Uyandığımda gerçekten başım ağırıyordu. Şu an yemek yiyiyorum ve Koray yanımda olsa onu öldürürüm. Bu yemek çok kötü. Midemin bulmadığını hissederek ayağa kalktım ve açık büfeye gittim. Bir sandviç hazırladım. Kendimi biraz sıkkın hissediyordum. Ama sebepsiz yere. Çisel gelmediği için mi yoksa Koray geleceği için mi?
Bende bilmiyorum. Bir kaç dakika sonra girişte Koray vardı. Saçlarını eliyle tararken beni görüp gülümsedi. İstemeyerek el salladım. Ona doğru yürüdüm. Ben yanına gidince "Selam" dedi. Gülümsedim ve arabasına doğru gittik. Yemek yemek isteyip istemediğim konusunda soru sordu. Aslında açtım ama bir an önce kendi evime kavuşmak istiyorum. O zaman kendi kahvaltımı kendim yaparım. Her neyse beni şirkete götürdü. Çalışacağım oda küçük olsa da tatlıydı. Manzarası çok güzeldi. Yüksekti ama ben alışmıştım bu yüzden bu bir sorun değil. Sekizinci kattan manzara tam anlamıyla eşsiz. Ardından eğer iyi iş çıkarırsam kendi asistanım olacak. Bu çok heyecan verici. Kendimi bu odaya kapatmaya hiç niyetim yoktu. Evet sıra bir evdeydi. Koltuğun üzerinde duran gazeteyi elime aldım.
"Ne yapıyorsun?". Şaşkın bir şekilde baktım. Sanki başka bir evrenden gelmişim gibi baktı. Sonra elimdeki gazeteyi göstererek "Kim bilir ne zamanın gazetesi," dedi. Gülmemeye çalıştığı belliydi. "Ev arayacaktım. Yeni gazete var mı?".
"Ben sana ev buldum," dedi. "İş yerine biraz uzak ama olsun çok güzel bir ev, pardon villa ama iki kişilik olacağı için istediğin gibi olsun istedim. Altı oda, iki salon, mutfak, iki banyo ve bir tuvalet,""Ne kadar?"
"Paranın önemi yok" dedi. Hayır diyeceğimi bildiği halde böyle demesi zoruma gitmişti. Ama bunca yardımın ardından ona kızamazdım. "Tabi ki ben vereceğim parayı Koray. Para hazır ne kadar olduğunu söylemen yeterli," dedim. "Altı yüz seksen sekiz bin," dedi. Ne kadar doların olduğuna baktım. Elimde fazla dolarım var. Yeteceğini düşünerek eline verdim. Yarısını bana verdi ve gitti. Kalan parayla mobilya alacaktım. Ama önce Çisel'e mesaj göndereceğim.
Esin : Gelmediğin için üzgünüm (üzgün emoji)
Telefonu kapattım ve masanın üzerine koydum. Az sonra gelen mesaj sesiyle kendime gelerek telefonu elime aldım.
Çisel : Gitmeseydin o zaman
Esin : Gelseydin o zaman. Sana mesaj atmamalıydım. Bay bay. . .
Telefonu uçuş moduna aldım ve tekrar masanın üzerine bıraktım. Az sonra içeriye bir kaç adam girdi önce masayı sonra üzerinde oturduğum koltuğu istediler. Bu eşyaları götürüp yerine daha güzel mor kapaklı masa ve tahat bur koltuk getirdiler. Odadan çıkma gereği duydum. Bir kahve alıp bar taburesine benzeyen bir sandalyeye oturdum. Gelen geçen bana garip bir şekilde bakıyor.
Az sonra Koray geldi ve odamın hazır olduğunu söyledi. Gerçekten çok güzeldi. Sonra yeni bir bilgisayar getirdiler. Harikaydı. Şimdi arabadayız ve yeni evimi görmeye gidiyoruz. Sonra kendime yeni bir araba alacaktım eski arabadan daha büyük olmasını istiyorum. Sebebini bilmiyorum ama Türkiye'de olan her şeyimin büyük olmasını istiyorum. Galiba araba. . . Jeep ya da BMW olacak. Evet istiyorum. Ama önce dolarlarımı paraya çevirmeliyim. Bunun için bir bankaya gittik. Şansıma doları çevirdiler. Şimdi tekrar yoldayız.
Ev bir harika. Odaların duvar kağıtları çok güzel. Banyo ve tuvatte büyük, salondan iki tane olması çok hoş. Odalardan ikisi şömineli ve diğer ikisinde cam önü sedir var ve gerçekten harika. "Bu ev. . . Çok güzel, bayıldım, bir harika." Evet anlamında başını salladı ve beni verandaya yönlendirdi. Sedir yoktu ama model taş bir sehpa vardı. Gerçekten buraya taşınacağım. Kendimi buraya hazır hissediyordum. O odalardan en küçüğünü kendime çalışma odası yapacaktım. Kaldı beş oda. Kendi odam, bir oturma odası, bir tane daha yatak odası ah! Tabi ki olacak olan ev arkadaşım için, bir misafir odası ve bir tane televizyon odası. Harika olacak. Tüm bu heyecan verici şeyler arasında kaldım. Heyecan verici olmasına rağmen çok uğraştırıcıydı. Koray mavi gözleri ile etrafa bakıyordu. İtiraf ediyorum gerçekten çok yakışıklı ama benim tipim değil.
"Ev harika, bence buraya taşınacağım," dedim ve yüzünde bir gülümseme belirdi. "Evet mobilyaların ile burası bir harika olacak," dedi etrafı incelerken. "Haklısın mobilya seçeceğim hemen ," dediğimde dalga geçtiği mi sanarak "şaka. Ben seçtim bile," dedi. Ama bu çocuk fazla oluyor .
"Hayır şaka değil. Mobilya seçmeye gideceğim," tamam sakin ol Esin. Bekle. "Tamam, yazık olacak ama." dedi caydırmaya çalışarak. "Şey ben araba alacağım beni bırakır mısın?" diye sordum. Önce yüzüme sonra etrafa baktı. "Tamam,"Şu an araba bakacağım için ayrı bir heyecan yaşıyorum. "Buyrun hangi marka?" Diye sordu üzerinde satılık yazan arabaları göstererek. "Hımm. . . Ciplere ve BMW'ye bakmak istiyorum," dedim ve bana bir kaç model gösterdi. Hepsi birbirinden güzeldi. Pahalı olmasına rağmen almayı planladım. Taksitli olduğu için ayda beş bin ödeyecektim ve peşin olarak üç yüz bin ödedim. Şimdi mobilya almaya gidecektim ama önce araba hakkında biraz anlaşma yapmalıyız. "Peşin üç yüz bin ödediğim göre kalan para üç yüz bin ve iki yıl içinde biter," dedim temmin eder bir şekilde. Önüme bir kağıt bıraktı ve imzaladım. BMW'm vardı artık ama istediğim zaman (arabaya zarar gelmediği sürece) bir cip alabilirim.
"Koray!" Dedim ona bağırarak. "Efendim?" diye sordu nazikçe. "Ben mobilya bakmaya gidiyorum," dedim. "Ben de geliyorum," diye cevap aldım. Allah'ım beni kurtar bu çocuktan. "Şey ben tek gitmek istiyorum, lütfen" dediğimde asık suratla "Tamam ihtiyacın olursa ara," dedi telefonunu havada sallayarak. Elimi salladım ve yeni arabama bindim.
Bu araba çok rahat ve ısıtmalı. Koltukların ısınması çok hoşuma gitmişti. Mobilyacıya ulaştığımda ilk olarak gözüme veranda için koltuklar çarptı. Hemen almak istiyorum. Mobilyacı yanıma gelip selam verdi. "Selam bayan, Evet nasıl bir şeyler arıyorsunuz?" diye sordu. Evime yeni taşındığımı söylediğimde beni yatakların ve takımlarının yanına götürdü. Makyaj masası gereksizdi çünkü ben makyaj yapmaktan nefret ederim. Ama odamı tamamlaması için alacaktım üzerine bir kaç parlatıcı ruj bırakırdım. Yatak odası için harika. Yatak odası, oturma odası, televizyon odasını da tamamladım. Şimdi süs satan yer buldum. Şimdi arabadayız ve gidiyorum. Avizeler, süsler, vazolar, çiçekleri otelde bırakacaktım. Şimdi çok açım. Restaurantta oturdum ve pizza istettim. Ben Koray'ı düşündüm. Gerçekten çok yakışıklı ama benim tipim değil. Bunları düşünürken pizzam geldi ve yedim. Pizzalar güzeldi ama İtalya'daki gibi değil. Herkes İtalya'yı pizza ile tanırdı ama İtalya deyince aklıma ilk Romeo ve Juliet gelirdi. Ofise gittim ve odamın önünde bir kadın duruyordu. Galiba Koray'ın asistanı. Yanıma gelen kadın otuz yaşlarını geçmek üzere gibiydi. Saçını havadan topuz yapmış, bir kot pantolon ve üzerine bir tişört. Yanıma geldi. "Merhabalar sen Esin Kalkan olmalısın. Tanıştığımız için mutluyum ve mimar olduğunuzu duydum. İki hafta sonra başlayacaksınız ama biz size önceden birer resimlerini gösterelim dedik." Dedi. Ne kadar hızlı konuşuyor bu kadın. Teşekkür ederek resimleri aldım. Odama gidip resimleri bilgisayarın altına bıraktım. Şimdi Koray ile görüştükten sonra otele gidecektim. Koray'ın yanına gittim. "Selam," dedim gülümsemeye çalışarak. "Selam. Esin sen mobilyalarını almaya gitmedin mi?" diye sordu kasten yaptığı gibi. Ona biraz sert baktım. "Sadece nasıl olduğunu görmek istedim," dedim. Bana önce tereddütle baktı ama sonra "Tamam, görüşürüz." dedi. Şimdi arabayı otele sürüyorum. Konumu açtım ve arabayla oraya kadar gittim. Otelin boş masalarına oturmak isterdim ama çok yorgundum. Şimdi odada oturuyorum ve film izliyorum. Adı First Kiss (İlk Öpücük). Üniversiteli genç bir kız bir erkeğe aşık oluyor ve yıllar sonra aynı iş yerinde çalışmaya başlıyorlar. Ama kız ondan artık nefret ediyor ve erkekte. Erkek sonradan aşık olunca sevgili oluyorlar. Çok güzeldi.
Telefonu uçuş moduna almıştım ve şimdi devre dışı bıraktım.*Sekiz yeni mesajınız var*
Annem : Esin cevap ver!
Çisel : Bir daha yüzüme kapatma!
Annem : Koray yanında mı?
Annem : Otelde mi kalıyorsun hâlâ?
Babam : Ev aldın mı?
Annem :İyi misin?
Babam : Keşke hiç Gitmeseydin
Annem:Kızım hadi cevaplaAnnemle babama toplu mesaj gönderdim :
Esin : Anne iyiyim ve Koray'ın yanından az önce ayrıldım. Baba ev aldım ama daha içine girmedim. Temizleyip mobilyaları yerleştirmek için bekliyorum. . .
Sizi seviyorum. . .Bu mesajları yazınca Çisel'i atlattığımı fark ettiğim halde ona yazmadım.
Yatmaya çalıştım ama işe yaramadı. Elbiselerimi çıkardım ve tekrar yerleştirdim. Yarın ne giyeceğim karar vermeye çalışıyordum. En sonunda güzel bir tayt ve sweatshirt buldum. Onları giyecektim. Kendimi yatağa attım ve uyumaya çalıştım. . .
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KÜRE
RomansaRüzgar : Aşkı en güzel kim anlatır? Esin : Tabi ki Romeo ve Juliet Rüzgar : Başka? Esin : Hımm. . . Leyla ile Mecnun Rüzgar : Başka? Esin : Ferhat ile Şirin Rüzgar : Başka? Esin : Aslı ve Kerem Rüzgar : Hadi ama Esin : Bilmiyorum Rüzgar : Gökteki e...