Medyadaki efsaneyi dinleyerek okuyabilirsiniz :)
Saat şuan ondu. Sahilde birlikte güneşin doğuşunu izlemiş bir süre sonra kahvaltı yapmak için bir yer belirledikten sonra mekana gitmiştik. Şuanda ise kahvaltımızı yapıyorduk. Saat yediden beri çocuklardan mesajlar ve cevapsız aramalar geliyordu. Hiç birini cevaplamadık. Sadece her şeyin yolunda olduğuna dair kısa bir mesaj atmıştık.
Birlikte vakit geçirmek istemiştik. Kahvaltımız bittiğinde oradan ayrıldık. Onun evine gitmemizi teklif etmişti.
~~
"Jungkook bunlar gereğinden fazla bol!" Evet şuanda onun bana verdiği kıyafetleri giymekle meşguldüm. Onun evine geldikten sonra kahve içip birlikte vakit geçirmiştik. Bol bol sohbet etmiştik. Bizim çocukları da arayıp konuşmuştuk. Bize biraz kızsalar da rahatlamışlardı.
Akşam oluyordu. Eve gitmek istesem de beni salmamış bu gece onda kalmamı istemişti. Akşam yemeğini yedikten sonra film izlemeye karar vermiştik. Ve bana rahat etmem için kendi kıyafetlerinden vermişti.
Ama Tanrım bunlar bana fazlasıyla bol olmuştu. Kapının önünde adım sesleri duyunca geldiğini anladım. "En küçük kıyafetlerim onlar kusura bakma. " Oflayıp eşofman daha yukarıya çekmeye çalışarak odadan çıktım.
Jungkook baştan aşağıya beni süzdükten sonra bir kahkaha patlatmıştı. "Hey gülmesene!"deyip göz devirdim. "Tanrım! Çok şirin duruyorsun Jimin! Bu kadar bol olacağını düşünmemiştim." O gülmeye devam ederken yanından sıyrılıp mutfağa geçtim. O da peşimden gelmişti. "Mısırlar nerede?" "Içeride. Çoktan patlattım." dedikten sonra yüzüme sırıtarak bakmıştı. Ne yapıyordu bu?
Bir anda elini uzatıp saçlarımı elleriyle karıştırmıştı. Yüzümü buruşturup elini itmiştim. "Çocukmuşum gibi davranmasana!" Güldü ve kafasını hayır anlamında salladı. "Kusura bakma ama öyle görünüyorsun. Minicik." İç çekmiştim. "Artık şu ayarladığın filmi izleyelim bence hm?" "Tamam tamam hadi odaya geçelim."
~~
Seçtiği film korku filmiydi. Normalde fazla korkmazdım korku filmlerinden ama şuanda fazlasıyla gerilmiştim. Onda ise ufak bir gerilme, korku yoktu. Gayet rahattı. "Seçtiğin film fazla korku sayılm-" Birden ekranda o korkunç kız çığlık atarak çıkınca korkup yerimde zıplamıştım. "Ah! Bu da ne böyle?!" Jungkook şuanda haykırıyordu. Zar zor nefes alarak konuşmaya çalıştı. "Filme fazla korku değil diyordun en son di mi?" dedi ve gülmeye devam etti.
"Ekranda bir anda öyle belirince refleks olarak bir tepki verdim sadece. Abartma." "Peki, öyle olsun Jimin-ssi. Ama her yere mısır döktün. Bunları birlikte toplayacağız."
~~
Gecenin ikisi olmuştu. Jungkook'un bana hazırladığı odadan çıkıp mutfağa gitmiştim. Su içmek için kalkmıştım. Odaya geri dönerken Jungkook'un odası biraz açıktı. Nedense merak edip adımlarım oraya ilerletmişti beni. Yavaşça kapıyı biraz daha açarak içeriye girdim. Derin bir uykudaydı. O... çok güzel görünüyordu. Eğilip saçını nazik bir şekilde okşadım. Kendime hakim olamadım ve yanağına küçük bir buse kondurup hızla odadan çıktım.
Bölüm sonu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Cheiro No Cangote 🍁 Jikook 지국 ✔
FanfictionBirden Jungkook arkamdan belime sarılmıştı. "Seni gökyüzündeki yıldızların sayısı kadar çok seviyorum Jimin." Saçıma öpücük kondurduktan sonra enseme eğildi ve ilk önce koklayıp ardından öptü. "Beni hep o yıldızların sayısı kadar fazla sev Jungkook...