"Teşekkür ederim."
Çıkarttırdığım ders notlarını aldığımda kapıya yöneldim.
"İyi günler."
"İyi günler."
Kapıyı açıp bedenimi soğuk havanın kollarına teslim ettiğimde, başımı kaldırıp derin bir nefes aldım.
Elimdeki kağıtların tam olduğundan emin olduğumda eve yöneldim.
Her zaman ki gibi kafeye gitmek yerine eve gidiyordum.
Bunun nedeni Venüs'ün kafeye gelmiyor oluşuydu.
Benden uzak durmak istiyor olmalıydı.
Gri saçlarını özlemiştim, ne olduğunu bilmediğim kokusunu, gülünce kısılan gözlerini, beni görünce parlayan gözlerini...
Ben onun varoluşunu özlemiştim.
"Küçük Yaralı Gezegen'in sahibi, Hüzünlü Gezegen'i çok özledi."
Duyduğum yorgun sesle büyük bir heyecanla arkamı döndüm.
Karşımdaydı. O karşımdaydı.
Hâlbuki o kadar da inandırmıştım kendimi, bir daha onu göremeyeceğim diye.
Ama yanılmıştım.
Tanrım, iki haftada ne kadar değişmişti.
Göz torbaları çıkmıştı, gözleri artık aynı heyecanla bakmak yerine yorgun bakıyordu, sağ elinin üstünde damarlarından kaynaklanan belirgin bir kırmızılık vardı.
Tanrım, ne yapmıştı kendine?
Gözlerimden akan gözyaşlarını beceriksizce elimle silip kollarımı boynuna doladım.
Bebeğim, neden kemiklerini hissedebiliyorum?
"Seni özledim, çok özledim."
Elleri saçlarıma dokundu. İnce ve uzun parmaklarıyla saçımı okşuyordu.
Ondan ayrılıp yüzüne baktım. Neden bu kadar solgundu.
Endişeli gözlerimi, gözlerinde sabitledim.
"Ne oldu sana böyle?"
Cevap vermedi. Gülümsedi sadece.
Belimde duran ellerini, yanaklarıma çıkardı.
"Neden uzaklaştın benden?"
Sesim çok titriyordu, bedenim gibi.
Gülümsedi. Gözyaşlarıma inat gülümsüyordu.
"Bir önemi var mı? Şuan buradayım, senin yanındayım."
Kafamı iki yana salladım. Dudaklarımı birbirine bastırıp gülümsedim.
"Haklısın, yok."
Yanağımda duran elleriyle gözyaşlarımı sildi.
"Bundan sonra yeni gezegenimizde yaşamalıyız, senin dediğin gibi."
Ve onun sıcak dudakları...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
~To My Beloved Planet~ GXG
Romance'Çünkü yürekleri acıyan kadınlar ağlamazsalar ölürler.."