Uyandım. Üniversite bitti ve Türkiye'ye gidiyorum.
Hem de Çisel ile beraber. Yan odaya gittim ve Çisel'in bavuluna baktım. İnanamıyorum. Gerçekten mi?Boş. . . Bavul boş. Ama yine de üzülmeyecektim çünkü onun fazla bavulu var. Başka bir bavulla gelecektir. Uma-rım. . .
Kahvaltıya indim ve herkes masa başında oturuyordu. Annem de buzdolabından pizzocheri çıkardı. Bende san- dalyeye oturdum ve elime çatalımı aldım. Herkesin suratı asıktı. Galiba gitmeme sevinmemişler. Ortamı neşelenfdir-meye çalışarak "Eee beni özler misiniz?" diye sordum "Ben olmayınca evde bir inatçı keçi de olmayacak."
Sırıtarak devam ettim "Baba gazete de ne var?" diye sordum ama işe yaramadı babam "Her zamanki şeyler işte" dedi ve okumaya devam etti. Babam uzun boylu yaşına göre yakışıklı ve gür saçlıydı. Annem öyle değildi. Kızıl saçları ve gamzesiyle çok güzeldi. Babamla hiç benzemiyorlardı. Ben ve Çisel ise ikisine de benzemiyorduk. Kahverengiye karışmış kumral saçlarımız vardı ikimizinde. İnce burunluyduk ve bence yaşımıza göre olgun değildik. Ya da ben öyle değilim.
"Hadi ama gerçekten mi?" dedim çünkü annem ağlıyordu. Sandalyeden kalktım ve yanına giderek ona sarıldım. Annemi hiç üzmedim çünkü onu çok seviyordum. Herkes annesini sever biliyorum ama kimileri korumaz annesini. Ben hep korudum elimden geldiğince. Ardından babama da sarıldım. Çisel "Neden bana sarılmıyorsun?" Diye sordu. Neden sarılayım ki beraber gidiyoruz değil mi? "Çisel zaten beraber gidiyoruz değil mi?" diye sordum. Başını hayır anlamında salladı. "Ben gelmiyorum Verona'dan gitmek istemiyorum. Ve gitmeyeceğim çünkü burayı seviyorum. Çok üzgünüm Esin" dedi ve ayağa kalktı. O anın şokuyla kaldım orada. Neredeyse hiç kıpırdamadım. Sonra annem bana acıyan gözlerle bakarak "Ah! Tatlım ben onunla konuşurum" dedi. "Hayır gerek yok ben giderim. Siz bugün Emma'nın yanına gidecektiniz değil mi? Siz gelene kadar idare ederim" dedim temmin eder bir şekilde. Annem tereddütle baktı ama babam başını sallayarak annemi yanına aldı.
Bende Çisel'i görmeye odasına gittim ve yanındaki boş valizleri. Demek gelmeyecekti. Emindi. "Gerçekten gelmeyecek misin? Benimle, kardeşinle," dedim hayır demesini umarak. Ama cevabı tam tersi oldu şimdi o gelmeyecekti ve ben gidecektim. Şu an son düzenlemeleri yapıyorum. Telefonumu elime aldım ve annemi aradım. Saate baktım. Uçağın kalkmasına iki saat var hala konuşabi-lirim. Bir kaç aramadan sonra hâlâ cevap vermiyordu. Hemen mesajlara girdim.Esin : Anne telefonun neden kapalı?
Babamı aramak aklımdan geçti ve onu da aradıma ama açmadı. Aynı mesajı ona yazmak istedim.
Esin : Baba anne yanında mı? Ulaşamıyorum
Telefondaki saatte baktım. Ah! Hayır olamaz. Duvarda asılı duran saat yanlış ve uçak bir buçuk saat önce kalkmış. Geç kaldım. Hemen paltomu alarak garaja koştum. Hava alanına vardığımda bir uçak tek vardı.
Umarım bu o uçaktır diye düşündüm ama bu uçak buradan Türkiye'ye gitmiyor. Hayal kırıklığıyla taş banka oturdum ve etrafıma baktım.
Ardından bir kafede oturdum. Latte içtikten sonra yarın gitmeye karar verdim. Ama önce annemi ve babamı bulmalıyım. Nerede olabilirler diye düşünürken aklıma Emma Teyze geldi. Onlara oraya gitmelerini söylemiştim.
Bir kaç dakika sonra Emma telefonunu açtı ve selam verdi."Selam Emma," dedim nazikçe. Biraz bekledikten sonra cevap verdi "Selam Esin. Görüşmeyeli nasılsın?"
Daha dün bizim evdeydi. Nazikliğimi korumaya çalışarak
"İyiyim ve sesinden anlaşılırsa sende," dedim. "Evet çok mutluyum biliyor musun artık mi da tasarımcılığı yapıyorum ve ilk elbise yarın satışta. Size göre yaptım. Sen ve Çisel'e. Kaç yaşındaydınız?" diye sordu. Aklıma Çisel'i getirmesi canımı sıkmıştı ama konuşmayı devam ettirdim "Ben yirmi iki" dedim ve daha fazla konuşmasını da engelledim. "Annem ile Babam yanında mı ulaşamadım da," "Hayır tatlım hiç gelmediler bugün," dedi ve telefonu yüzüne kapattım. Farkındayım biraz kabalık oldu ama annem ve babam yoktu. Belki de ben gidince eve gelmişlerdir.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KÜRE
RomanceRüzgar : Aşkı en güzel kim anlatır? Esin : Tabi ki Romeo ve Juliet Rüzgar : Başka? Esin : Hımm. . . Leyla ile Mecnun Rüzgar : Başka? Esin : Ferhat ile Şirin Rüzgar : Başka? Esin : Aslı ve Kerem Rüzgar : Hadi ama Esin : Bilmiyorum Rüzgar : Gökteki e...