52. Bölüm

11.1K 709 123
                                    

Selamlar herkese:D Evet dün ayın 13üydü!!Aralık ayı hanii! Anladınız siz:))Dün paylaşacaktım ama hiç başlayamadım. Bugün fark ettim ki 509K okunmamız olmuş!! Oturdum onun gazıyla kocaaaaman 4 sayfalık bir bölümü baştan sona çevirdim ben de size:D

İyi Okumalar!!


Harry'nin öpücüğüne karşı ilk tepkim onu geri itmek olmuştu.

Ama aklımda sürüsüyle düşünce dolanıyordu-- Harry'nin bana bakış şekli onun nasıl burada kalmama izin verdiği benim nasıl ona eğilimli olduğumu kabullenişim.

Ve artık Aaron'la sevgili olmadığımı hatırlıyorum--lanet. Aaron benim koridorun karşısı yerine burada olmamın sebebiydi.

Yani düzenli Rose'u terk ederek aklımdaki sürtüğe uydum ve Harry'e doğru ilerleyerek kollarımı onun boynuna sardım.

Dakikalar önce Harry'nin Violet'in anılarının gitmesine izin verdiği gibi ben de kendi kendime izin verdim.

Beni kaldırmasına izin verdim. Beni nazikçe kaldırarak arkamdaki yatağının üzerine bırakırken boynuma da yumuşak öpücükler serpiştiriyordu. Kendi kendime parmaklarımı onun buklelerine daldırarak çevirdim. Parmak uçlarım onun ince bukleleri arasında dolaşıyordu. O benim kulak mememi ısırdığında kendi kendime kıkırdadım ve o da gülümsedi. O, nazikçe boynumdan aşağı doğru derimi ısırdığında kendi kendime titredim. Dudakları yeniden benimkileri bulduğunda titreştirerek gözlerimi kapattım, dili incelikle ağzımın içinde kayıyordu. Kalbimi Harry ve onun sarhoş edici öpücüğüne yenik düşerek hızla çarpmaya başladı.

Düzgün Rose öldü ve gitti.

Sonunda birbirimizden uzaklaştığımızda, Harry alnını benimkine dayayıp dinlenirken parıldayan gözleri hala benimkileri hapsediyordu. Gözlerimi kapattım ve nefes aldım.

'' Bunu neden yaptım bilimyorum. '' dedi sesi normalden daha boğuk çıkıyordu.

Yeniden gözlerimi açarak ona baktım. '' Umrumda değil. ''

Yarım ağız gülümsedi. '' Aslında, buraya sana akşam yemeğinin hazır olduğunu söylemek için gelmiştim. ''

Bu beni güldürmüştü, benim gülmem onun da gülmesine sebep oldu. Kendi kendine beinm üzerimden kalkarak beni de yataktan kaldırmak için elini uzattı.

Elimde değil ama bu öpücüğü, onun arkdaşlarıyla poker oynamaya gittiğimiz zaman dışarıda gerçekleşen ilk öpücüğümüzle karşılaştırdım. Bu fikrimi  Aaron'ın aklıma gelmesiyle birlikte bir köşeye ittim. Bunun ardından, benden uzaklaşmış ve büyük ihtimalle benden daha çok nefret etmişti--ama şimdii sanki yıllardır arkadaşmışız gibi bana gülümsüyordu.

Onun bu öpücükten bahsedip bahsetmeyeceğinden merak ediyordum, çünkü bu öpücük hiçbirine benzemiyordu.

Harry'i oturma odasına doğru takip ederken o da benim tabağıma yemek koyuyordu--  kesinlikle tavuk.

Kanepede otururken ve Harry kumandayla kanalları çevirirken, uyluklarımız neredeyse birbirine değiyordu. 

Yeniden, aramızdaki hava değişmişti. Belki de aramızda cinsel bir heyecan olmadan önceydi ve öpücük bunu kısmen temizlemişti.

'' Bütün programlar boktan. '' diyerek eleştirdi Harry.

'' Seç birini. '' diye inledim.

'' Peki. Bir sonraki kanalı seçeceğim. ''

Bir sonraki kanala geçiş yaptı ve Office programının yeniden gösterimine denk geldik.

'' Aman Tanrım! '' diye bağırdık ikimiz de.

Birbirimize baktık ve güldük.

'' Tahmin etmeme izin ver. '' dedi Harry. '' Office senin favori programın. ''

'' Öyle. '' dedim sırıtarak. '' Ve senin de favorin. ''

'' Haklısın, Rosaile. ''

Harry ve ben garip bir şekilde benzeşiyorduk, güzel bir şekilde.

'' Bunu görmüştüm. '' dedik ikimiz de aynı anda ve yeniden güldük.

'' Pekala, bunu durdurmalıyız. '' dedim.

'' Haklısın. ''

Yemeklerimizi bitirmiştik ve öylece kanepede oturarak programı seyrediyorduk. DAha çok gülüyorduk ve yorum yapıyorduk.

Yeniden, televizyonun ışıklarını yansıtan Harry'nin gözlerine baktım. Televizyonu izlerken dudakları ufak bir gülümsemeyle yukarı doğru kıvrılmıştı. Gülümsemesiyle birlikte gamzeleri de iyice ortaya çıkmıştı.

Onu yeniden öpmek istiyordum.

Benim bu düşüncemle birlikte kafasını bana doğru çevirdi ve bana bkatıı. Gözlerini gözlerime kilitledi. Yutkundu, benim ona gülümsememle birlikte tembelce gözlerini kırpıştırdı ve o da bana gülümsedi.

Bu çocuk, benim her fırsatta ondan nefret ettiğimi dile getirdiğim, onun benimle birçok kez alay eden ve bana hakaret eden çocukla aynı çocuktu. Bu çocuk benim gürültü seviyesini düşük tutmam için uyararak beni karşılayan çocukla aynı çocuktu ve emini ki biz birbirimize bağırdığımızda da diğer komşularımız da bu şekilde düşünmüşlerdi.

'' Rose. ''

Harry'nin sesi benim düşüncelerimi böldü.

'' Hmm? ''

'' Daha önce hiç bu kadar sevimli gözlere sahip olduğunu fark etmemiştim. '' dedi onun zümrüt gözleri benimkileri araken ufakca gülümsedi.

'' Onlar sevimli değiller. '' dedim alay ederek. '' Onlar köpek boku rengindeler. ''

Harry güldü. '' Hayır. köpek bokunun daha koyu renkte olduğuna inanıyorum. ''

'' O köpek bokunun türüne bağlıdır. ''

Harry gülümsedi. '' Eh türü ne olursa olsun. gözlerin bugüne kadar  gördüğüm en güzel köpek boku rengindeler. '' 

Güldüm. '' Gururum okşandı. ''

Tekrar programa doğru dönerken iç çektim ve başımı Harry'nin omzuna yasladım.  İkimiz de ekrandaki karakterleri izliyordku ve sürekli gülüyorduk.

Her güldüğümde Harry kafasını eğerek bana bakıyordu ve o da gülüyordu. Bu daha çok benim gülüşümün onu da tetiklemesi gibiydi.

Bir süre sonra göz kapaklarım ağırlaştı ve ben kendimi üçüncü kez Harry'nin yanında uykuya dalarken buldum. Umutsuzca gözlerimi açık tutmaya çalışıyordum fakat bugün yaşadığım tüm olaylar beni yakalayarak yenik düşürdü.

Harry benim bilinç altımla olan savaşımı fark etti. '' Hey. '' dedi yumuşakça. '' İçeri giderek bir battaniye getirmemi ister misin? ''

Hareket etmeden başımı sallayarak onu onaylamadım. '' Hayır. '' dedim. Beni yalnız bırakmasını istemiyordum.

'' Rose, uykuya dalacaksın. '' dedi benim altımdan kaymaya çalışarak. Ama onu tişörtünden tutarak engelledim.

'' Hayır. '' dedim yeniden.

Bu çok hoşuma gitmişti--ona bu kadar yakın olmak.

'' Rosalie Knight. '' dedi. Sesi sahte bir yetkili gibiydi. '' Hemen şimdi yatağa gidiyorsun. ''

Ses tonu daha çok anneminki gibi gelmişti ve bu beni güldürdü. O da fırsattan istifade altımdan kayarak yüzüne zafer gülümsemesini yerleştirdi.

'' BU adil değil. '' dedim.

'' Sana battaniye getireceğim. '' diye mırıldandı koridorda kaybolurken.

Ben de bu süre zarfında uykulu bir biçimde banyoda  dişlerimi fırçalamış ve aynı şekilde pijamalarımı giymiştim.

Tekrar döndüğümde battaniyeler düzenli bir biçimde kanepeye serilmişti. Battaniyenin üzerinde Harry'nin yastıklarından birinin durduğunu fark ettim ve içten içe, geceyi onun naneli kolonyasının kokusuyla geçireceğim için mutlu oldum.

Lambayı kapattım ve hazırlanmış yatağa kaydım. Harry oturma odasının duvarından eğildi ve bana doğru baktı.

'' İyi geceler Rosie. '' dedi.

'' Sana da. '' dedim.

Odasına kaybolmadan önce gülümsedi.




-




'' Buradasın Rosie. ''


Aaron kötü adımlarla bana doğru yaklaşırken gözleri parıldıyordu. O, daha önce de yaptığı gibi beni sıkıca bileğimden kavrayarak tuttu.

Onun elinden kaymak için mücadele ettim. '' Canımı yakıyorsun. ''

Onun arkasında kalabalık bir grup vardı ve ben duvara doğru geri geri gitmeye başladım. Sanırım bir tür balo salonundaydık ve özel bir olay oluyordu. Herkes çok güzel kokteyl kıyafetleri giymiş, kadınların boyunlarındaki taşlar ve erkeklerin kol düğmeleri pahalılıklarını belli eder bir biçimde parlıyordu. Herkesi gözlerimle taradım fakat hiçbir yüz göremedim. İnsanlar sanki klonlanmışlar gibi yorgun bir biçimde dolanıyorlardı. Birinin bana yardım etmesi için bağırdım ama insanlar sanki ben meçhul bir şeymişim gibi kendi işlerine devam ettiler.

'' Yardım edin! '' tekrar ağlamaya başladım ancak Aaron elini ağzıma kapatarak konuşmamı engelledi.

Onun ardından, aniden yeşil gözleri gördüm. Harry kalabalığın içinde göründü. O da beni gördü ve onu çağırdım. Gözleri Aaron'I buldu ve göz bebekleri genişledi.

Bana doğru hareket etmeye başladı ancak o, ağır çekimde hareket ediyorken Aaron hızlı bir biçimde hareket ediyordu.

Arkamı dönüp Aaron'a baktığımda onun artık Aaron olmadığını gördüm.

Jason aşağı eğilerek sert bir biçimde boynumu emiyordu.

'' Şşş, Rosie. '' diye fısıldadı kulağıma. '' Sadece benim. ''

Ben tekrar Harry''nin adını bağırarak çığlık attım ancak yüzü olmayan insanlar onu engelliyorlardı. Onları aceleyle itmeye çalışıyordu ancak hiçbir faydası olmuyordu. Kalabalık kalın bir guvar gibi engelliyordu.

'' Bildiklerini ödemen için gidiyoruz Rose. ''

Yüz artık Jasn değildi.

Bu Alec'ti.

Benim arkamda duruyordu ve zaten morarmış olan bileğimi yeniden sıkı sıkıya tutarak daha çok canımı yaktı ve bileğim daha çok morarmıştı.

'' Ne bildiğini biliyorum. '' diyerek dudak büzdü. '' Ve şimdi ödemen için gideceğiz. İkiniz de. ''

'' İkimiz de kim? '' diyerek sordum ancak neden bu şekilde konuştuğumu ben de bilmiyordum.

'' Harry ve sen. '' dedi. '' Onun sna neler söylediğini biliyorum. Ve ben bu konudan hiç mutlu olmadım. ''

Alec takım elbisesinin cebinden silahını çıkarıp Harry'i hedef aldığında korku bütün bedenimi ele geçirmişti. Mermi namludan çıkarak hızla, bir sinek gibi küçücük görünerek Harry'e doğru fırlayarak, uçmuştu. 

'' Harry! '' diye bağırdım son kez.



-




'' Rose? Rose! ''

Üzerimdeki hareketli ışıkla yatakta doğrulmuş ve düzensiz nefelerimle nefes almaya çalışıyordum. Kalbim yerinden çıkacakmış gibi çılgınca atıyordu ve ben saçlarımdan boynumu kaplayan soğuk terleri hissedebiliyordum.

Harry kanepede ayak ucumda oturuyordu. Ben kendi kendimi sakinleştirmeye çalışırken o da ellerimi tutuyordu. Bukleleri uykudan yeni uyandığını belli edercesine dağılmıştı ve üzerinde beyaz bir tişörtle gri bir eşofman altı vardı.

Kabus. O gerçek değildi, sadece kabustu.

'' Rose. ''  dedi ben hala gözümün önüne gelen rüya sahneleriyle mücadele ederken kollarımı sıkı sıkı onun boynuna doladığımda. Ben nefesimi düzenlerken o da beni kendine doğru çekerek sıkı sıkı sarılmıştı.

'' Beni korkuttun. '' dedi kulağıma doğru. '' Benim ismimi bağırdığında birinin olduğunu ya da birşeyin kırıldığıı zannettim. ''

'' Ben... '' dedim ondan uzaklaşıp alnımdaki parlayan terleri elimle silmeye çalışırken. '' Sen...ben...Aaron. ''

'' Aaron? Aaron ne? ''

Ben rüyamı Harry'e anlatmaya çalışırken, rüyamdaki yüzü olmayan insanlar ve en çok korktuğum o üç kişi tekrar gözümün önünde dolanmaya başladılar.

Bitirdiğimde gözyaşlarım akmaya başlamıştı.

'' Rose. '' dedi Harry yeniden beni kendi kucağına çekerken. '' Rose, Rose. ''

'' Çok... çok gerçek hissettim. '' dedim sonunda çatlayan sesimle.

Benim nefesim normale dönene dek onun yumuşak elleri sırtımda daireler çizip durmuştu. Ondan uzaklaşarak  saate baktım.

'' Saat iki. '' dedim inleyerek.

'' Haydi. '' dedi Harry yerinden kalkarken.

Ben allak bullak ona baktım.

'' Bu gece benimle yat. '' diye açıkladı.

Kafamı salladım. '' Ben iyi olacağım. '' dedim titreyen sesimle.

Harry gözlerini devirdi.

Bir saniye sonra beni kanepeden çekerek omzuna attı ve kendi yatak odasına doğru taşımaya başladı. Yerden sadece birkaç metre yukarıda olan başıma sanki kan gidiyormuş gibi hissediyorken cırladım.

Beni yatağa bıraktı ve ardından yatağın karşı tarafına yürüyerek o da yanıma kaydı.

Beni kendine çekmişti ve bacaklarımız birbirine dolaşmıştı. Benim yüzüm onun boynuna denk geliyordu.

'' Benimle birlikte güvendesin. '' dedi yumuşakça, parmaklarıyla nazik bir şekilde benim saçlarımı okşarken.

'' Biliyorum öyleyim. ''

Öyleydim. Daha önce hiç kimseyle Harry ile olduğum kadar güvende hissetmemiştim. Beni oldukça güvende hissettirecek bir biçimde sarmıştı, çok rahatlatıcıydı ancak bir anda kendimi Violet hakkında düşünürken buldum.

Ondan vazgeçmişti.

Ve Harry'nin kolarının arasında uykuya dalarken Harry'nin o kıza olan sevgisini ve geri dönmemek üzere gidişini anlatırken ki üzüntüsünü hatırladığımda o kızdan nefret ettiğimi hissetmiştim. 






Hidden | (Türkçe)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin