Hi! Evet yeni bir hikaye ile karşınızdayım. Bu hikayeye okumaya başlamadan önce kafamda tam oturmayan yerlerde bana yardımcı olan @katherinadaniella4 'e teşekkür ederim. Gecem gündüzüm oldun sffdssdsdggBu hikaye de etkilendiğim şarkıları medya ya yüklerim ve şu an ki yükleyeceğim şarkı sözlerini dikkatlice okuyun. Çünkü bu hikayeyle çok bağlantılı olacak.
Uyarılarımı baştan yapıyorum. Kitapta her an her şey olabilir. Bir an da kendimi boşlukta hissedip, silebilirim bile.
Kitapta psikolojik tahliller olacak. Bazen hayatımızda hissettiğimiz tanıdık parçalar olacak. Kitapta fazla miktarda cinsellik bulunacaktır. Tekrar söylüyorum. Cinsellik olacak. Küfür, argo etmesek bile duyuyoruz. Fazla miktarda bulunacak. BDSM konusunda oldukça kararsızım. Yazmaya istekliyim ama hikaye de abartı olabilir diye düşünüyorum.Bu arada Seven Nation Army hikayeme de bakmayı unutmayın.
İçim daralıyor. Bazen nefes almakta zorlanıyorum. Kendimi kapana kısılmış gibi hissediyorum. Düşünmeye ve düşünmemeye çalışmak. Elimden geleni yaptığımı düşünüyorum ama hiç bir şey yapmıyorum. Gidiyorum ama geri geliyorum.
Yeni bir eyalet bana yardımcı olabilirdi. En azından öyle umuyorum. Duyduklarım kadarıyla burası bana yardımcı olabilirdi. Kimseye muhtaç değilim ben. Ama mecburum. Elimi kaptırmıştım bir kere, kolumu kaptırmak istemiyordum.
Hakimin dedikleri kulaklarımdan çıkmıyordu. Belki de bana melodi gibi gelmeye başlamıştı. O gün yaşadığım stresi, başka hiç bir zaman yaşamamıştım. Çok ince çizgideydim. Ya dört duvar arasında ölecektim ya da belirlenen sürede dışarıda durduğum kadar durup sonra tekrar dört duvar arasında ölecektim.
"Sanık Steven Grant Rogers, araba da uyuşturucu bulundurmaktan ve hız limitinin üstünde sürüş yapmaktan, suç ceza kanununa göre lisanlı sürücü olduğunuzu gözden geçirerek bir ay içerisinde ödenecek kefalet parası 50 bin dolar, ödenmezse de 5 yıl 10 ay hapis cezası olacaktır."
Ben alt tarafı orta sınıf bir insanım. Ara sokaklarda yaptığımız yarışlarda kendi aramızda iddialar ortaya koyar ve kazanan parayı alırdı. Benim işim yarışçı olmamdı. Eğer hakimin istediği parayı toplamam gerekiyorsa yemek, içmek, gezmek, arabaya benzin koymamak şartıyla üç aydan fazla zamanımı alırdı. O da bütün yarışları kazanırsam. Brooklyn semti, para kazanmak için uygun yer değildi. Burası orta halli ve mütevazi bir yerdi. Benim hiç olmadığı kadar büyük oynamam lazımdı.
Bu yüzden eyalet değiştirecektim. Los Angeles, yarışçıların cennetiydi. En büyük bahisler orada açılıyordu. Ortada büyük paralar dönüyordu ve o ısırıktan benim de tatmam lazımdı. Kendime olan güvenim tam ama hiç bilmediğim eyalet hakkında da korkum fazlaydı. Ben sadece yeterli para kazanıp, hapse girmek istemiyordum.
🌈
"Hayır bunu yapamam." Elimdeki anahtarı Bucky'ye doğru geri uzattım. Bunu yapamazdım.
"Steve. Bak bundan daha iyi vereceğim arabam yok. Bu araba şimdi sana lazım." Bucky, anahtarı avuç içime sıkıştırıp, gözlerini kırpmadan bana bakıyordu. Dediklerinde zerresine kadar haklıydı. Garajımızda doğru düzgün arabamız yoktu. Dışarıdan malzemelerini toplayarak yaptığımız arabalar vardı ama ne uzun yolculuğa ne de yarışa hazır değildiler. Benim arabam ise kefalet parası ödenene kadar devletin otoparkında mahkum kalacaktı.
"Bucky. Sen yarışlara nasıl devam edeceksin." İkimiz de plan yapmıştık. O burada para toplarken bende LA da para toplayacaktım. Bu sayede elimizden geldiğince kısa sürede bu işi halledecektik. Ne kadar kısa zaman da biterse bizim için o kadar keyifli olacaktı.
"Garajda ki arabalardan bir tanesi iyi durumda. Biraz muayene yapınca hallolur." Dediği araba aklımda canlanmaya başladı. Motor kısmında biraz sorunu vardı ama eski hurdalık arabalardan birinin parçalarını, o arabaya taktığı zaman güzel arabaya dönüşürdü.
"Dostum seni özleyeceğim." Bucky'ye doğru kollarımı uzattım. O da kollarını iki yana açıp, ona sarılmama müsaade etti. Şu hayatta önemsediğim insanlardan biriydi Bucky. O benim için ben onun için her şeyi yapmaya hazır iki savaşçı gibiydik.
"Ben de seni özleyeceğim dostum." Çenesini omzuma yaslamış boğuk çıkan sesiyle, sırtımıza vuruyorduk. Bu siyah kafayı özleyecektim. Onsuz geçen günleri daha çok özleyecektim.
"Bucky. Annem sana emanet." Bucky bu lafı duyunca kıkırdayarak güldü. Zaten anneme bakması mecburdu. Çünkü bir evde yaşıyorduk. Annem, ben ve Bucky.
"Ben gidiyorum artık." Avucumda ki anahtarla arabanın kapısını açtım. Arabanın iç dizaynı hemen aydınlandı.
"Dikkatli ol. Motoru da yakmamaya çalış." Bana anne edasıyla söylediği cümlelerden sonra dudakları düz halini aldı. Evet, tek arabamız tek şansımız vardı.
"LA de ki erkekler düşünsün." Dedim ve o meşhur karizmatik bakışımı yolladım. Eğer havalı şekilde buradan gitmezsem Bucky'ye kendi ruh halimin iyi olduğumu kanıtlayamadım.
"Doğru söylüyorsun." Gözlerini sımsıkı kapatıp, arsızca kuruyan üst dudağını yaladı. Terbiyesiz Bucky. Ben öyle demek istememiştim. Ona doğru dişlerimi sıkıp, sert bakışlarımı yolladıktan sonra göz devirdi. Bucky benim cinsel tercihimi biliyordu ve bana saygı duyuyordu. Onun gibi arkadaşım iyi ki vardı.
"Gerçekten gidiyorum. Canın cehenneme." Son kez yüzüne bakıp, arabanın içine girdim. Arabanın kapısını da kapattıktan sonra içerisi çok fazla Bucky koktuğunun farkına vardım. Acaba çok değer verdiği arabası, hatta ilk aldığı günler araba da yatıyordu, hatta takıldığı kızlarla araba da seks yaptığına bile inanıyorum, yani çok önemli bir parçasının şu an içinde olduğum için Bucky kokması doğaldı.
Ellerimi direksiyona geçirdiğimde, derin nefes aldım. Arabanın kornasına bir kere bastıktan sonra bu haber verme şeklimiz yani siktir git demek. Onun uzaklaştığına emin olduktan sonra arabayı çalıştırıp, doğduğum büyüdüğüm her yerini bildiğim, yerden gidiyordum. İçim parçalanıyor, küçük toz haline gelene kadar canımı yakıyordu. Bilmeyerek hata yapmıştım yaptığım hatayla çevremdeki insanlara zarar vermiştim. Bundan sonra dikkatli olmalıydım.
[Burning Desire- LDR]
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TOXIC [STONY]
ActionBrooklyn semtinin lisanslı yarışçısı mecbur kaldığı için yolu Los Angeles şehrine düşmesiyle, hayatını değiştirecek biriyle tanışıyor. Steve Rogers ve Tony Stark hikayesidir. <Stony> 7.03.20