Kapıyı sessizce açıyorum. Görüş alanıma bedenin girdiğinde arkamdan kapıyı yavaşça kapatıyorum.Sana doğru yavaş adımlarla yürüyorum.
"Uyuyor musun?"
Titrek ve güçsüz çıkan sesimle fısıldıyorum, sana.
Sırtından birkaç kıpırdanmanı görüyorum.
Ve tüm vücudunla bana dönüyorsun.
Basının altına avuç içini yerleştirip bana gülümsüyorsun. "Tch" (Bir nevi 'cık' sesi) dediğini işitiyorum.Adımlarımı sürdürüp yanına ulaşıyorum. Diz çöküp irislerimizi birleştiriyorum.
Ellerimi yatağın köşesine koyuyorum. Dokunmak istemiyorum sana çünkü miniğim, dokunsam incinecek küçük bir serçe gibi duruyorsun.
"İyi misin, meleğim?"
Başını sallıyorsun.
"Birkaç saat sonra çıkacağım bu umutsuzluk kokan yerden." Bunu söylerken derince gülümsüyorsun, sonra da küçük kıkırdamalar...
Endişeli ve korku barındıran gözlerimi saklamak istercesine gülümsüyorum.
"Ya bu krizler artarsa?"
Elinle yanağıma dokunuyorsun.
"O zaman anı yaşamalıyız. Değil mi büyüğüm?"
Elini yanağımdan hızla çekip yatağında oturur pozisyona geliyorsun, aceleci hareketlerle.
"Şimdi benim için çıkış işlemlerini tamamlaması için bir doktor çağırır mısın?
Kalkmak için hareketlendiğim sırada kapı tıklatılıp zarifçe açıldı.
Venüs'ün irisleri bir anda açıldı.
"Ah, bende tam sizden söz ediyordum. Çıkışımı yapabilir misiniz?"
Karşımda duran adam boğazını temizlemek istercesine birkaç kez öksürdü.
"Venüs Hanım aslında durumunuz hakkında konuşmak için gelmiştim."
"Vera, biraz acıktım bana yemek alır mısın?"
"Benden ne saklıyorsun?"
Doktora döndüm.
"Lütfen devam edin."
"Venüs Hanım, üzgünüm ki kullandığınız ilaçlar sandığımız gibi süreci uzatmamış. Bünyeniz birkaç ayı zor getirebilir belki de birkaç haftayı..."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
~To My Beloved Planet~ GXG
Romance'Çünkü yürekleri acıyan kadınlar ağlamazsalar ölürler.."