Mağarada ufakta olsa bi düzen kurmuş, ne olduğunu bilmediğim bu dünyadaki yaşam savaşımı kolaylaştırmıştım fakat beni içten içe yiyen birşey vardı ki oda meyveden başka birşey yiyemeyip ateşin üzerinde et pişiremememdi bende bu yüzden burada bulabileceğim en küçük hayvanı avlamak için en azından bi mızrak yapmaya başladım.
Bir bıçak eksikliği işimi oldukça güç bir hale getiriyordu ama yinede pratik zeka ile bu sorunu halletmek zor deildi:
Bulduğum düz bir dalı önce ateşe tutup birazcık kömürleşmesini bekledikten sonra dalı suya soktum ve ardındanda dalın ucunu taşlara sürterek sivrileştirip mızrağımı bitirdim.
Yapmış olduğum mızrak ile etrafta dişime göre birşeyler ararken yakınlarda bi dinozor leşi görüp oradan derhal uzaklaştım, bunun kokusunu alıpta buraya gelen bir yırtıcı emin olun benim canımı okurdu.
Güvenli ve sakin olan sahilden ilerlerken (ormana göre) ileride birkaç dodo kuşu olduğunu farketmek benim tam olarak görmek istediğim manzaraydı.
Dodo kuşları adası insanlar tarafından keşfedildiğinden beri 15. yy.'da yaşayan aç denizcilerin en çok tercih ettikleri avlardan biriydiler. Dost canlısı oldukları ve bulundukları adada hemen hemen hiç yırtıcı olmaması sebebiyle denizcilerden ürküp kaçmayarak onlar için kolay avlar olmuşlardır. Denizcilerin yanlarında getirip yanlışlıkla adaya bıraktıkları hayvalardan ve aşırı avlanmadan ötürü soyları tükenmiştir.
O dado kuşunu ilk gördüğüm anda aklıma tek gelen şey yemek oldu.
Kuşu yakalamak için yanına geldiğimde beni görünce yanıma gelmesi ve bana tatlı tatlı bakmasıyla onu öldürmek benim için eskisinden bin kat daha zorlaşmıştı her nekadar aç olsamda bukadar tatlı ve masum bir canlıyı öldürmek benim için imkansızdı.
Tatlı dodo kuşu yanıma gelip tuhaf, tatlı ve kendine has bir şekilde ötünce ona yanımdaki mor mejo meyvesinden verdim, okadar tatlı yiyordu ki ona yaklaşık bir avuç verdim fakat aniden çip yanıp sönme başladı bu duruma artık alıştığım için çipe bastığımda aniden eski bir kitap belirdi ve ilk sayfası kendiliğinden çevrilipBöyle bir sayfa açıldı üzerinde bir dodo resmi ve birçok yazı vardı...
Anladığıma göre bu hologramda dodo kuşu hakkında bilgiler veriyordu anladığım kadarıyla dodolar;
- Et yemiyorlardı
- Pek zeki deillerdi
- Hızlıdeğillerdi
- Ve tasma üstündeki kocamdan çarpı ise evcilleşmediğini gösteriyordu fakat bu hologram çıktığından beri bu dodo biraz tuhaf davranıyordu sürekli beni takip ediyordu ve onu nazikçe kovuncada gitmiyordu, bunu tipik hayvan davranışı olarak kabul ettim nede olsa kedi ve köpeklerde, diz onlara yemek verdiğiniz zaman sizi takip ediyorlardı.
Dodo kuşu arkamdan tatlı tatlı gelirken ıslık çalarak mağarama gidiyordum aniden önüme dünyanın en küçük dinozoru olan kompiçyosornis (kompi, 0.5m) çıkınca ne yalan söyliyeyim biraz korktum çünki yalnızken neredeyse zararsız olan fakat 6-10 kişilik sürüyle gezen kompiler gerçekten ama gerçekten çok tehlikeli olabiliyorlar.
Dodo arkamdayken birden önüme atlayıp küçük cüssesiyle o yalnız kompiyi oracıkta öldürdü, bunun ardından beslediğim hayvanda benim yemek (kompi eti) yememi sağlamıştı dinozor yemek biraz tuhaf gelebilir fajat burada kısıtlı yiyecek kaynağı vardı ve böyle bi fırsatı geri tepemezdim.
Kompiyi alırken çip tekrardan parladı ve dodonun kompiye neden saldırdı sorumun cevabını verdi;
Meğerse evcilleşmez denilen dodoyu, meyve vererek evcilleştirmişim ve o kitapta onu evcilleştirdiğim için görünmüş o kompiye neden saldırdığına gelince;
Eğitilen hayvanlara farklı türdeki, uzunluktaki ve melodideki ıslıklar ile davranışlarını düzenleyebiliyormuşum " beni takip et, burada kal saldır, tarafsız bana saldırana karşılık ver" gibi ıslıklar bile vardı.
Bu bilgi ile küçük dodomu kontrol edemildiğimi öğrendikten sonra tam kompiyi almıştım ki aynı dodonunki gibi bir sayfa ve bilgileri belirdi (kompinin resmini bulamadım, rex in yüz kat küçük halini düşünün)
Kompi ise;
- Eğitilebilen
Dodonun aksine
- Hızlı
- zeki
- Ve et ile besleniyoardı
Ayrıca sürü halinde gezmeleri ise bunları asıl tehlikeli yapan şeydi.Küçük dodom arkamda, öğle yemeğim sırtımda (saat artık öğlen üç olmuştu artık olsa olsa öğle yemeği olurdu) evime doğru yol aldım (artık burası gerçektende evim miş gibi hissediyordum)
Eve varınca ilk iş çipteki ıslık tonlarını, komut ve anlamlarını öğrenip dodoma birkaç komut verdim ve dodonun gerçektende yazan komutları anında uyguluyordu.
Dodoma "dur" komutu ıslığı verdikten sonra küçük kompinin derisini, kırarak keskinleştirdiğim taş ile yüzmeye başladım.
Şaşırtıcı bir biçimde düzgünce yüzdüğüm deriyi bir kenara koyduktan sonra dinonun kemiklerini kırıp küçük dinoyu iki parça halinde ateşe attım,
Yirmi dakika sonra etten öyle güzel kokular geldiki azdaha kendimi tutamadan eti direk yiyecektim, bi dinozor etini ilk olarak güvenli olduğundan emin olmadan yiyecek değildim.
Etten bir parça yedikten on dakika sonra birşey olmayınca hatta kendimi daha iyi hissedince yarın yokmuş gibi eti yiyip bitirdim...
Yatağıma oyurup dodomu yanıma aldıktan ve sırtımı duvara dayadıktan sonra yediğim etin kemiklerine bakarken aklıma birşey geldi.
Kemiklerden birini (üç parmak kalınlığında) bir taşla tam istediğim gibi ikiye ayırıp kemikten şimdilik işe yarar bir bıçak yaptım.
Yaptığım bıçak çelik kadar sağlam, neşter kadarda keskin deildi ama yinede hiç yoktan iyidir.
Bıçağımı tam bitirmiştim, tatlı bir samimiyet kurduğum dodomla konuşmaya başlamıştım ki aniden dışarıdan sesler gelmeye başladı, başta onu başka dinozorlar zannettim fakat farkettimki dışarıdan gelen sesin kaynağı bir insandı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ARK, Survival Evoled: zamanın dışında bir yer
Science Fiction22 yaşında,1. Sınıf üniversite öğrencisi olan kadirin bir kaza sonrası dinazorlar dünyasında verdiği yaşam savaşı