seninle yara aldım ve seninle iyileştim'

259 34 23
                                    

Müzik Önerisi : Deemo - Fluquor

Keyifli okumalar~

Hoseok ve Yoongi yan yana, Taehyung, Jimin ve Jungkook ise karşılarında bulunan koltukta oturuyordu. Garip bir sessizlik ortamın havasını sarıp sarmalıyordu ve sessizliği kovalayan garip gerginlik had safhadaydı.

Hoseok kafasını eğmiş, kucağına çektiği Yoongi'nin kemikli, beyaz eliyle oynuyordu usulca. Hiçbirinin anlam veremediği gibi şeyler oluyordu. Hoseok, yaşadığı şeyi kendisi bile anlamlandıramazken diğerleri nasıl anlam yükleyebilirdi ki?

"Bize ne olduğunu anlatsan ya da doktora gitsek?" Hoseok doktor kelimesini duyunca kafasını hızla kaldırdı. Doktora gitmekten nefret ederdi. Hastane ortamı onda bir fobi oluşturmuş gibiydi. "Doktora gerek yok. Anlatacağım bir şey de yok." nasıl anlatabilirdi ki bu durumu?

Kendisi bile bir anlam yükleyemezken ruhunu ele geçiren gariplikleri, anlatsa anlayabilecekler miydi? Sanmıyordu. Yoongi, yanındaki bedenden bakışlarını bir an olsun ayırmamıştı. Hepsi de farkındaydı aslında o bakışlar altında yatan tedirginlik kırıntılarının.

Yoongi'nin sevgisine kim laf edebilirdi ki zaten? Öyle güzel seviyordu ki. Öyle güzel bakıyordu ki 'sevmiyorsun' deseler bu çok büyük bir yalan olurdu. Taehyung dayanamadı ve ayağa kalkıp Hoseok'a yaklaştı.

Arkadaş gruplarında, Hoseok daha yakın hissettiği biriydi. Her arkadaş ortamında birisinin kendine yakın hissettiği biri olmaz mıydı? Onun için de bu kişi Hoseok'tu işte. Dizleri üzerinde yere çöküp ellerini Hoseok'un dizlerine yerleştirdiğinde Hoseok merakla bakıyordu arkadaşının yüzüne.

Yoongi ise yakınlarına gelen bedenle alarma geçmişçesine bedenini dikleştirmiş ve elini Hoseok'un omzuna yaslamıştı. "Hoseok, bize anlat ki yardım edebileceğimiz bir nokta var mı görelim. Lütfen, bir şey oluyor belli. Nasıl hissettiğini, nasıl bir ağrı olduğunu bize anlat."

Dizlerine ellerini daha sıkı sardı. Sanki biraz daha diretse Hoseok, yalvaracak gibi duruyordu. Çok küçük bir yaştan beri birlikte olduklarını biliyordu Yoongi. Aslında, Hoseok'u çalan, onlarda  kopartmak isteyen kendisiyken tam aksine onların gelip Hoseok'u alacağını düşünüyordu. Hoseok kafasını Yoongi'ye çevirdi. Onu ya da arkadaşlarını tedirgin etmek istemiyordu ama bazen, anılarının bir kısmının, bazı saat aralıklarında kopup gittiğini düşünüyordu.

Bedeni sanki bir sarhoşluğa teslim oluyordu, kafası yerinde değildi ve sesler duyuyordu. Kulağına fısıldayan, zihninin karanlık odalarına kadar kendisini kuşatmaya çalışan ama bir yandan da nazikçe tenine dokunan biri vardı.

Ama dibindeki bedenin sesi bir yandan da öyle uzak geliyordu ki o zamanlar. Gözleri kapanıyor ve bedeni bir uyku hâline teslim oluyordu ama uyanınca, hatırlayamadığı, bir gününden çalınmış birkaç saat olduğunu hissediyordu. Belki de bu, bir paronayaklıktı. Belki de hastalanıyordu ve garip şeyler görmeye başlıyordu. Anlam veremiyordu ki işte.

O süreçlerin devamında bir şeyler yaptığındaysa, neden yaptığını bilmiyordu. Hatta, bazı şeyleri yitirdiğini düşünüyordu. Beyninin delhizlerinde turluyordu bir el sanki ve cımbızla çekip alıyordu memnun kalmadığı her şeyi. Bu, çok ütopikti. Böyle bir şeyi mümkün kılabilecek olan ne olabilirdi ki?

Her şeyden öte, herkese ve her şeye karşı kinle parıldamaya müsait hissederken Yoongi'ye bakmak bir papatya bahçesinde gibi hissettiriyordu. Sahi, her zaman böyleydi ama daha da derinleşiyordu sanki hisleri.

Taehyung'un ellerine ve sonra da çaresiz bakışlarına baktı. Bunları anlatsa, ne faydası olurdu? Belki de hayal dünyasının bir kargaşası olduğunu söyler gülerlerdi ama bu baş ağrısına ya da aniden gelen mide bulantılarına, titremelere ne demeliydi? Yoongi'ye söyleyemese de, gecenin bir vakti uykusundan acıyla uyanmasına, titremelere ve karın ağrılarına sebep olacak sancılar yaşıyordu. Ağrılarla cebelleşmek zor gelince hıçkırıklarını dudaklarını birbirine kenetleyerek bastırmaya çalışıyor, 2 dakika belki de daha az süren, aniden giren ağrılar aniden de kayboluyordu. Sanki, bir şeyler vardı içinde ve vücudu bu şeyi reddetmeye çalışıyordu ama Hoseok anlam yükleyemiyordu ki.

"Taehyung, iyiyim. Sadece başıma bir anda ağrı girdi. Bilirsin baş ağrısının ne zaman geleceği belli olmaz." ama beyninin 3 günlük sınırlarını zorladığında Taehyung'u hatırlamıyordu.

3 gündür hayatında bir Taehyung olmamış gibi hissediyordu. Deliriyor muydu? Eğer öyleyse bu delilik onu korkutuyordu ama birilerine yansıtmama konusunda da iyiydi.

Taehyung sessizliği korurken ekleme gereği duydu tekrardan. "Bugün burada kalın olur mu? Sizinle vakit geçirmeyi özledim. Yarın da birlikte bir şeyler yaparız." sessizce Yoongi'yi izleyen Jungkook, onun gözlerinden okunan sinire ve öfkeye şahit oldu ama yine de sessiz kalmıştı. Yoongi, bu kadar öfkelenirken ve onları sevmezken sessiz kalıyorsa, anlaşılan cidden seviyordu Hoseok'u ya da belki de aklında başka şeyler vardı.

"Kalsınlar değil mi hyung?" Hoseok, büyük bir hevesle yanındaki bedene döndüğünde yine fark etti Jungkook. Gözlerindeki sinirin ve öfkenin Hoseok'a bakması ile nasıl da silinip gittiğini ve sevgiyle dolup taştığının. "Tabii ki olur Hoseok. Saat geç oldu. Rahat yatmaları için odadan yastık ve yorgan getirelim."

Bir sevgi, insanı nasıl da uysal kılabilirdi resmen bunun resmiydi ikili. Hoseok dizlerinin dibindeki bedene doğru eğildi ve güven vermek adına sımsıkı sarıldı. "Ben iyiyim Taehyung. Rahatla." bu sözleri duymak, gülümsemesini görmek bile rahatlatıyordu ki onu. Sımsıkı sarıldı arkadaşına.

"Size kıyafette getireyim. Tamam mı?" gerileyip eklemiş ve her birinin yüzüne bakmıştı. Onların rahatladığını ve gülümsediğini görmek mutluluk vericiydi. Ayaklanıp Yoongi'nin elini kavradı ve yatak odasına ilerlemeye başladı. "Cidden, iyisin değil mi?"

Yorganları ayarlarken Yoongi'nin dediğiyle duraksamıştı. Biliyordu ki, kendisine bir şey olsa en çok üzülenlerden birisi olurdu Yoongi. "İyiyim hyung." dolaptan Taehyung, Jungkook ve Jimin'in bedenine uyacak, kendisinden ve Yoongi'den kıyafetler alıp Yoongi'ye döndü. Elleri arasında bir yastıkla kendisini izliyordu sessizce.

Elindekileri çift kişilik yataklarına attı ve Yoongi'nin yanına gitti. "Hyung, şunu yapma. İyiyim işte korkma rahatla." elindeki yastığı kenara attı ve sımsıkı sarmaladı sadece 2-3 santim kendisinden kısa olan sevgilisini.

Yoongi gerileyip Hoseok'un yüzünü avuçları arasına aldı ve gülümsedi. "Seni seviyorum Hoseok." duraksadı ve kafasını Hoseok'un göğsüne yaslayıp onun duymayacağı şekilde ekledi. "Sadece seni seviyorum. Sen de yalnız beni sevsen."

Öylesine bencilleşmişti ki. Öylesine katlanılmaz bir insan hâline bürünüyordu ki içinde. Gerileyip yastıkları ve yorganları içeriye götürürken bile söylenip duruyordu içinden, onlar burada olduğu için. Hoseok onlarla arasındaki anlaşmazlığı çözdüğü için. Hoseok kıyafetleri her birine verirken avucunda topluyordu yorganın kumaşını.

Jimin, kendisine baktığında zoraki bir gülümseme sundu. Öyle ki, istemeden güldüğünü anlamamak imkansız olurdu ama Jimin sadece umursamadan önüne dönmüş ve Hoseok'un uzattığı, Yoongi'ye ait kıyafetleri eline almıştı.

"Size iyi geceler." Hoseok arkadaşlarının her birinin saçını karıştırdı ve Yoongi'nin bileğine sarılıp yatak odasına yöneldi. "Çok yorgunum uyumak istiyorum." homurdanıp üzerindekileri alelacele çıkartırken Yoongi, morluklarıyla süslediği bedeni izliyordu. "Gün boyu uyudun Hoseok." kapıyı kapatıp kilitledi ve kıkırdandı. "Uyumama sebep olacak kadar yoruldum ve hâlâ da yorgunum."

Pijamalarını giyinip, pijama üstünün düğmelerini iliklerken eklemişti. "Sen de üzerini değiştirsene hyung." Yoongi, aksine Hoseok'a yaklaşmış ve pijama üstünün düğmelerini iliklemesini engellemişti. "Bence hiç giyinip yorulma." dudaklarını Hoseok'un köprücük kemiğine bastırıp ellerini beline sardı.

Süslemediği her noktasını turlamak istiyordu, sanki sabah ki güzel dakikalar yetmemiş gibiydi, hem nasıl yetebilirdi ki? Doyamıyordu resmen. "Hyung, içeride misafir var. Uyusak daha iyi olur."

Hoseok, gerilemeye çalışınca daha sıkı sardı beline kollarını. "Umrumda değil Hoseok. Sana doyamıyorum." ona doyamamasının yanında, içeridekilere karşı sinirini ancak Hoseok'un sıcak tenini sarıp sarmalayarak atabilirdi.

Hoseok, nasıl hem ilacı hem de yarası olabiliyordu? Onun için deliriyor ama onunla iyileşiyordu sanki ve bu o kadar doğru geliyordu ki. Hoseok'un varlığı öylesine doğruydu ki. Onunla olduğu her an, hayatındaki en doğru şeyi yaptığını bir daha anlıyordu.

Mk Ultra :: YoonSeokHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin