Bölüm~4

293 31 34
                                    

Sabah Hermione hiç bir şey olmamış gibi uyandı. Dün olanların hepsinin suçunu alkole atıp Severus'a tek kelime bile etmemeyi tercih etti. Geçen günkü gibi Eleanor sayeside çabucak hazırlanıp aşağıya kahvaltı için indi. Severus masanın baş köşesinde oturmuş gazetesini okuyordu. Hermione'nin gelişini duyup gazetesinin yukarısını indirip kıza baktı. Yüzünde dün geceden kalma bir ifade bulmayı umuyordu. Ama yoktu. Hermione köydeki yaşantısında olduğu gibi yüzünde gülücüklerle geçmişti karşısına. Sanki bir şey olmamış gibi. Aslında olmamıştı da. Sadece olarak Severus kendisini kaybetmişti. Ne yaptığını anlıyor ve yanlış olduğunu da kestirebiliyordu. Ancak engel olamıyordu. Alvina gibi değildi. İhtişam, gösteriş ve zenginlik onu bir gram bile olsun merak duygusu yaratmıyordu. Aile değerlerini çok iyi anlıyordu. Bu zamanda böyle kızları bulmak neredeyse imkansız gibiydi. Herkesin gözünü hırs ve zenginlik aşkı bürümüştü. Zengin ama yaşlı dük ve diğer ünvan sahibi adamların karıları onlarla sadece para için evliydi. Ama evli olmalarının aksine yakışıklı ve yine tabii ki zengin adamlar ile yatmaktan çekinmiyorlardı. Aynı Alvina gibi. Severus'tan sadece faydalanıyordu. Aslında Arnott ile "her şeyini" birleştirmişti. 

Hermione'ye uzun süre baktığını anlayınca kısa bir "günaydın" deyip yeniden gazetesine gömüldü. Hermione onun her zamanki halinin böyle olduğunu bildiğinden sessizce masaya oturdu. Eline aldığı çatal ve bıçağı köylü kızlarından beklenmeyecek şekilde ustaca kullanıyordu. Severus onun basit bir köylü kızı olduğundan bile şüphelenmeye başlamıştı. Köyde gördüğü kızlar kamburlu biçimde ve kaba yürüyorlardı. Ancak Hermione sanki yıllardır bir sarayda yaşamış prenses gibi dik ve kendinden emin şekilde yürüyordu. Güzelliğini bir kez gören dönüp ikinci kez bakar. Üstelik okuması ve yazması da çok iyi. Gerçekten prensesmiş gibi. Çok güzel bir prenses.

Yemek sonrasında Hermione bahçeye çıkmak için Severus'tan izin istemek için çalışma odasına gitti. Sürekli dışarıda olmaya alışmış birisi olarak evden dışarı çıkamamak ona kendini kafeste bir kuş gibi hissettirdi. Daralmış ve sıkılmıştı. Hemen koşar adımlarla Severus'un yanına geldi. Severus odasında yoktu. Odasında sadece bir kaç çalışan vardı. Sanki tadilat yapıyormuş gibi odadaki eşyaları sırayla kaldırıyorlardı. Neden yaptıklarını sormak yerine sarının koyu tonuna sahip kıza yakınlaşarak "Affedersiniz, Lord Snape nerede biliyor musunuz?" diye sordu. Kız sanki ilk defa kendisine "siz" diye hitap eden birisini görüyordu. Gözünden çıkan hayranlık ışıltıları dışarıdan bakınca bile belli oluyordu. 

"Elbette. Lord Hazretleri kendi yatak odalarına çekildiler. Rahatsız edilmek istemediğini de belirttiler. Üzgünüm."

"Teşekkürler. Ve üzgün olmayın lütfen. İyi çalışmalar efendim."

Elbisesinin eteklerini kaldırarak merdivenleri çıkıp kendi yatak odasına ulaştı Hermione. Gerçekten sıkılmıştı. İlk başlarda sadece balkona çıkmak ona yetiyordu. Ama şimdi sanki ciğerlerine oksijen ulaşmıyordu. Kuşların sesini iyi duyamıyordu. Alıştığını sanıyordu oysa yeni hayatına. Ama çok şey eksikti. Ailesi gibi. Aklına geliyorlardı hep. Gülüşleri, sevgileri ve rahatlıkları. Sürekli bir şeyler için izin almak zorunda değildi. Köyünde herkes onu tanıyor, Hermione de aynı şekilde. Nerelere gitmemeli, her gün ne yapacağı belli değildi. Ama burada sadece sabah uyan, hazırlar, kahvaltı et, Lord ile iki laf et, odana çık, odanda vakit geçir, öğle yemeğine in, yeniden bir az sohbet sonra yeniden odana çık, vakit geçir ve sonra yeniden akşam yemeğine in sev sonra da uyu. Her gün vaktinde yemeği verilen bir evcil hayvan gibi hissediyordu kendisini. Bu yüzden de ciddi bir şekilde Severus'un odasının kapısını çalmayı kararlaştırdı. 

Yatağından kalkıp aynanın karşısına geçti. Çalışanlardan öğrendiği kadarıyla Lord Snape görünüme çok önem verir. Bu yüzden hafif dağılmış saçlarını kısa sürede yeniden yaptı. Odasının kapısını açıp çıktı. Bir kaç adım sonrasında, hemen kendi odasının yanında olan odaya vardı. Elini kapının koluna uzattı. Bir an açmadan önce çalması lazım olduğunu hatırladı. Hafifçe kapıya vurdu. İçeriden "gir" cevabını almayı umuyordu ama tam aksi oldu. 

Cennet~SnaMione♥Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin