13

329 22 19
                                    

Bu bölümü ggukforpjm 'e ithaf ediyorum :) Medyayla birlikte okuyabilirsiniz~

Jungkook'un evinde kalmamın üzerinden bir hafta geçmişti. Ve biz bu bir hafta içerisinde neredeyse her gün buluşmaya başlamıştık. Hatta onun iş yerine bile gitmiştik. Ben tasarımcıydım. O ise tanınan bir fotoğrafçı. Ve birçok kez fotoğrafımı çekmişti. Yeterince mutluyduk. Zaten birbirimizle iyi anlaşıyorduk. Yakın olmak varken uzak arkadaşlık niye olsun ki.

Bugün cumartesiydi  saat bir buçuktu ve biz Jungkook'la buluşacaktık. Arkadaşlarım ise bizi shiplemeye başlamışlardı. Onlar tam bir deli.

Üzerimi giyindikten sonra aynayla son bakışmamızı gerçekleştiriyordum ki zil çaldı. Kimseyi beklemiyordum. Bu da kimdi böyle?

Hemen kapıya gidip açtım. Gözlerime inanamıyordum. Onu fazlasıyla özlemiştim. Bu Busan'dan yakın arkadaşlarımdan birisi olan Yun'du. 15 yaşımda buraya gelmeme rağmen iletişimi kesmemiştik.  Sürekli mesajlaşır ve konuşurduk. Ama buraya geleceğinden hiç bahsetmemişti.

Ona sıkıca sarılmıştım. O da gülerek bana karşılık vermişti. "Nefes alamıyorum Jimin."diyerek beni itekledi. Geri çekilerek ellerini tuttum. "Neden burada olduğunu haber vermedin?!" "Sana sürpriz yapmak istedim. " deyip sırıttı. "Beni içeriye almayacak mısın?" "Ah, pardon gelsene."

İçeriye geçtiğimizde gıdığıyla birlikte bana gülümsüyordu. "Korkunç görünüyorsun Yun...Öyle bakmayı kes." "Jungkook için hazırlandın di mi?" Tüm olanları ona anlatmıştım ve en büyük shipperımız olmuştu. Mükemmel cidden. "Evet onunla buluşacağım fakat ayrı bir özen gösterdiğim falan yok." "Tabi ya."deyip o gülümsemesiyle kafasını onaylarcasına salladı."

"Her neyse yakışıklım. Burada bir arkadaşım var. Senden sonra oraya gidecektim zaten. Siz birlikte güzelce takılın ben de arkadaşıma geçeyim. Seninle iletişime geçeriz." Kapıya doğru hızla ilerledi ve dışarıya çıkarken "Erkek arkadaşına selamlar bu arada!" Asansöre bildiğin koşmuştu. "Hey! Yok öyle bir şey." "Byee." Ve o korkunç kahkahası. Değişik arkadaşlara sahibim cidden.

~~

Jungkook'un beni çağırdığı mekana gitmiştim. Küçük şirin bir yerdi. Ama görünürde o yoktu. Geleli neredeyse yarım saat oluyordu. Neredeydi bu?

Tam elime telefonu alıp onu arayacağım sırada kafenin kapısı açıldı. Kapıya doğru baktım. Gelen Jungkooktu. Beni görünce gülümseyip yanıma doğru gelmeye başladı. Tek eliyle ensesini kaşıyarak konuştu. "Şey, geç kaldığım için üzgünüm Jimin. Trafiğe yakalandım. " dedikten sonra mahçup bir çocuk gibi bakıyordu. Ve sandalyesini çekip oturdu. "Önemli değil Jungkook. Ben de geleli fazla olmamıştı zaten."

~~

Tatlılarımızı yiyerek sohbet ediyorduk. Daha doğrusu ben yiyemiyordum çünkü sürekli güldürüyordu. "Jungkook daha fazla lise anılarını anlatmaya devam edersen eğer tatlımı yiyemeyeceğim. Üstelik gözlerim de kısılıyor seni göremiyorum. " dedim gülerek. "Pekâlâ sustum." dedi ve sırıttı.

Tatlılarımız bitmişti. Bir anda Jungkook elimi tuttu. Başta elimize sonra ise yüzüne bakmıştım. Çok derin bakıyordu. "Aslında Jimin, seninle bir şey konuşmak istiyorum." Konuşmama izin vermeyerek devam etti. "Ben...Ben, seninle daha fazla arkadaş kalmak istemiyorum Jimin. Seninle daha yakın olmak istiyorum. Seninle her buluşmamızda...Nasıl söylesem bilmiyorum ama ben farklı hissediyorum Jimin. Senin küçük ellerini, gülünce kısılan gözlerini, insanlara olan davranışını seviyorum Jimin. Ben sanırım sana tutulmuşum." Diğer ellerimizi de kavuşturmuştu. Sımsıkı tutuyordu ellerimi. "Yani diyorum ki neden denemiyoruz? Seni sevebilir miyim Jimin? Beni sevebilir misin?"

Fazlasıyla heyecanlanmıştım. Onu fazlasıyla seviyordum ama bu itirafı beklemiyordum açıkçası. "Hemen cevap vermek zorunda değilsin." Bu sefer ben onun ellerini daha sıkı tutup ona yaklaştım. "Seni zaten seviyorum Jungkook."dedim ve dudağına hızlı bir şekilde küçük bir öpücük kondurup geri çekildim.

O çoktan kızarmıştı. Benim ise şuanda yanaklarım alev alıyordu. Çok kötü kızardığıma emindim.

"Şey, istersen kalkalım, gidelim. Yani...Eve değil. Sahilde falan dolaşırız?" Tanrım, çok saçmalamıştım. "Bence de. Olur yani. Kalkalım?" "Kalkalım. " ikimizde o kadar komik duruyorduk ki. Bir an önce kalkıp sahile doğru ilerlemiştik.

~~

İkimiz de sahilde dolaşarak dondurmalarımızı yalıyorduk. Az önceki olaydan sonra çok iyi gelmişti. Serinlemiştik. Onun en sevdiği dondurma çilekliydi. Benim ise çikolatalı.

Dondurmalarımızı bitirmiş ele ele tutuşarak bir bankta oturuyorduk. Jungkook bir anda ayaklarını kendine çekerek dizime yatmıştı. "Burası çok güzel."dedi ve gülümsedi. "Elimi tutup saçlarına götürdü. "Bu çocuk senden ilgi istiyor."dedi ve bir bebek gibi dudağını büzdü. Saçlarını okşayama başladım. "Koca bebek!" dedim ve kıkırdadım. Gülümseyerek gözlerini kapattı. Hâlinden memnun görünüyordu.

Saçlarını sevmeye devam ederken adımı duymuştum. "Hey Jimin!" O tarafa doğru kafamı çevirdim. Bu Yun'du. Yanında bir kız vardı. "Yun?" Jungkook gözlerini açtı ve hızlıca dizimden kalktı. Bir bana bir de Yun'a bakıyordu. Yun Jungkook'a baktı ve bana geri döndü. Arkadaşımla birlikte dolaşıyoruz. Seni görünce yanına gelmek istedim." Tekrar Jungkook'a baktı. Bir an önce Yun'un gitmesini istiyordum. Umarım beni Jungkook'un yanında rezil etmezdi.

Jungkook anlamaz bakışlarla bizi izliyordu. Ona döndüm. "Yun. Busan'dan yakın bir arkadaşım." Kafasını aşağı yukarı salladı. Aydınlanmış bir tipi vardı.  "Anladım."
Yun'a döndü ve "Memnun oldum. Ben de Jungkook, Jimin'in sevgilisiyim. "dedi ve sırıttı. Yun gözlerini sonuna kadar açıp şaşkınca bakmaya başladı.

Cheiro No Cangote 🍁 Jikook 지국 ✔Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin