Bölüm 2

8.4K 265 35
                                    

Otağa doğru yürürken çok sakindim ama içimdeki fırtınaların düşüncelerin haddi hesabı yoktu. Kapıda iki nöbetçi asker vardı içlerinden biri kapıyı açıp eliyle içeriyi işaret etti , gösterdiği yere doğru yürüdüm heycanlıydım ne diyecektim bu insanlara merhaba ben asena 21. Yüzyılın istanbulundan buraya geldim ee daha daha nasılsınız mı?
En iyisi yalanıma devam etmekti .

Daha ne kadar şaşırabilirim acaba bizim güzel göz en baştaydı, etrafında hayme ana ve bir kaç adam ve 2 kadın vardı hepsi sakin ve biraz da meraklı bir şekilde yerdeki minderlerde oturuyorlardı .

Bende ayakta put gibi dikilmiş güzel göze bakıyordum . " Hatun oturasın hele" demesiyle hayme ananın yanındaki mindere oturdum.

"Dediğim gibi ana asena hatunun görev aldığı tüccar kafilesine kefereler saldırmış . Kendisi canını zor kurtarmıştır" deyip bana baktı bende buruk bir tebessüm sundum.

" oğul bundan sonra asena bizim kızımızdır. Asena kayının emanetidir" hayme ananın sözüyle gözlerim buğlandı bu insanlar bana karşı bu kadar iyi ve sıcakken ben onları yalan ve sahte gözyaşlarımla kandırıyordum.

Bu gerçekten çok ağırdı derin nefes alıp kendimi sakin tutmaya çalıştım ne olursa olsun bir renk vermemeliydim doğru söylersem zaten deli derler geçerlerdi.Ertuğrul beyinde bu anlattığım yalanı ailesine söylememesi dikkatimden kaçmamıştı " Kızım doğru dürüst tanışamadık seninle, bana derler hayme ana obanın ve 4 yiğidin anası yım oğlum gündoğdu büyük oğlumdur sercan hatun eşidir kızım"

Gündoğdu bey kumraldı kalıplı ve sakin bir yapısı vardı eşi sercan ise tam bir fettan dı gözleri kindardı ve öyle bir bakıyoduki bana, elinden gelse bir kaşık suda boğacaktı. Kendimce notumu tuttum bu kadından uzak dursam iyi olurdu ,hayme ananın sesiyle düşüncelerime ara verdim .

" oğlum Ertuğrulu tanırsın zaten kızım , küçük oğlum Dündar " deyip sustu ama 4 oğlum var demişti hemen engin tarih bilgilerimle kafamda bir beyin fırtınası oluşturdum ve hatırladım bir oğlu daha vardı Sungurtekin moğolun elindeydi bu bildiğimi beli etmeyerek sorumu sordum

"Hayme ana 4 oğlum var demiştin ? " Hayme ananın gözlerindeki acı evlat acısıydı "

kızım sungurumu büyük oğlumu, moğola kurban verdik "demesiyle İçimden pamuk kadını daha çok sevme isteği geldi hemen bu isteğe uyup sıkıca sarıldım . Gözlerimi açmamla Ertuğrulla karşılaştı gözlerim ,hayme ananın daha sıkı sarılmasıyla tekrar yumdum gözlerimi gerçekten bu yaşadıklarım çok zordu benim tek isteğim huzurdu tek isteğim ölmekti ama burda olmak rüya gibiydi belki de bunların hiç biri gerçek değildi ben uyanınca her şey bitecekti ah işte o zaman dayanamazdım çünkü burda biraz daha durmak istiyordum tabi eve de gidicem bir gün ama şimdi değil olmaz .

Kafamdaki sesleri susturmaya çalışarak hayme anadan yavaşça ayrıldım kadının gözleri dolmuştu birazda ağlamıştı kendimi daha kötü hissettim "Bben özür dilerim kusura bakmayın " diyerek gözlerimdeki yaşları sildim kendime gelmeye çalışırken odadaki daha tanışmadığım kızın sözleriyle ne diyeceğimi bilemedim bana konuşmamın tuhaf ve nereli olduğumu sordu ben düşünürken yerime Ertuğrul cevap verdi

" Halime hatun üstüne vazife olmayan işlere atlamayasın" dedi kızda ki kızarıp bozarmaları umarım tek ben görmemişimdir. Nedensizce içim rahatladı bu kızı hiç sevmemiştim, sözümü de sakınacak değildim " bu kadar merak ediyorsanız nereli olduğumu söylemekte çekinmem , konstantinopolisliyim " dememle birlikte Gündoğdu beyin sesinin yükselmesi bir oldu

" bu kız neder Ertuğrul kimleri obaya getirirsin hani tüccar kafilesinde görevliydi gardaşım " diyerek Ertuğrul beyin üstüne yürümesiyle olaya açıklık getirmekte kararlıydım belki Ertuğrul bey bunu saklamak istiyordu ama bu insanlar anlardı, konuşmamdan oturmamdan davranışlarımdan illa çıkardı ortaya bu yüzden inceldiği yerden kopsun diyerek iki kardeşin arasına girdim .

Devr-i zamanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin