Selam canlarım 😊
Nasılsınız bakalım?
Uzun bir süreden sonra yepyeni ve heyecan dolu bir bölümle daha karşınızdayım!..
Bölümler gecikmeli geldiği için sitem ettiğinizi biliyorum ama elimde olmayan sebeplerden dolayı hikâyemden uzak kaldım. Ama inanın bulduğum ilk fırsatta yazmaya çalışıyorum.
Umarım beğenerek okursunuz!
Yorum yapmayı ve oylamayı unutmayın millet!❤
Özellikle satır aralarında yorum yapmanızı çok isterim🙈Yazım hatası varsa şimdiden affınıza sığınıyorum.
Lafı uzatmadan sizleri yeni bölümle başbaşa bırakayım.
Bölüm şarkısı:
Mustafa Ceceli - SevgilimKEYİFLİ OKUMALAR
*****
Bazı anlar vardır, asırlar kadar uzun gelir insana...
Bazı anlar ise, saniyeler kadar kısa...*****
Herkes kahvaltı masasının başında toplanmış sessiz ve sakin bir şekilde yemeklerini yiyorlardı. Genç kız, aklından bir türlü çıkaramadığı öpüşmenin etkisinde olduğu için tabağıyla oynuyordu. Genç adam ise bir gözü kızı kontrol ederken, diğer yandan da yemeğiyle meşgul oluyordu. Kızın, tabaktakilere işkence ettiğini görünce müdahele etme gereği duydu."Güzelim, bence yeteri kadar işkence ettin. Artık onları yemeye ne dersin?.."dedi muzip bir şekilde. Genç kız henüz sevdiği adama cevap veremeden Faruk lafa atlamıştı.
"Sahi yenge, en son seni bu masada yemek yerken gördüğümde, hiçbirimizi fark etmemiştin. Tââki doyuncaya kadar!.."diyip sırıtmıştı. Masada oturan diğer kişilerde Faruk gibi sırıtınca genç kız üzerindeki utangaçlığı bir kenara bırakıp savunmaya geçti. Yada tırnaklarını çıkardı mı desek...
"Allah Allah!.. Lokmalarımı mı sayıyorsunuz Faruk Efendi!?.."dedi çatık kaşları ve alıngan sesiyle.
"Estağfirullah yenge! Ne haddime! Yani sen şimdi böyle yeni gelinler gibi çekingen durunca ondan şe'ettim!.."diyip yutkundu. Bu sefer duruma Semih dahil oldu.
"Faruk, kardeşim sen 'şe'etme!' Ne zaman 'şe'etsen' birşey oluyor birader! Sen dur! Hatta sus! Abim diyene kadar da konuşma bence!.."diyip güldü. Faruk alıngan bir ses ile karşılık verdi.
"Aşk olsun ama! Ne dedim ki ben şimdi?"dedi. Semih sırıtarak abisi ve Asya'ya kısa bir bakış atıp, ağzını yaya yaya konuştu.
"Aşk olmuş zaten birader! Başka lafa hacet yok ki!.."derken gözleri halen genç çiftin üzerindeydi.
"Zevzeklik etmeyin de yemeğiniz ile ilgilenin! Ben şimdi sizi birbirinize bir aşık ederim, başka kimseyi gözünüz görmez!.."diyerek son noktayı genç adam koydu.
Asaf, hiç sesini bile çıkarmadan masadaki bu güzel huzurun kaynağını uzaktan izledi. Evet! Bu huzuru herkes Asya'ya borçluydu. Ondan önce bu masada iş konuları haricinde pek konuşulmazdı. Melih de Asaf'ın bu halini fark etti ama ses etmedi. Kısa bir süre sonra sessizliği genç kız bozdu.
"Asaf ? Senin yolun bu aileyle nasıl kesişti?"dedi merekla.
Asaf biraz sıkılgan bir şekilde yerinde kıpırdayıp önce genç adama, sonra masadaki diğer kişilere bakıp cevap verdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TUTSAK KALPLER
Roman d'amourÇocukluğunda yaşadığı bir olay yüzünden erkeklerden hem korkan hemde onlara karşı cesur gibi davranmaya çalışan bir kız...Abisinden başka akrabası olmayan kimsesiz bir kız...Yetimhanede tanıştığı zengin adamla birlikte abi-kardeşin de hayatları deği...