İntikam -15-

579 27 0
                                    

"Ciddiyim bi plan yapmamız lazım Duygu..." Tekrar Cansu'ya döndüm ve baygın bakışlarımı yollamaya başladım.

"İStanbul'a gitmeliyiz... Ordadır değil mi?" Bu kız cidden delirmiş olmalı. 

"Ben nereden bileyim Kıvanç Tatlıtuğ'un menajeri falanmıyım? Başkasını da bulabiliriz sana kızım..." dedikten sonra elimi teselli etmek istermiş gibi omzuna koydum. Kaşlarını çattı.

"Ben. Kıvanç. Tatlıtuğ'u. İstiyorum. Onu. Kaçıracağım!" Tamam günah benden gitti... Kocaman bir kahkaha sesi duyduğumuzda arkama baktım. Bu Mert. Cansu'nun kardeşi... Yanında da Bertuğ. Bizi mi dinliyor bunlar.

"Kapa çeneni yer cücesi!" dedikten sonra Cansu ona bir yastık attı.

Baha ile konuşmamın üstünden tam 2 gün geçmişti. Bu akşam Batu'nun evindeki partiye gitme konusunda kararsızdım... Cansu'ya dediğimde çok şaşırdı ve 'Beni davet etmediler patatesler!' diyerek sinirli bir tepki verdi.  Böylece de gitmemiz kesinleşti(!)  Baha, Melek'den uzak durmamı istedi... Kötü biriymiş. Aynen 'O o****udan uzak dur yoksa kötü lakaplar alırsın. Batu'dan da... O da kötü lakap demek(!)  Benimle konuşabilirsin. Sadece benimle. Hiçbir erkeğe bakma. Senin iyiliğin için.' demişti. Bu ikna olmam için yeterli olmasa da daha kızdırmamalıyım diyip kafamı sallamıştım.

"Duygu! Beni dinlemiyormusun?" Dikkatimi Cansu'ya verip gözlerimi kırpıştırdım.

"Diyorum ki bu gece partide ne giyinelim?" doğru ya... Giyecek birşeyim yoktu. Okuldan sonra Cansu beni ve Bertuğ'u evlerine çağırmıştı. Bir saattir buradaydık.

"Tahmin edeyim hiç bir fikrin yok(!)" dediğinde gülümseyerek kafa salladım. Birden bileğimden çekiştirerek odasındaki dolabına sürükledi. Dolabı açıp beni biraz daha iteledi.

"Hadi bakalım sana ve bana elbiseler bulalım.... Dur! Defile yaparak seçelim mi? Evet, evet harika olur" kendi sorusuna kendi cevap vererek kendini alkışladıktan sonra tüm elbiselerine baktı.

"Senden giyemem..." dediğimde kaşlarını çatarak dolabından bana döndü.

"Ne? Hayır olmaz! Bak seni az çok tanıyorum hiç elbise alacak/giyecek bir tip değilsin elbisen olmadığına eminim... Ayrıca, arkadaşlar ne içindir? Hadi bakalım..."  Gülümsedim ve ona sarıldım. Arkadaşlık ne güzel şey. 

"Şimdi... Beni boğmayı bırak ve git biryere otur. Ben elbiseleri seçicem ve... Defile!" Defilenin son harflerini uzatarak ve cırtlak bir ses ile söylemesi onu daha da çocuksu yapmıştı. Defile? Of! gidip yatağının kenarına oturdum ve onu izlemeye başladım. 

O kadar komikti ki bazen gülmemek için dudaklarımı ısırıyordum.

"Hayır...Olabilir...Asla... Cenazeye gitmiyorum...Bunu ne zaman aldım....Anne? Bu senin mi?....Muhteşem... Bu senin elbisen Duygu.... Ay çk gzl çk gzl.... Bu da olur... Fazla parıltılı... Açık... Tam olur..."  Bunun gibi birkaç şey söyledikten sonra elinde 5-6 elbise ile yanıma geldi:

"Dene bakalım buz prenses(!)" 

"Ne hepsini mi?"

"Evet hadi bakalım... Kışkış giyin hadi!" Belimden iteleyerek odalarındaki banyoya doğru götürdü beni sonra kapıyı kapattı ve şarkı söylemeye başladı.

Yeni bir Duygu...

Yeni Bir Duygu...

Yeni bir Duygu...

Kuruyorlardı...

Her taraf Cansu gibi pırıl pırıl...

Yeni bir Duygu kuruyorlardı...

Kırmızı elbiseyi giyerken Cansu'ya doğru:

"Cansu saçmalama!" diye bağırdım gülerek. Cansu'dan bir kahkaha sesi gelince kaşlarımı çattım biraz daha azimle şu daracık elbiseyi giyip dışarıya çıktım. Çıktığımda 3 tane sandalyede oturan bir Cansu ve iki de çocuk gördüm... Çocuklardan kastım Mert ve Bertuğ oluyor(!) Mert ıslık çalarak alkışladıktan sonra tahmin ettiğim gibi Bertuğ kafasına bir tane geçirdi sonra herkes gülmeye başladı.

"Bu olmamış mavi olanı dene tatlım..." Cansu'ya sinirle bakıp tekrar banyoya girdim. Bunları yaptığıma hala inanamıyorum. Mavi elbiseyi giydiğimde dışarı çıktım. Bu fazla kısa ya...

"İyi de bu yırtık(!) Ve kısa..." dedim elbiseyi düzeltmeye çalışırken. Onlara baktığımda Mert ve Bertuğ'un ağzı 'O' şeklini almış hayranlıkla bakıyorlardı. Cansu'ya baktığımda ise eli çenesinde düşünüyor gibi duruyordu.

"Yırtık falan değil salak! Modeli öyle... Biraz dön bakalım." dediğinde kendi etrafımda bir tur attım. Onlara döndüğümde Cansu gurur ile gülümserken bizimkilerin yüzünde çarpık bir gülümseme vardı.

"Eğer o sırıtışı 3 saniye içinde kesmezseniz gözlerinizle ağzınız yer değiştirir!" dediğimde hemen gülümsemeyi kestiler ve alkışlamaya başladılar. Cansu ayağa kalktı omuzlarımdan tuttu ve:

"Sen... Sen benim şahieserimsin tatlım. Ben de bir kıyafet seçtikten sonra makyaj ve saçlarımızı da yapacağız..." Yanağımı öptü hemen arkasını döndü sonra tekrar bana sönüp gözünden sanki yaş akıyormuş gibi sildi ve tekrar arkasına dönüp kıyafetleri aldı ve banyoya girdi.

"Ablam iyi iş çıkarıyor. Kankamın ablası olmasaydın sana yavşayabilirdim." Mert... O kırtığın gözün ağzınla yer değiştirecek(!) 

"Kapa çeneni Mert!" banyodan gelen sese hepimiz güldük. Cansu üzerinde beyaz uzun straplez bir elbise ie karşımıza çıktığında ben hariç kimse alkışlamadı. Ne? bu konularda bir bilgim yok(!) 

12 elbise denedikten sonra 5. denediği pembe fiyonklu elbiseyi seçerek bizi şaşırtmayan Cansu'ya mal mal baktıktan sonra saç ve makyaja geçtik. Abartmazdı... Değil mi?

Beni iterek önüünde ayna olan bir sandalyeye oturttu. Bu masada ne kadar da çok ruj, oje, faz, fondoten, krem vb. vardı böyle... Oysaki neredeyse hiç makyaj bile yapmayan bir kızdı. Aynadaki son halime baktığımda gülümsedim. Yüzüme çilekli bir krem sürmüştü ve bu daha doğal gösteriyordu. Pembe bir parlatıcı çok belli olmasada dudaklarımı çok tatlı göstermişti. Bana çok şey yapmamıştı zaten hafif bir pudra krem pembe oje ve ruj  hafif de far sürmüştü. Yüzümde milyonlarca şey varmış gibi hissediyorum(!)

Kendisine de pembe ruk beyaz oje simli far vişne aromalı krem pembe allık ve eyeliner çektikten sonra bana o kadar da şey yapmadığını anladım.  Saçımı dağınık topuz yaptıktan sonra kendisininkini yandan ördü. Böyle zamanlarda erkek olmanın çok daha kolay olduğunu düşünüyorum(!)

"İşte. Şimdi. Kıvanç'ı. Kaçırabiliriz-- Yani şey... Partiye gidelim."

İntikamHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin