Bölüm 2

594 46 74
                                    

Medyadaki şarkıyı dinleyerek okuyabilirsiniz  ben de yazarken onla yazdım çok uyuyorlar bence

Şarkı:
Blue Foundation
Eyes on Fire

Neyse iyi okumalar <3

***********************************

"Tam rutinime devam ediyordum ki hiç beklemediğim bir şey oldu. Sınıfa yeni bir öğrenci gelmişti. Bakışları
okyanustan bile soğuk, saçları kardan bile beyaz. Tam da benim hayal ettiğim gibi..."

Mavi gri tonlarındaki gözleri gözlerimle buluşmuştu. Gözlerimizin birbirine temas ettiği o kısacık zaman diliminde düşündüğüm ilk şey karşımdaki kişinin gözlerinin ne kadar okyanusa benzediğiydi. Hayır rengi yüzünden değil, bakışları o kadar soğuk, o kadar derin, o kadar karanlıktı ki sizin esir düşmüş bir köle gibi hissetmenize sebep oluyordu. Acı verici değildi, köleliği zevk alarak yapıyordunuz.

Gözlerimizin teması sadece bir saniye sürmüştü, ama o bir saniyede benim düşündüklerim ve hissettiklerim tek kelime ile inanılmazdı. Karşındakinin okyanusundan gözlerimi ayırdığımda kaybolmuş gibi hissediyordum kendimi. Yine düşünmüştüm, yine istemiştim başka bir evrende yaşamayı. Kendi dünyamda yaşasaydım eğer o soğuk, karanlık ve bir o kadar da korkutucu okyanusa girer ve bir daha çıkmazdım. Ne dışarıdaki hava ne de duştaki su bu kadar soğuktu çünkü. Karşımdakinin bakışlarının içime işlediğini, ruhuma dokunduğunu bütün hücrelerimle hissediyordum ve bu, mükemmeldi.

Asaletin temsilcisi yeni öğrenci sınıfa adımını attığı ilk dakikada tüm gözler üstünde toplanmıştı. Kar kadar beyaz tenine neredeyse teni kadar beyaz olan platin rengi saçları eşlik ediyordu. Tek bir kası kıpırdamadan dimdik duruyordu, güçlü olduğunu duruşundaki özgüvenden bile anlayabilirdiniz. O çok güçlüydü benim aksime.

Ne sınıftaki öğretmenin ne de yeni öğrencinin dediklerini umursuyordum. Söylediklerinin gerçek olmadığını hissetmiştim çünkü. İnsan ırkı kendini güçlü ve iyi göstermek için yalan söylerdi hep, bu da hayatın başka yazılmamış bir kuralıydı. Gerçeği sadece gözler söylerdi benim fikrimce. Ben de gerçekliğe odaklanmaya çalışıyordum, soğuk okyanusa.

Konuşmasını bitirdiğinde sakinliğini koruyarak adeta bir melek gibi boş bir masaya süzülmüştü yeni çocuk. Hareketleri ile hissettirdikleri o kadar tersti ki kendi içimde sorgulamama sebep oluyordu. O ruhunun gösterdiği gibi bir şeytan mıydı, yoksa hararetlerinin gösterdiği gibi bir melek mi? Derste bir daha ona bakmamıştım çünkü dikkat çekmek istemiyordum. En arkada oturmanın avantajı olan görünmezliğimden yararlanıp tüm ders kitap okumuştum, yani en azından denemiştim. Ne zaman satırlara odaklansam üzerimde hissettiğim soğuk bakışlarla tökezliyor, resmen okuduğum satırlardan derin bir boşluğa düşüyordum. Daha önce böyle bir duyguyu hiç deneyimlememiş biri olarak bu durum beni çok korkutuyordu.

Dersin bitme saati geldiğinde kendimi nasıl dışarı attım hatırlamıyorum. O kadar hızlı, o kadar aceleci davranmıştım ki az kalsın koridorda düşüyordum. Hemen kendimi güvenli alanım olan arka bahçeye attım. Temiz havaya ihtiyacım vardı, hem de şimdiye kadar hiç ihtiyacım olmadığı kadar...

***********************************

Yatakhaneye döndüğüm zaman fark etmiştim şimdiye kadar geçirmiş olduğum en uzun okul gününü bugün yaşamış olduğumu. Geceden beridir dokunulmamış olduğu için oldukça soğuk olan yorganımın üzerine uzanmıştım her zamanki gibi. Ama bir şeyler değişmişti hayatımda. Bunu en derinden hissediyordum. Bunun en büyük göstergesi de şu an düşüncelerime odaklanamıyor olmamdı. Ben bunu yaşamazdım ve şimdiye kadar da hiç yaşamamıştım. Düşüncelerim benim kendi dünyamdı. Onlar olmadan ben bir hiçtim. Ve şimdi onlara odaklanamıyor olmak beni sinirlendirmişti. Bunun için de içten içe onu suçluyordum, okyanus gözlü çocuğu.

Kendi kendime ismini bile bilmediğim bir insana sinirlenmekten vazgeçince yatmaya karar verdim, zaten bu uzun günün ardından derin bir uykuya ihtiyacım vardı. Kafamı yumuşak yastığıma koyduğum zaman düşündüğüm tek şey ne kadar yorulmuş olduğumdu. Sadece bu gün için değil, ben hayattan yorulmuştum. Bu yorgunluğuma rağmen uykuya dalamamış olmak beni sinirlendirmişti. Aynı pozisyonda yatakta uzanmaya devam ettim, her zaman olduğu gibi. Ta ki bir soğukluk hissedene kadar. Bu soğukluk ne cam açık olunca esen rüzgara, ne de duşta başınızdan aşağı dökülen dondurucu suya benziyordu. Bu duygu çok daha özeldi ve beni ürpertiyordu.

Saatlerdir haraketsiz bir şekilde yattığım yataktan başımı kaldırdığımda iki adet okyanusun bana bütün derinlikleriyle baktıklarını görünce nefesim kesildi...

***********************************

Hadi sevgili okurlar şimdi iki tanecik bölümün toplamında yazarınızın kaç kere soğuk yazdığını toplama çelınç yapalım

Dürüst olmak gerekirse ben bile sayamadım kdjdmdm

Bölümler çok mu kısa bu arada yoksa iyi mi ben bilemedim de nasıl sizce

Neyse benden hepinize öpücükler <3

Ruhuma Açılan Pencere | DrarryHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin