ve onun evine gelmiştik. Akşamımız da bayağı keyifli geçmişti. Evet, sabaha kadar oturup - sırf benim isteğim üzerine- 'Sabrina' izlemiştik. Bora çoğu şeye aşırı saçma diyerek gülmüş, ben itiraz etmiştim. Dizide yapılan otlu motlu büyülere saçma deyip durmuştu ama kendi yaptığı büyülerin de onlardan pek bir farkı yoktu.
"Kahvaltıyı hazırlayacağım. Sen de istersen duş al. Sonra da dedemle konuşmaya gidebiliriz."
Onu başımla onaylayarak banyoya yöneldim. Dün bu mevzuyu da planlamıştık. Bugün Boranın dedesi Ahmet Amca ile konuşacaktık. Dedemin nerede olduğunu bulmak için yardıma ihtiyacım vardı ve bora bunun hallolması için en doğru çözümün bu olduğunu söylemişti.
Annemi kaybettiğim günden beri dedemi görmemiştim. Numarasına da kendisine de ulaşamamıştım. Bunu kızını kaybetmenin ona ağır gelmiş olabileceğine ve toparlanmak isteyebileceği için bir çeşit inzivaya çekildiğine yormuş, ona ulaşmak için üstelememiştim.
Belimdeki havluyu çekiştirerek Boranın tişörtlerinden birisini çalmak için odaya döndüm. Gözüme çarpan sarı tişörtü üstüme geçirip bana olabilecek bir alt bakınırken geriye doğru çekildim.Üzerimdeki havlu yeri boylarken gözlerimi Boranınkilere çevirdim.
"Bora.. giyiniyorum." dedim hafif kısık bir sesle. Yanaklarım yanıyordu, altımda bir şey yoktu ve tişört ucu ucuna kapatıyordu. Tam bir... rezillikti. Hem her şey bir kenara bana yeni yeni alışıyorken benden soğumasından korkuyordum. Yani beni böyle görmemesi daha sağlıklıydı.
"Ben bu kokuyu sevmeye başladım sanırsam." dedi burnunu boynuma sürterek. "Vanilya kokusu insana evdeymiş gibi hissettiriyor."
Kalbim benden bağımsız bir şekilde ağzıma çıkıp orada atarken yutkundum. Boğazım canımı acıtacak derecede kurumuştu. Ayrıca Boranın kollarının arasında olmak, bu kadar fazla temas içinde bulunmak bana ne yapacağımı şaşırtıyordu.
"Bora..." deyiverdim ufak bir sesle. Etkileniyordum,çok etkileniyordum. Boynuma sürtünmeye devam eden burnu değdiği yeri yakıyordu. Ama... Zamanı değildi işte.
"Hmm" diye mırıldandı işaretli parmağını kolumda gezindirirken. "Biliyor musun, o crop toplardan nefret etmemin tek sebebi sana fazla yakışıyor olmalıydı."
Fısıltıya yakın bir şekilde yoğunlaşmış bir tonda konuştuğunda yutkundum. Etkilenen tek kişi ben değildim ama o benim aksime bunu sorun yapmıyor gibi görünüyordu.
Parmağındaki ruh eşi izini kolumdaki ize değdirdiğinde tüm vücudumu saran elektrik dalgasına karşı koyamadan inledim. Siktir, en başından beri kast ettiği şey buydu ve bu benim ömrüm boyunca yaşamak isteyeceğim kadar güzel bir duyguydu.
Cesaret kırıntılarımı birleştirerek hafifçe kendimi ona bastırdım. Beni kırmıştı evet ama kırdığı şeyleri onarmayı da çok iyi biliyordu. Müzedeki özel bir parçaya dokunurmuşcasına olan narin dokunuşlarının da buna etkisi vardı tabii ki.
Baş parmağını çenemdeki gamzeye yerleştirerek kızarmış yüzümün ona dönmesini sağladı. Vücudum yeni duştan çıkmış olmama rağmen ter içerisinde kalmıştı ve kalbim ağızımda atmayı bir türlü kesmiyordu. Bunlara odaklanmamaya çalıştım. Kötü düşünerek paniğimi arttırıp kendimi ona rezil etmek istemiyordum. Bunlar hayatımda hiç yapmadığım şeyler değildi ama söz konusu Bora olunca her şey değişiyor, elim ayağıma dolanıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Vanilya~Bxb
Romance*soulmate au* Aşk tuhaf bir şeydi. Onu nerede, nasıl ve ne zaman bulacağınız belli olmuyordu. Ha, bir de onun sizi bulduğu durumlar vardı... 03.02.20 #soulmate 3.sü