'Nefes!..'

1.1K 51 21
                                    

Selam millet!

Yepyeni bir bölümle daha karşınızayım!

Biliyorum biraz gecikmeli geliyor bölümler. Ama elimden gelen en kısa sürede paylaşmaya çalışıyorum.

Rica etsem, buraya okumaya başladığınız tarih ve saati yazabilir misiniz 🙈

Umarım beğenerek okursunuz!

Yorumlarınızı ve oylamayı unutmayın millet!

Sizi daha fazla bekletmeden bölümle başbaşa bırakayım!

Bu arada sevgili okuyucularımdan FilizOnuk a bu bölümü itfah ediyorum😊 Desteklerinden dolayı çok teşekkür ederim canım 😊

Bölüm şarkısı:
Bilal SONSES - İki kelime

*****

Gökyüzü, yer kabuğuyla bütünleşmiş gibiydi. Sanki ciğerlerine çektiği oksijen değil de kezzaptı. Her nefes, bu kadar mı yakardı insanın canını? Her nefes, bu kadar mı öldürüdü insanı? Ölmek mi kolay olurdu? Yoksa nefessiz yaşamak mı? Başını her gökyüzüne kaldırdığında, hissettiği tek şey içini yakıp kavuran acıydı. Ondan uzak olmak, yada bir daha hiç göremeyeceğini düşünmek ölmekten daha zordu. Koskoca iki gün geçmesine rağmen genç kızdan haber alamaması onun ruhunu öldürüyordu. Halbuki bütün düşmanlarının tek tek kapısı çalınmış ve genç kızdan bir iz aranmıştı. Fakat sonuç 'sıfır ' dı. Hiçbir iz yoktu genç kızdan. Kimse de arayıp kızı alıkoyduğunu söylememişti. Genç adam delirmenin eşiğini çoktan geçmiş, artık tescilli bir psikopat olmuştu. Yanına yaklaşan herkese içindeki öfkesini kusarken, kardeşi ve yakın koruması olan Asaf ve Faruk sıkı yönetim ilân etmişlerdi. Kimsenin aklı almıyordu bu kayboluşu. Genç kız resmen buhar olup uçmuştu sanki.

*****

Sancaktar konağında geçen sancılı iki gün... Endişeli bir aile ve çıldırmış bir abi...

"Baba kafayı yiyeceğim artık! Nerde bu kız? Niye halen bulamadık?"derken elindeki çatalı kahvaltı tabağının kenarına sert bir şekilde bıraktı.

"Ali, sana artık sakin ol demekten yoruldum oğlum! Kızımı nasıl aradığımı en iyi sen biliyorsun! Koca şehirde bakılmadık delik bırakmadık! Biri kaçırsa haberi gelirdi. Belli ki kaçırılmadı. Bende en az senin kadar endişeliyim! Böyle davranarak beni daha da beter hâle getirme oğlum! Zaten anneni zor sakinleştiriyorum, birde seni sakinleştirmekle uğraştırma beni!.."diyip bir eliyle alnını ovaladı.

Yaşlı adam iki gündür uyku uyumamış ve her yere haber salmıştı. Gözünün nuru, evinin nazlı prensesi yoktu. Bu durum herkesi fazlasıyla korkutuyordu. Ali ise çaresizlikten çatacak adam arıyor gibiydi. Masanın diğer ucunda Ayşe Sultan gözüne çarptı. Yaşlı kadın yüreğindeki ağırlıkla birkaç lokma yemeye çalışıyordu.

"Ya sen Ayşe Sultan? Sen nasıl bu kadar rahatsın?.."derken kaşlarını çatıp yaşlı kadına dikti gözlerini.

"Anlamadım? Ne demek istiyorsun sen Ali?"dedi şaşkın bir şekilde.

"Diyorum ki! Kızın ortada yok ama sen çok sakinsin! Bir bildiğin varsa söyle de biz de rahatlayalım!.."daha der demez pişman olmuştu ama. Ahh dilin kemiği yok ki işte.

TUTSAK KALPLERHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin