51. Bölüm

9.7K 695 146
                                    

Daha önce paylaşmayı düşünüyordum ama biraz uzun bir bölümdü ve maalesef ancak bugüne yetiştirebildim. TEOG'a girenler umarım sınavlarınız çook iyi geçmiştir. Geçen seneden çok iyi biliyorum o TEOG'u...

İyi Okumalar! :)



'' A-amca? '' diye sordum kekleyerek, inanamamazlık içinde Aaron'a bakarken.

Harry benim önümde duruyordu, suruşu sertti.'' Ne istiyorsun? ''  diyerek Aaron'a çıkıştı.

'' Rose ile konuşmamız gerekiyor. Hepsi bu. '' Kötü bir sırıtış Aaron'ın yüzüne yayıldı. Bu erkeğin, beş ay önce benimle akşam yemeğine çıkan, hoş, akıllı tıbbi stajyerle aynı erkek olduğuna inanmak benim için zordu.

'' Onunla ne hakkında konuşmak istiyorsun? ''

'' Onunla ne hakkında konuşmak istediğimi tam olarak biliyor olduğuna inanıyorum. ''

Kalp atışlarım düştü.

Onun yüzünü görebileceğim kadar, Harry'nin etrafında döndüm. '' Biliyordun, '' dedim gerçeklerle birlikte nefes alarak. '' Aaron'ın...onun-- ''

'' Rose, üçe kadar sayıyorum. '' dedi Aaron, Harry'nin cevap vermesini beklemeyip benim lafımı keserek. '' Benimle gelsen iyi olur. ''

'' Ve, ya gelmezsem? ''

Aaron karanlıkça  güldü.

'' O, hiçbir yere gitmiyor. ''

Zayn, kollarını göğsünde çaprazlamış, merdivenlerin başında duruyordu.

Aaron yüzüne yayılan sırıtışla birlikte Zayn'e doğru döndü. '' Ah, biz burada ne yapıyoruz? ''

Birisi daha merdivenlerin başına geldi. Niall'ın sarı saçlarını ve yüzünü tanıdım.

'' Tekmale büyük, şişman göt. '' dedi Niall sırıtarak.

Harry, dilini dişlerinin üzerinde gezdirerek sırıttı.

Kafam karışmış gibi hissediyordum ama dönen olaylar ilgimi çekmişti.

Bu Harry, Niall ve Zayn'in ayaklandıkları anlamına mı geliyordu?

Zayn ve Niall, merdivenlerden inerek, Harry ve benim yanıma ulaştılar ve bizim yanımızda durdular. Niall bana göz kırptı.

'' Pekala  çocuklar. '' dedi Aaron. '' Bu iş iyice bok gibi gitmeye başladı. Sizler Wolfe Şirketler'in ve Alec'in gücünü unutmuşa benziyorsunuz. ''

'' Alec'e o kadar gücü ve parayı ulaştıran bizleriz, ve biz olmadan da Wolfe Şirketler hiçbir bok olamaz. ''

'' Yanılıyorsun. '' Aaron dudaklarını büktü. 

'' Hayır, yanılmıyor. '' dedi Zayn. '' O tamamen haklı. ''

'' Ben, burada, senin gibi küçük bir lanetin Rose ile çıkmayı nasıl başardığını hala çok merak ediyorum. ''

Zayn, Harry ve Niall hafifçe kıkırdarken, Aaron çenesini kilitlemişti.

'' Ben de aynı şeyi merak ediyorum. '' dedim ve Harry ile göz göze geldik. Onaylanmış bakışlarımızla birlikte onun üzerindeki yükün biraz daha hafiflediğini hissediyordum.

Aaron bize doğru birkaç adım attı ve beni bileğimden tutarak, kendi yanına çekti. Ondan uzaklaşmaya çalıştım ancak bana göre oldukça güçlüydü.

Harry anında hareket etti ama Zayn onun kolunu kaptı.

'' Dur. '' dedim Aaron'a. '' Benden ne istiyorsun hiçbir fikrim yok ama eminim ki lanet bir şey için buradasın. '' diye tısladım, gözlerim nefretle yanıp sönüyordu.

''  Yine yanıldın, Rosie. '' dedi Aaron, beni merdivenlerden yukarı doğru çekmeye başlarken.

Damarlarımda hılza adrenalin pompalanırken hılza ona ulaştım ve suratına sert bir şekilde tokat attım. Belki bu onun, ayrıldığımız gece bana attığı tokattan daha ağırdı ama bu lanet olası bir biçimde iyi hissettirmişti.

Kolumu onun elinden kurtardım ve geri adımlayarak, Harry'nin yanıa ulaştım.

Harry'nin sıcak elinin baskısını korumacı bir şekilde benim elimin üzerinde hissettim ve bu benim kalp atışlarımı hızlandırdı. 

Harry acı içinde yanağını tuttu, bakışları zehireyici bir hal aldı.

Niall ve Zayn aynı anda Aaron'ın acısını patlattı.

'' İyi vuruştu. '' dedi Harry kulağıma. Neredeyse sırıttığını söyleyebilirdim.

Aaron duruşunu düzeltti. '' Bu bitmedi. '' diye çıkıştı. '' Hak ettiğinizi bulacaksınız. Hepiniz. ''

Topuklarının üzerinde döndü ve merdivenleri tırmanmaya başladı, topuk sesleri merdivenlerde yankılanıyordu. 

'' Rose, kahramanımsın. '' dedi Niall. '' Sen vurduğundaki surat ifadesi, Yüce İsa-- ''

'' O küçük boktan nefret ediyorum. '' dedi Zayn.

'' Hepimiz öyle. '' dedim iç çekerek.

'' Bu kötü. '' dedi Harry.

'' Bunu burada konuşamayız. '' dedi Zayn. ' Yine Harry'nin evinde toplanalım. '' 

Herkes onayladı ve merdivenleri tırmanarak lobiye ulaştık. Herkes kendi arabasına doğru ilerlemeye başladı.

Yolculuk zihnimde dönen düşünceler yüzünden acı verici derecede yavaş geçmişti.

Alec, Aaron'ın amcasıydı ve Harry dahil herkes bunca zaman boyunca bunu biliyorlar mıydı? Harry tüm bu zaman boyunca o adamın, lanet olası yeğeniyle çıktığımı biliyor muydu? Neden bunu bana söylemedi?

Arabayı, birçok aracın arasından, binanın otoparkına park edene kadar ellerimle sıkı sıkı direksiyonu tutmuştum.

Harry'nin ziline bastım ve kapıyı o açtı, içeri girmem için kafasıyla işaret etti.

İçerde, Zayn ve Niall kanepeye oturmuşlardı ve yüzlerine de oldukca ciddi bir ifade yerleştirmişlerdi. Louis ve Liam da gelmişlerderdi. Louis, pencerenin yanına, duvara yaslanmıştı ve Liam ise bir sandalyeye oturmuştu. 

Neler oluyor?

'' Pekala, şimdi hepimiz buradayız. '' dedi Harry, Zayn'in yanına, kanepeye otururken. 

'' Bu ciddi bir bok. '' dedi Zayn kafasını sallayarak.

'' Aaron'ın olanları, Alec'e anlattığını düşünüyor musunuz? '' diye sordu Niall.

'' Elbette anlattı. O, küçük, lanet olası bir ispiyoncu. '' dedi Louis.

'' Bekle, '' dedim. '' Tüm bu zaman boyunca... hepiniz Aaron'ı biliyor muydunuz? ''

'' O, Alec'e en yakın yönetici. '' dedi Liam. '' Ve o lanet olası bir şekilde sinir bozucu.

Harry'e baktım. '' Neden bana söylemedin? ''

Harry bakışlarını indirdi.

'' Bu şu an önemli değil. '' dedi. '' Şu an önemli olan şey Aaron'ın bizim Alec'e karşı planlarımızın olduğunu öğrenmiş olması ve eğer bunları Alec'e söylerse, Alec'in bu konu hakkında hiç mutlu olmayacağı. ''

'' Aaron sadece Harry, Zayn ve Niall'ın, Alec'e karşı olduğunu biliyor. '' dikkatlerini çekerek. '' Louis ve Liam'ı bilmiyor. ''

'' Bu doğru. '' dedi Niall. '' Eğer, biz Louis ve Liam'ın bizimle ittifak içinde olduğunu iyi bir sır olarak saklayabilirsek, işe yarayabilir. ''

'' Birşeyleri yerleştirmemiz gerektiğini düşünüyorum. '' dedi Harry. ''  Bu artık bir ittifak, birbirimizden ayrılmamamız gerektiğini düşünüyorum. '' Düşüncelerini söylerken bir yandan da volta atmaya başlamıştı. '' Eğer, bu artık bir görevse, her zaman uyanık olmalıyız. Çünkü Alec'in işlerini hepimiz biliyoruz. Heryere adamlar koyuyor. Onun için hiçbir şey sıradan olmamalı. Hep gözümüz açık olmalıyız. ''

'' Katılıyorum. '' dedi Louis. '' Onun fonlarını yöneeten birileri olmadan, o bir hiç. Onlar olmadan işlerinin hiçbir önemi yok. ''

'' Bu doğru. Ama Aaron şimdiye kadar mutlaka konuşmuş olmalı. '' dedi Zayn.

'' Hayır, '' dedi Harry. '' O en mükemmel zamanı bekliyor. O adi herif neyi nasıl yapacağını biliyor olmalı. ''

'' Harry haklı. '' dedim aniden. '' o, bunu şu an Alec'e söylemeyecek çünkü bu bizim için oldukça basit olurdu. ''

'' Pekala, o zaman içimizden birirnin Aaron'ın bunu Alec'e söylemesini nasıl önleyeceğimiz hakkında bir fikri var mı? '' diye sordu Niall.

Herkes birkaç dakika boyunca zor, derin bir sessizliğe büründü.

'' Bir fikrim var. '' diye yumurtladım. Herkes bana  baktı. '' Wolfe girişimcilik tarafından dolandırılan  müşteri şirketlerden birisiyle konuşsak ne olur? Belki de Alec hakkında şüpheci şeyler elde edebiliriz, ya da belki de onun verdiği şu partile hakkında... ''

'' İşte bu, '' dedi Zayn. '' Eğer biz bir şirketle irtibata geçebilirsek, belki de birçok reaksiyon zinciri oluşturabiliriz. ''

'' Bunun, büyük müşterilerden biri olması gerek. '' dedi Liam.

Harry kafasını salladı. '' Kristal. ''

Nefesimin kesilmesiyle neredeyse boğuluyordum. '' Kristal, Alec'in müşterilerinden mi? ''

Herkes kafasını salladı. '' Bu hemen hemen Harry ve benim son birkeç yıldır orada çalışabiliyor olmamızı açıklıyor. '' dedi Zayn.

Bununla beraber tamamen şok olmuş durumdaydım-- Robert Crystal neredeyse hiç dolandırılabilecek bir adam gibi görünmüyordu.

'' Geç oluyor. '' dedi Louis. '' Yakında tekrar konuşalım. '' 

'' Kesinlikle. '' dedi Liam ve dördü de eşyeleearını toplamaya başladılar.

Onlar daireden çıkarken ben de  Harry'nin yanında duruyordum dışarda yağmur yağmaya başlamıştı.

Sonunda kapı kapandığında Harry'e döndüm .

'' Nasıl bana söylemezsin bunu? '' diye bağırdım. '' Tanrı aşkına ben Alec'in lanet olası yeğeniyle çıktım

Harry bakışlarını benimkilerden kaçırdı. '' Ben... ''

'' Sana inanamıyorum. '' dedim, kafamı salladım. '' Ben daha yeni sana güvenmeye başlamıştım ve şimdi... '' kafamı salladım.

Topuklarımın üzerinde dönmüş ve onun dairesinden çıkıyordum.

Harry adımlarımı takip etti. '' Rose, bekle-- ''

Kendi daireme doğru fırladım, Harry hemen arkamdaydı.

Harry ileri adımladı ve benim bileğimi kaptı. Kendimi ondan uzağa çekmeye çalıştım ama o diğer elini de kullanarak beni kolarımdan tuttu ve göz teması kurmaya zorladı. '' Ben...ben, sen bana Aaron'ın ismini söylediğin andan itibaren kim olduğunu biliyordum tamam mı? Sana kim olduğunu söylemedim çünkü bu Wolfe Şirketler hakkındaki bilgileri daha erken öğrenmen gerektiği anlamına geliyordu. Ve eğer ben sana onun kim olduğunu söyleseydim, söyledikten sonra, o, bir şekilde benim sana söylediğimi öğrenecekti. O kaba ve oldukça sinsi.O her şeyi içine almayı başarabilecek kadar kurnaz birisi. ''

Bakışlarımı aşağı indirdim, dehşet gerçekler beni boğmuştu.

'' Yanlış olan ne? '' diye sordu Harry, benim değişen modumu fark ederek.

'' Sadece hatırladım ki... '' dedim. '' Biz sevgiliyken, ben kendi dairemin anahtarını Aaron'a vermiştim...o...o benim daireme girmiş... '' Korku beni tamamıyla avladı. Nasıl bu kadar aptal olabilmiştim? Onu sevmiyordum bile ama ona rahatlıkla evimin anahtarını verebilmiştim.

'' Siktir, Rose. '' Harry bana doğru geldi ve ellerini saçlarından geçirdi.

Alt dudağım titredi ve ağlamamayı denedim.

'' Pekala. '' dedi sonunda Harry. '' Çantanı topla. ''

'' Ne? ''

'' Biz senin anahtarlarını alana kadar birkaç gün benimle kalacaksın. ''

'' Ne? Hayır. Ben... ''

'' Bu bir soru değil. Anahtarlarını alana kadar benimle kalacaksın burada kalman senin için güvenli değil. '' Döndü ve bakışlarını benimkilerle buluşturdu.

'' Anahtarları nasıl alacağız? '' diye sordum sessizce.

'' Henüz bende bilmiyorum ama alacağız. Bunu hakkında endişelenme. Şimdilik sedece çantanı topla. ''

İç çektim ve kafamı salladım. '' Pekala. ''

'' On dakika içerisinde bitirmiş olmalısın. '' dedi Harry benim kapımdan ayrılırken.

Tüm sinirlerim gerilmiş bir şekilde, aceleyle,  kıyafetlerimi ve diğer eşyalarımı çantamın içine fırlattım. Bu tam anlamıyla felaketti.

Şifonyerimin üzerindeki, Aaron ile olan fotoğrafı fark ettim. Benim dairem dağıtılmadan çok önce çekilmişti.

Fotoğrafın çerçevesiniyere atarak parçaladım, fotoğrafın kırılma sesi yankılandı. Fotoğrafı köşedeki çöpe atarken sinir çoktan tüm vücudumu ele geçirmişti bile. 

Birkaç dakika sonra Harry'nin kapsını çalabilmiştim. 

Yüzündeki ufak gülümsemeyle kapıyı açtı. '' Getirdiğin eşyalerını benim odama koyabilirsin. '' dedi ve kafamı salladım. 

Çantamı Harry'nin odasına koyarak etrafa bakınmak için zaman ayırdım. Onun odası - onun tüm dairesi- kusursuz bir biçimde organize edilmiş ve temizdi. Lacivert yatak örtüsü temiz bir biçimde yatakğın üzerinde düzenlenmişti. Hiçbir yerde tek bir kıyafet dağınığı bile yoktu-- Aaron'ın dairesinin aksine.

Şifonyerde, televizyonun yanındaki tek bir fotoğraf dikkatimi çekti. Bu bir kızın fotoğrafıydı. Uzun, sarı saçları olan. masmavi gözlere ve gizemli, musallat bir gülümsemeye sahipti.

Violet.

Harry haklıymış. O güzel bir kız. Gözleri tıpkı bir çizim gibiydi ve oldukça çekici bir gülümsemeye sahipti.

'' Rose, sen--- '' Harry elimdeki fotoğrafı gördüğü an kısa bir duraksayış yaşadı.

'' Üzgünüm. '' dedim fotoğrafı tekrar şifonyere koyarken.

Harry'nin çenesi gerildi. '' Bunu bulmuşsun. '' dedi. Ses tonu beklediğimin aksine, kızgın değil, sadece üzgündü.

Kafamı salladım.

Harry iç çekti, resme doğru yürüdü ve baktı.

'' O güzelmiş. '' dedim ikimizin bakışları da fotoğrafa odaklanmışken.

'' Öyle. '' dedi beni onaylayarak. Fotoğrafa bakışını ve ardından bakışlarını yukarı kaldırışını izledim. '' Fotoğraftaki günü hatırlıyorum. ''

'' O, ayrılmadan bir ay kadar önce olmalıydı. '' dedi. '' Haftasonu için sahile gitmiştik ve o beyaz şaraptan kaynaklı biraz sarhoştu laent ikimiz de... Ve bir anda resmini çektim. Bu ondan bana kalan tek resim oldu.''  

'' Sen gerçekten onu sevmiştin değil mi? ''

Harry benim bakışlarımı karşıladı. '' Ben aslında onu sevmediğimin farkına vardım. '' dedi. '' Ben ona delicesine aşıktım. '' Mizah barındırmayan ufak bir gülümseme belirdi suratında. '' Bence ben bu kızı sevdiğimi düşündüğüm için ona hayatımın bir yılını harcadım... Onu sevme fikri hoşuma gittiği için. Benim için... birini sevme fikri hoşuma gitti. '' Dedi ardından tekrar bakışlarını resme çevirdi. '' Onun beni sevmemesi hariç. ''

Yaptığı bir sonraki şey beni tamamen şoka uğrattı.

Sürgülü resim çerçevesinin arkasını açtı ve resmi oradan çıkardı. O elindeki fotoğrafla birlikte arkasını dönüp pencereye yürürken ben de onu izliyordum.

Dışarıda sertçe yağmur yağıyordu camın açılmasıyla birlikte rüzgar darrbeleri bütün odayı doldurmuştu.

Ben şaşkınca kalkarak onun yanına yürüdüm.

'' Bunu çok uzun süre tutmuştum. '' dedi. Fotoğrafı pencereden dışarıya yağmura tuttu ve ardından elinden bıraktı.

O anda ben Harry'de büyük bir değişiklik gördüm. Sanki çok ağır bir yükü pencereden bırakmıştı ve yük onun üzerinden  kalkınca fazlasıyla rahatlamıştı. Gözleri büyüdü ve yeşil pigmentleri daha parlak bir hal aldı. Daha önceki küçük gülümsemesine nazaran yüzünde çok baha büyük bir gülümseme yer aldı. 

Harry izlerken gördüğüm en güzel şeylerden biriydi.

Yüzündeki sırıtış hala dururken pencereyi kapattı.

'' Bu iyi hissettirdi. '' dedi nefes alarak.

Gülümsedim. '' Bu senin için büyük bir yüktü. ''

Gözleri bana kaydı ve başka bir şey gözlerindeki sevinci değiştirdi.

Gözleri şehvetle tutuştuğunda yüzündeki sırıtış yavaş yavaş kaybolmaya başladı ve ardından ayırt ettiğim tek şey Harry'nin benimkilerle buluşan dudakları oldu. 

Hidden | (Türkçe)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin