Mağarada uyandığımda saat 2:11 e gelmişti (bunu kolumdaki saatten anladım) açıkçası beni üç saat istemsizce uyutan şeyi merak edip bu şeyi düşünürken siyah meyveleri gördüm ve beni uyutan şeyin bu olduğunu düşünürken bunun çok saçma olduğunu düşündüm fakat canlı bir dinazor görmeninde de nekadar mantıklı olabileceği de aklıma gelmedi deil. Mağaranın biraz ilerisinde martıyı andıran renkli bi kuşun demin meyve topladığım çalılardan birçok meyve yediğini fakat o siyahlı meyve çalısından meyve yemek bir yana o çalıya yaklaşmadı bile ve özellikle o meyveden yemediğini gördüm o anda anladımki gerçektende beni bayıltan şey o siyah meyveymiş demekki bunu o kuşta biliyor ve onu yemiyordu.
Bunu öğrendikten sonra bina daha doğrusu insan izine rastlamak için daha önceden sahil yolunun tersi yönüne doğru ilerlemeye başladım o korkunç dinazor ile karşılaşmayı hiç istemiyordum çünki, hem zaten medeniyete kavuşur kavuşmaz ilk iş bi araştırma ekibi ile buraya gelip onu incelemeye başlayacaktım, 65 milyon yıl boyunca hayatta kalmayı başaran bi dinozor neslini hergün göremezsiniz deilmi.
Sanil boyunca ilerken bi dağın yanına gelip yukarıdan daha iyi bir görüş açısı elde deceğimi düşünüp dağın tepesine doğru ilerlemrye başladım.
Dağın tepesine çıkınca bina bulmayı bekler iken bina büyüklüğünde bi dinozor görenin üzerimdeki etkisini hiçbir şekilde anlatamam benden yaklaşık iki ikiyüz metre ileride:
- Bir brakiyasaurus (uzun boyunlu)
- Bir triseratops (üç boynuzlu)
- Bir adette piteradaktilus (uçan terazor)
Bunlar en çok dikkatimi cekenlerdi ama emin olun saydıklarımın dışında isimlerini bilmediğim daha birçok canlı ilerideki açık alandaki gölde su içiyordu yerlerde gezinen iki el büyüklüğündeki karıncalardan bahsetmiyorum bile hele birde ileride, havada duran ve ışık saçan yapı benzeri yapıları görünce artık emindim kesinlikle dünyada deildim.
ÜÇ SAAT SONRA:
Saat 5:22'ye geldiğinde düzgün bi mağara bulup içerideki haşereleri temizleyip çantamı bi kenara koyup dinlenmeye başladım.
Biraz dinlendikten sonra düşünmeye başladım bunca dinazorun olduğu bir yere otobüs veya bi taksi ile gelemeyeceğime göre beni buraya getiren ne olabilirdi ki açıkçası o dinozorları gördüm ya beni buraya getirenin bileğindeki çip olduğunu söyleseler ciddî ciddî inanabi...li...rim... hmm aslında neden olmasın bu çip bileğimin içine girdiğinde bayıldım sonrada gözlerimi burada açtım, hatırlıyorsunuz deilmi bu çipe ilk okunduğunda bi hologram belirmişti. Hologramın çıkması amacıyla çipe birdaha dokununca tekrardan bi hologram belirdi bunun olacağını bildiğimden bu sefer korkmadan hologramı incelemeye başladım...
Hologramı inceleyince üstüne dokununca bi telefon ekranı gibi olduğunu fark ettim ve üstündeki yazıları okumaya başladım.
Anladığıma göre bu çipin ismi ARK mış ve beim buraya gelmeme gerçektende bu şey sebep olmuş ama dahada önemlisi ARK DÜNYASI diye bahsettiği bu yerde birçok tarih öncesi canlı ve bildiğimiz dünyadanda benim gibi 100 ila 130 insan daha buradaymış. Bileğimdeki çipten (ona ark deilde çip demeye devam edecem) anladığıma göre bana bu dünyada hayatta kalmam için yardımcı olacakmış.
Bunlar aslında benim unrumda deildi asıl merak ettiğim buraya neden geldiğim ve nasıl geri döneceğimdi fakat bu soruların cevabını bulamadım en azından bu çipte.
Bu dünyada mahsur kaldığımı ve kendi başımın çaresine bakmam gerektiğini öğrenince hele boyle bir yerde... şu anda duygularım (korku, şaşkınlık, endişe ve çaresizlik) birbirine girmiş durumdaydı ne yapacağımı bilemiyor öylece oturmaktan öteye birşey yapamıyordum ama en azından travmayı atlatmış mantıklı bir şekilde düşünebiliyordum.
Dinazorların olduğu bir yerde barınak yapmak elbette en önemli şeydi bende bu mağarayı bi barınak gibi düzenleyip burada kalacaktım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ARK, Survival Evoled: zamanın dışında bir yer
Science Fiction22 yaşında,1. Sınıf üniversite öğrencisi olan kadirin bir kaza sonrası dinazorlar dünyasında verdiği yaşam savaşı