1 hafta sonra...
-PJM-
Yoğun bir iş çıkışı eve geldim. Bugün acayip yorucuydu. Eve gelir gelmez hemen bir duşa girip rahatladım. Duştan çıkınca kendime güzel bir kahve hazırladım. Laptopumu da alıp salona geçtim.
Kahvemden bir yudum alıp sehpaya koydum. Tanrım... Kahve yaşama sebebim olabilir. Huzur verici bir tadı vardı.
Jungkookla sahile gitmemizin üzerinden bir hafta geçmişti. Neredeyse her gün konuşuyorduk. O çok eğlenceli birisiydi. Beni hep güldürüyordu.
Bugün hepimiz karaokeye gidecektik. Arkadaşlarım sesimi beğeniyor. Jungkook daha önce hiç duymamıştı şarkı söylerken beni.
Kahvemi bitirdiğimde mutfağa gidip makineye yerleştirdim. Geri salona döndüğümde telefonuma mesaj gelmişti.
Tavşancık🐰: Jimin-shii ne yapıyorsun?
Minik Jimin-shi: Bugün çok yoruldum. Dinleniyordum Jungkook. Sen ne yapıyorsun?
Minik Jimin-shi: Ve ne zaman hyung demeyi öğreneceksin seni velet.
Tavşancık🐰: Kendine dikkat et Jimin-shii. Yormamaya çalış.
Tavşancık🐰: Hiç bir zaman öğrenmeyeceğim .d
Tavşancık🐰: Akşam karaokeye geliyorsun değil mi?
Minik Jimin-shi: Tabiki de geliyorum bensiz olmaz.
Tavşancık🐰: Güzell.
Tavşancık🐰: Ben hazırlanmaya gidiyorum. Akşam görüşürüz.
Minik Jimin-shi: Görüşürüz Jungkookie.
Biraz daha sosyal medyada takılıp odama çıktım. Ben de hazırlansam iyi olacaktı. Üzerime beyaz bol tişört ve altına siyah dar paça giydim. Yüzüme rutin şeylerimi uygulayarak nemlendirdim. Saçımı da düzelttikten sonra artık hazırdım. Gitmeme 10-15 dakika vardı daha. Tam odama geçtim ve telefonum çaldı. Jungkook arıyordu.
"Alo?""Eğer hazırsan birlikte gidelim Jimin-shi. Zaten evini biliyorum. "
"Peki. Ben hazırım. Sen hazır mısın Jungkookie?"
"Evet hazırım. Geliyorum öyleyse. Gelince ararım seni Jimin-shi. "
~~~
Şuan Jungkook'un arabasındaydım. Diğerleri bizi bekliyordu. Onların yanına gideceğiz ve ardından karaokeye geçecektik.
Karaoke salonuna giriş yapmıştık. Şuan deliler gibi eğleniyorduk. Bunu tekrarlamalıydık. Bir süre sonra Jungkook yanıma geldi. "Birlikte bir şarkı söylemeye ne dersin? " "Kulağa hoş geliyor bayım. " Ve kendi aramızda güldük. "Charlie'nin We Don't Talk Anymore şarkısını biliyorsan onu söyleyebiliriz. " "O şarkıya bayılıyorum. Hadi söyleyelim." O şarkıyı cidden çok seviyordum. Müziği ayarladık ve ellerimize mikrofonu alıp söylemeye başladık. (Medyayı dinleyebilirsiniz.)
Söylerken gözlerimizin içine bakıyorduk. Çok anlamlı bakıyordu o gözlerle bana. Sesi çok uyumluydu bu şarkıya. Onunla daha yakın olmaya başladığımızı hissediyordum.
-JJK-
Karşımdaki minik bedenin gözlerinin derinliklerine bakıyordum. Sesi huzur vericiydi. O adeta bir melekti. Bir insanın sesi bile bu kadar hoş mu olur? Bu diğer insanlara haksızlıktı.
Şuan diğerleri ne yapıyor bilmiyorum ama biz ikimiz şuan çok mutluyduk. En azından ben öyleydim onunlayken.
--
Bu iki genç birbirlerinde mutluluğu buluyordu. Bir şekilde bir araya geliyorlar ve mutluluğu buluyorlardı. Belki de bunu Tanrı istemişti. Bundan önceki zamanlarında mutsuz oldukları için artık mutluluğu bulmaları gerektiğini düşünmüştü. Bu iki genç bu durumdan gayet memnundu. Kendilerini her ne kadar iki normal arkadaş olarak gördüklerini sansalarda henüz kalpleri hiç bir şey söylememişti. Bu iki bedenin kalpleri birbirini sevecek mi yoksa nefret mi edecekti? Bazı geçmişe gizlenmiş sırlar onların ilişkisini nasıl etkileyecekti? Tanrı asıl şimdi oynayacaktı büyük oyununu. Bol gözyaşı ve ya bol gülücükler. Bunu henüz kimse bilmiyordu.Helüü. Bölümü nasıl buldunuz kelebeklerim? Sizce ileride bizi neler bekliyor?
Şuana kadar yazdığım bölümler sadece bir girişti. Geçmişi hiçbirimiz bilmiyoruz. Biraz ekşına var mısınız? Kspqşkdksşsnd
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Cheiro No Cangote 🍁 Jikook 지국 ✔
FanfictionBirden Jungkook arkamdan belime sarılmıştı. "Seni gökyüzündeki yıldızların sayısı kadar çok seviyorum Jimin." Saçıma öpücük kondurduktan sonra enseme eğildi ve ilk önce koklayıp ardından öptü. "Beni hep o yıldızların sayısı kadar fazla sev Jungkook...