DAMİYA

BÖLÜM 7

  ''Hadi bakalım kalk artık eğitimlere başlıyoruz. Aşağıda kahvaltın hazır okullar açılana kadar yani yaz boyunca fransızca ve ingilizce dersleri alacaksın okula ve çevreye çabuk adaptasyon sağlaman için fransızca derslerine ağırlık vereceksin...'' ben daha türkçeyi zor konuşuyorum birde iki dil öğreneceğim ''... bu dili biran önce öğrenmen lazım. Kahvaltıdan sonra ilk iş olarak sabah sporu yapacaksın anladın mı?'' o bütün bunları anlatırken, ayaklarım yataktan sarkmış vaziyette duvardaki, duvar saatine bakıyordum saat sabahın 5'iydi 5'i bu kadar erken kalkmaya gerek varmıydı şüpheliydim gerçi alacağım intikam için her şey gerekliydi.

''Evet anladım''

''Güzel acele et 20 dakikaya hazır bir şekilde aşağıda ol'' arkasında kapıyı kapatarak çıktı. Hadi ama 20 dakikada nasıl hazır olabilirdim, hızla kısa bir duş aldıktan sonra hızla üzerime rahat bir şeyler geçirerek saçlarımı kurutmadan hızla alt kata indim zamanım yoktu kurutmaya hoş zamanım olsa da kurutmazdım çünkü sevmiyorum hem saçlarımı yıpratıyor. ''24 dakika oldu ''gayet sabırlı ve sakin davranarak derin bir nefes çektim içime 4 dakikanın tartışmasını yapamayacaktım. ''Bir daha olmasın Kayra ''

''En azından baş başayken adımla seslenebilirsin''

''Zaten adınla sesleniyorum'' biz bu konuşmayı yaparken mutfaktan elinde fincan ve bir adet muzla biri geldi ne kadar genç görünen bir erkek olsa da yılların verdiği yorgunluğu yüzünde bariz bir şekilde taşıyordu, gayet fit duruşuyla 25-30 arası dursa bile rahat 40 yaşında vardı.

''Bir fincan kahve güne güzel başlamanı ve ayılmana yardımcı olacaktır bir adet muzda koşu yaparken sana ihtiyacın olan enerjiyi sağlayacaktır. Sabah sporundan önce mi sonra mı kahvaltı yapılmalı sorusuna net bir cevap verilmiyor çünkü kimilerine göre önce kimilerine göre sonra yapılmalı ve ben bir fincan kahve ve bir adet muzla güne başlamanın iyi bir fikir olduğunu düşünüyorum o yüzden...'' kahve fincanını ve muzu uzattı ''... bu senin için''

''Teşekkürler'' ağzımı yaka yaka hızlı bir şekilde Murat SOYHAN'ın delici bakışlarının altında kahvemi bitirdim. Bir çırpıda soyduğum muzu da hızla yedikten sonra dışarı çıktım. Hızlı yemiş olmamdan dolayı muz mideme oturmuştu ve ağrı yapıyordu.

''Hazır mısın bakalım?''

''Evet'' şimdi yavaş ve tempolu bir şekilde koşmaya başladık. ''Türk müsünüz? Tükceniz gayet akıcı''

''Evet, türküm''

''Adınız?''

''Emir'' hiç de konuşkan biri değildi oysa birkaç dakika önce spor hakkında bilgi verirken gayet konuşkan birine benziyordu.

25 yaşında genç kızların hayallerini süsleyecek tarzda yakışıklı ve kaslı bir hoca, 10 metre ileride oturmuş bizi izleyen Murat SOYHAN eşliğinde -ki bu beni fazlaca germeye yetiyordu- eğitim görüyorum, dövüş eğitimleri ama ben inanılmaz derecede yorulmuştum yeter dememek için kendimi zor tutuyordum. Murat SOYHAN olmasaydı bağırmıştım zaten, ya bende hiç yorulmadan intikam alıyım diyorum armut piş ağzıma düş misali ''Ah'' bir yumruk yemiştim hemde yüzüme, yüzüme ya yüzüme kesin morardı. '' Canımı yaktın''

''Sende bana odaklan o zaman, bir şeyleri de düşünmeyi bırak'' derin bir nefes çekti ciğerlerine ''Yoksa bu gidişle hiçbir şey öğrenemeyeceksin'' haklı mıydı? EVET! Kesinlikle haklıydı hemde fazlasıyla Murat SOYHAN'A baktığımda sakin bir şekilde dikkatle beni izliyordu. O beni dikkatle izlerken o psikologmuş benim üzerimde de deney yapıyormuş gibi hissettim. Tekrar hocama döndüm ''Devam edelim''

Dövüş derslerinin ardından yine bir duş almış ve Murat SOYHAN'ın hastalanacaksın saçını kurula azarlamasından sonra saçlarımı kurutmuştum. Şimdi ise yine türk olan gayet sempatik dersi çok eğlenceli işleyerek beni ders boyu kendine bağlamış ve dersi pür dikkat dinlememi sağlamış olan Sibel hoca ingilizce dersine geçmişti. Tam ingilizce dersine giriş yapıyorduk ki içeri Murat SOYHAN girdi kucağında Ateş ile, onun hemen arkasında sağ kolu içeri ellerinde masa ve sandalye ile girdi.

'' Kayra'nın yanına koy'' Masa ve sandalye de yanıma konulduktan sonra Ateş'i yanıma oturttu. ''İyi dersler'' hemen ardından kapanan kapı şaşkın ben, somurtkan Ateş resmen yüzü sirke satıyordu ve de gayet sakin Sibel hoca.

''Hadi bakalım başlayalım derse''

*************:)*************

Dil dersleri bittikten sonra öğle yemeği yendi, yine özel hocalar eşliğinde ve somurtkan Ateşle birlikte okul derslerine girmiştik inanılmaz güzel bir matematiği vardı. Bir sene erken yazılmıştı ve bende bir sene geç bu yüzden aynı ikimizde 5. sınıftık.

Şuan çok güzel bir piyano ile bakışıyordum ve hocam artık delirmek üzereydi çünkü beceriksizliğim ve bir türlü anlamayışım onu çıldırtıyordu ne kadar belli etmese ve kendini gülmeye zorlasada kalan yarım saatin bir an önce bitmesi için içinden deli gibi dua ettiğini anlayabiliyordum. Bu halleri beni daha çok strese sokuyordu ve bu da beni çok geriyordu. Ateş bu derste bana eşlik etmiyordu çünkü zaten normalde gitar dersi aldığı için o derse girmişti bende gitar seçmediğim için aşırı mutluydu. Açıkcası gitar seçmeyi düşünüyordum ama onula da daha fazla vakit geçirmemek adına o an aklıma ilk gelen piyanoyu seçmiştim kısaca piyanoya ilgim ve merakım olmadığı için de hepten öğrenemiyordum sözde stres atmam ve kafamın dağılması için bu ders konulmuştu ama ben daha çok stres olmuştum. Daha fazla dayanamayarak bu kadar yeter bugünlük demiş ve odadan çıkarak Ateşin sinirlenecek olmasını umursamadan gitar dersini gördüğü odanın önüne geldim içeriden çok hoş gitar sesi geliyordu daha fazla beklemeden kapıyı tıklatıp cevap beklemeden içeri girdim. Ateş çalıyor Murat SOYHAN ve orada duran adam ki bu kesin hoca Ateşi dinliyordu içeri girmemle tabi hepsini kafa yönü bana döndü.

''Bir şey mi oldu Kayra''

''Yok, ben sadece sanırım piyanoyu sevemedim de gitar dersi almak istiyorum'' Ateş sinirlenmişti hayır yani sanki ben ona ne yaptım da bana gıcık atıyordu.

''Tamam alabilirsin Ateş sana eski gitarlarından birini verir ben sana yarın bir tane aldırırım.''

Sinir küpü Ateş eşiliğinde bir odaya girdik, gayet küçük ve ferah havasıyla içeride 6-7 tane gitar vardı ve hepsi büyük özenle odanın belirli yerlerine yerleştirilmişti.