[7] Ev

670 51 688
                                    



Selam millet 🤘🏼 Nasılsınız umarım iyisinizdir.

Biraz kafa dağıtmak için erkenden bölüm atmak istedim. Umarım beğenirsiniz.

Bu arada bazı arkadaşlara bu bölümü okumadan veda etmek istiyorum. Evet, o bölümler bundan sonra başlıyor. Ve ben smut uyarısı gibi şeyler yazmıyorum.

Eklemek istediğim bir şey var. Mahkeme 1 Haziran da oldu. 1 Temmuz günü ise Steve'in parasını yatırması gerekiyor. Yani günler sistematik ilerliyor ve Steve'in geldiği günü de sayarsak dört kere yarışa katılma hakkı oluyor. Şimdilik ikisini kullandı ve iki tane yarışı kaldı. Umarım anlamışsınızdır.

Bok gibi bölümle karşınızdayım. Sevgiler, saygılar.








Hayatımızın bitti dediği yerden ilginç sürprizler çıkması kader midir mucize midir?

Bence kader.

Tony olsa mucize derdi.

Brooklyn den Los Angeles'a gelirken beni neler karşılayacağı hakkında en ufak bilgim yoktu. Kafam da sadece yarışlara girmek, elimden geldiğince para kazanmak, Clint ile takılıp, buradan defolup gitmekti.

Bu ayın birinde mahkeme kararıyla bu ayın otuzuna kadar 50 bin dolar bulmam gerekliydi. Siktiğim 50 bin dolar.

Evet birilerinden para isteyip bu sıkıntıları yaşamaya da bilirdim. Ama ben gururlu insanımdır. Alnımın teriyle kazanmadığım parayı kullanmam.

Mahkeme kararından on beş gün, buraya gelmemden on gün geçmişti. Eve dönmeme on üç gün, parayı yatırmama on beş gün kalmıştı.

Şimdi ne mi yapıyordum. Hiç bir yarışı kazanamıyordum. Hatta yarışlar da geçemediğim sürekli birinci olan kişiyle akşam buluşacaktım. Bu hayatın bana cilvesi mi kahkahası mi karar veremedim.

Belki yarışlar da para kazanamıyordum ama spor salonun da fitness eğitmenliği yapıyordum. Brooklyn de sürekli spor salonun da takıldığım için aletleri ve aletlerin hangi kas gruplarını çalıştırdığını biliyordum. Herkese yardımcı olmaya çalışıyor elimden geldiğince iyi olmaya çalışıyordum. Bilmediğim konular da ise Clint'e yönlendiriyorum.

Aslında Thor'a yönlendirebilirim lakin beni fazla sevmiyordu. Sürekli yarışlarda onu geçmeye çalıştığım için bana baktığında ki umursamaz bakışlarını da görebiliyordum. Hatta buraya beni sevdiğinden değil, Clint'in zoruyla beni işe aldığını da biliyordum.

Geçmişe dönmek istemiyorum çünkü geçmişim de iyi değildi, geleceğe gitmek istiyorum ama ondan da emin değildim. Ben şu an ki durumda sadece yaşıyordum.

Hayatta tahmin edemeyeceğim şeyler yaşadım. Kafamı kaldırdığımda daha ne olabilir ki diye inat ettiğimde daha kötü şeyler karşıma çıktı.

Tanrı insanlara önce acı verirmiş, isyan etmelerini istermiş, isyan etsinler ki acılarına daha da kötüsünü eklemek içinmiş. Sonra ise tatlı verirmiş, mutlu olmalarını sağlarmış ki daha da iyisini ekleyebilesiniz diyeymiş.

Ben şu an acı evresini yaşıyordum ya da bu benim yaşadıklarım tatlı şeyler mi?

Ateşim yok, öksürmüyorum, ruhsal olarak da iyi durumdayım. Gerçekten hasta filan değildim. Ben sadece farklı biriydim. Kendimi hep sıradan biriyim diye kandırdım. Ben sıradan Brooklyn'lı bir çocuğum. Ama değildim.

"İyi misin Steve." Anna, meraklı bakışlarıyla bana bakıyordu. "İyiyim, sadece dalmışım." Ona güven verircesine gülümsedim ve koşu bandında ki programa baktığımda on saniyesi kaldığını gördüm.

TOXIC  [STONY]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin