Bu dünyaya gelişimin sanırım beşinci günüydü, yusuf ile tanışmış birbirimize güven duymaya, bir dostluk kurmaya başlamıştık, fakat önemli bir konu vardı ki oda avusturalyalı olup türkçe bilmemesine rağmen onunla birbirimizi nasıl anladığımızdı, bu konu hakkında biraz düşünmüş ve bunu sağlayan şeyin bileğimizdeki çip olduğu sonucuna varmıştık.
Yusuf ile dün kendimize birer adet silah yapmış ve test ederek eksikliklerini gidermek ile kalmamış, avlayacağımız dinoyu da belirlemiştik, avlayacağımız dino, ben buraya ilk geldiğimde benim ödümü patlatan ve benim yarım saat travmaya girmeme sebep olan dilopasaurustu (dilo)
o diloyu avlamak şakaya alınacak birşey deildi;
Dilolar vücutlarında ürettikleri bir zehri tam gözlere nişan alıp dillerinin altından aynı bir su tabancası gibi fışkırtıp gözleri bu zehir ile geçici olarak kör ederler, aslında günümüzdeki
-tüküren kobra- adındaki bir yılan türüde aynı bu dilo gibi gözlere nişan alıp zehri ile kendini korur.
Bir diloyu bulmak için açıkçası pek fazla bi çaba harcamadık zaten bu dilo, dodo ve küçük hayvanlar sahillerde sürekli dolaşan dinolardandı, bu yüzdende bi 15 dakikada bir dilo bulup onu yakalamak için bir plan yaptık:
İlk önce dilonun bize, en azından bana ulaşamayacağı yüksek bir yer bulup ona ok atarak kendisini yaralayacak ve dahada önemlisi dikkatini kendime çekecektim, bana odaklandığı sırada ise yusuf ansızın ortaya çıkıp bir vuruşta işini bitirecekti.
Planımızı hayata geçirmek için ilk önce bi ağaca çıktım, yusufta benden beş metre ötedeki bir çalının arkasına saklandı, ardındanda ikimizde dilonun birazdaha yaklaşmasını bekledik, dilo ok menziline girincede tam gövdesine bir ok attım, beni görüncede boynunun çevresindeki o kanat gibi şeyleri açıp kendine has tıslamayı yapıp korkunç bir şekilde ağacın dibine geldi tam bir ok daha atacağım sırada yusufun kokolusunu almasıyla çalılara koşunca yusuf korku ve dehşet ile dinoya vurmaya başladı, ağaçtan inip yusufun yaralandığını sandığım anda birde baktım ki yusuf o inanılmaz gücü ile koca dinoyu (dilonun boyu 1.30-1.50 civarında) yere devirmişti bile, ikimize gülerek beşlik çıktığımız ve birbirimizi tebrik ettiğimiz anda, ikimizinde çiplerimizin yanıp söndüğünü gördüğümüz sırada biraz gülüp çipleri açtık fakat tuhaftır ki hologramda hiçbirşey yoktu sadece bir cam gibiydi ve hiçbirşey görünmüyordu, ama yusufun esnemek için kollarını açtığı sırada hologram dilonun üzerine geldi ve ekranda iki adet bar göründü, biri mordu diyeri ise boştu, bende kendi hologramımı dilonun üzerine getirip yeni çıkan yazıyı okumak içinse sola kaydırınca aynı dodo evcilleşince çıkan kitap sayfası çıktı ardındanda yusuf ile yazıları okumaya başladık.
Anladığımız kadarıyla bu dilo et ile beslenen vahşi bir yırtıcıymış, oldukça zekiymiş, vede yalnız dolaşıp eğitilebilen bir dinoymuş,
yusufun öldürmek amacıyla diloya sopa ile vurunca onu istemsizce bayıltmış.
Anladığımız kadarıyla biz baygın iken dinoların ağızlarından yemek verir isek vede dinoda yemeği yer ise o hologramda görülen ikinci bar dolmaya başlıyormuş, o ikinci bar ise bize güvenmeye başladığını temsil ediyormuş ama önemli bir ayrıntı varki oda mor olan barın yavaş yavaş azalmasıydı eğer o bar, evcilleşme barı dolmadan tamamen biter ise dino ayılır ve evcilleşme iptal olurmuş.Bu okuyup kısmen anladığımız şeyler bize okadar karmaşık geliyorduki aynı şeyleri birkaçkez okumamız gerekti ama yinede elimizde büyük bir fırsat olduğunu anlamıştık, eğer et bulabilir isek, vede yusufta kabul eder ise bir dilo eğitebilirdik, düşündüklerimi yusufa anlatınca önce biraz sırıttı sonrada "hıh cidden, bana bunu neden soruyorsun ki elbetteki bu büyük fırsatı elimin tersi ile itecek deilim, et yemek ve giğisi yapmak uğruna bir dinozora sahip olamamak çok büyük bir aptallık olacağı apaçık bir gerçek, en iyisi biz birtane dodo bulalım ve şu diloyu eğitelim hadi" diye bir cevap vermesi beni gerçektende çok sevindirmişti.
Dilo'yu eğitmek için bize biraz çiğ et gerekliydi bu yüzdende bir süre boyunca gezinip etrafta dişimize göre avlayacağımız, dodo veya bir kompi aradık.
Birkaç dakika içerisinde bi dodo avlayıp dilonun yanına dönüp hologramdan dilonun bilinçsizliğini kontrol ettiğimiz sırada barın yarıya açlığın ise
% 25 azaldığını gördük ve hemen parçalara ayırdığımız dodo etini dilonun ağzına dayadık o an dilonun eti yediğini ve umduğumuz gibi eğitim barının arttığını görünce çok sevindik ama bir sorun vardı ki oda iki lokmada dilonun doymasıydı sanırım yeni avlanmış ve karnını doyurmuştu bu pek sorun sayılmazdı, bu dilo uğuruna akşama kadar bekleyebilirdik fakat büyük bir sorun vardı ki oda bilinçsizliğin gitgide azalması bizim için büyük bir sorundu eğer bu sorunu çözmez isek dilo ayılır ve bize saldırmaya başlardı.
Bu sorunu çözmek gitgide zorlaşıyordu artık baygınlık
%21'i görmüş, bizimde telaşa kapılmamıza neden olmuştu.
Yusuf ne yapacağını bilemediği birkaç meyve getirip bana uzatarak "acaba bunlarla biraz daha hızlı evcilleşebilirmi" diye sorduğunda başta bu meyvelerin işimize yaramayacağını düşünsemde aralarında narkoyu (siyah ve bayılanı) görünce hemen çipin meyve bölümünü açtım ve narkonun bayıltan meyve olduğundan emin olduktan sonra birkaç narko daha toplayıp avucumda ezdim ve ardındanda diloya isteği dışında (zorla) yedirdim ve tahmin edin ne oldu, hologramla dilonun bedenine birkez daha bakınca baygınlık seviyesinin
%21'e çıktığını görünce sevinçle ikimizde birsürü narko toplayıp diloya yedirdik...
Saat 1'e gelince ikimizde gün sıcağından dolayı mayışmış uykuya dalmışken birden tuhaf bir ses duydum sonra aniden yusufun "Kadiir kaalk dilo saldırıyooor!" demesi üzerine elim ayağıma dolanırken ardından yusufun gülme dahada ötesi, kahkaha seslerini duyunca gözlerimi ovup yusufa baktım ve yanındaki diloyu görüp tam kaçacağım sırada yusuf beni tutup birazdaha güldü sonrada "Dur dur sakin ol" dedikten sonra dilodan biraz uzaklaşıp "Ne demek istiyorsun önümdeki dinoyu görmüyormusun" dedikten sonra yusuf yavaşça yürüyüp dilonun yanına gitti ve başını okşadı, o uykulu halimle diloyu eyitmeye çalıştığımızı çoktan unutmuştum, yusuf bana elini uzatıp beni yerden kaldırdıktan sonra diloya bakarken "senden birazdaha önce uyanmıştım, kalktığımda yüzüme sürtünen birşey hissedip gözlerimi açtıktan sonra evcilleştiğini bilmediğim diloyu görünce bayılacak gibi oldum ve dehşetle yerde sürünüp kaçmaya çalıştım fakat çip yanıpta "Evcilleşme tamamlandı" yazısını görünce herşey bi anlam kazanmıştı sana güzel haberi vermek içinde ilk önce sana küçük bir saka yapmak istedim"
Yusufun bu dediklerinin ardından omzuna dostça bi yumruk attım, artık evcil bir dinomuz vardı fakat bu yalnızca başlangıçtı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ARK, Survival Evoled: zamanın dışında bir yer
Science Fiction22 yaşında,1. Sınıf üniversite öğrencisi olan kadirin bir kaza sonrası dinazorlar dünyasında verdiği yaşam savaşı