[10] Boya

683 43 581
                                    



Millet 🤟🏼 Nasılsınız?

Bu arada bu bölümü bu hafta içinde güncelleme yapacağım. Gifleri görmediği için, sinirlendirdi. Bende foto şeklinde yükledim. Haberiniz olsun.

Medya da ki şarkının mükemmelliği...

Umarım kokaininizi çekip, bölümü okumaya hazırsınızdır.

Daha fazla burayı uzatmak istemiyorum, 6K kelime var. Normalde bu bölümü ikiye ayırıp, öyle atacaktım. Bitirdiğim yer de bırakırsam, enteresan şeyler duyacağım dan yapmamaya karar verdim.

Bu arada gizli okuyucularıma buradan selam söylüyorum.








Hayat bok gibiydi.

Ne zaman tamam bu sefer her şeyi hallettim artık hiç bir sorun yok derken bir sorun çıkıyordu.

Yeni bir eyaletin bana yardımcı olacağını düşündüm ama olaylar saçma sapan yerlere varıyordu.

Boş boş etrafa bakıyordum. Bucky ile görüntülü konuştuktan sonra ona belli etmemeye çalışarak içim de sinir krizleri geçiriyordum. Bucky'yi o halde göreceğime kolumu kesseler daha iyiydi. Bunu yapana tabii ki cezasını verecektim.

Ben Brooklyn'e geri dönecekken, Clint beni dostluğumun bitirmesi gibi saçma ama önemli bir şeyle durdurmuştu.

Hayatta bir sürü arkadaş edinebiliriz. Bazıları yola bizimle devam eder bazıları etmez. Yola devam edenlerle belirli kademeler atlatırız. Önce birbirimizi tanırız. Birbirimizin küçük küçük başlayarak sonra daha da büyüyerek hayatımızda izler bırakmış anılarımızı anlatırız. Beraber güleriz beraber ağlarız. Eğer buraya kadar gelip devam edersek, bir kaç sırrımızı söyleriz. Bunlar arkadaşlık için temel olan şeylerdir. Dostluk ise bu evreleri geçip beraber bela aldığın kişilerdir. Birbirinizi su gibi tanımanız demektir. Bir sonra ki hamlesini tahmin etmek demektir. En önemlisi ne olursa olsun güvenmek demektir. Arkanızı yaslayacağımız bir duvardır.

Ben Tony ile mesajlaşırken, Clint telefonuyla birisini aramıştı. Ağzından bir kaç kere Wade lafını duymuştum. Onunla konuşuyor olabilirdi.

Kanepenin üstünde biraz daha yayılarak oturduğumda Clint telefon konuşmasını bitirmiş yüzün de şeytani bir gülümseme ile tekli koltuğa oturdu.

Telefonu masanın üstüne koydu. "Yarın Wade ve Peter, Brooklyn için yola çıkıyor." Dedi ve ne tepki vereceğimi merak edercesine beni inceledi. "Tony, Peter'a bir haftalık tatil verdiğini söylemişti. Çocuğun tatili benim yüzümden bozulmasın." Elimle saçlarımı karıştırdım ve sitem edercesine Clint'e baktım. "Merak etme ona vazgeçemeyeceği bir teklif sundum ve hemen kabul etti." Dedi ve kendi kendine güldü.

"Wade, yarış yapmayacağına yemin etmişti." Dedim. Wade'i yeni tanımama rağmen onu gerçekten de sevmiştim. Çok fazla konuştuğunu, esprileri ile hayattan soğuttuğunu, kötü gibi davranıp iyi birisi olduğunu, hayatı ciddiye almayışı, birlikle takılması eğlenceli ama yorucu, fazlaca patavatsız, ne yapacağı hakkında hiç bir zaman kestirilemeyen birisi olması onu o yapan birisiydi.

"Wade yarış yapmayacağına yemin etti, araba kullanmayacağına değil." Diyerek bana karşı atakta laf söylemişti.

"Yarışta nasıl hiç gördün mü?" Diye Clint'e soru sordum. Clint'in yüzü birden değişti. Gözleri kocaman açıldı. Kafasını gülerek geriye yatırdı. "Hepimizi siker." Dedi ve ekledi. "Sen, ben, Tony de dahil."

Şu an Wade'in iyi ki yarışmadığına dua etmiştim. Zaten başımda Tony belası vardı. Bir de Wade eklemek istemezdim. Onun iyi yarışçı olduğu konusundan etkilenmiştim. Keşke bir kere yarışsa da Tony'i geçse diye içimden geçirdim. Şu an yaptığım şeyin duygusunu açıklayamıyordum ama Tony'nin her şeyde iyi olması bazen sinirimi bozuyordu.

TOXIC  [STONY]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin