1:| Meet Me

209 26 28
                                    

Medya: Bts, Love Is Not Over

|:|

Cesaret.

Bu kelimenin benim için ifade ettiği anlamlar değişkenlikle ilişkilendirilebilirdi. Birine aklınızdan geçenleri söylemeniz, extreme meraklısı olmanız, saf ve yalın oluşunuz, açık fikirli oluşunuz ve daha niceleri. Gözlemlemek, beni geliştirirken bakış açımı da genişletiyordu.

Tatlı dil.

Kurnazcadır. Kıvrak zekalı kimselerin, sigara dumanından sonraki en iyi muhatabıdır dudaklarının. Tatlı dil, sanılanın aksine karşıdaki kişinin bilinç altını yönetmeye dayalı bir tabirdi. Yalancılar, bunu elinin kiri kadar sık edinebilirdi.

Sevmek.

Kesinlikle bir yalandan ibaretti. Gerçekten insanların bir şeye, birine karşı muhtaçlığı söz konusu olamazdı. İnanıyor olabilmek bile güç ve gülünç bir görüştü. Hoş, sevmek bir çok kişiye göre değişirdi, bende bu değişkenliğe dahilim ve bu görüş benim için bir olgu niteliğinde.

Kıskançlık.

İnsanların hatalarını örtmek için uydurduğu bir örtü idi. İlmek ilmek bu yalan bozmasını örmüş ve bunu bize yutturmuş, bunun varlığına inandırmışlardı. Hırs ve zayıflıklarını, örttükleri süslü bir yalan, aldatmaca idi.

Yanımda uyuyan sarışın kadının çıplak tenine takılan gözlerim, orada bulunduğu müddetçe dün Kim Taehyung ile konuştuklarımı canlandırıyor, bugün uygun bir zamanda kendisi ile görüşmek ile ilgili planlamada bulunuyordum.

Başını hafif yukarı meylettirdi kadın. Umursuzca yataktaki pozisyonumu bozdum ve sırtım hâlen saten kumaşla ilişkisini kesmemişken gerildim.

Çıplak bedenini sarmakla uğraşan kadın, yüzündeki o cilve ile neredeyse midemi bulandırıyordu. Elimden gelse, öldürüp bu iğrenç orospunun leşini çıkartacağım.

Yatakta doğruldum ve bana ithafen atıldığına inandığım kadının, tiksinç pençelerinden kurtuldum.

Yataktağın çaprazındaki tekli koltuğa gelişigüzel fırlattığım sabahlığımı üzerime geçirdim. Ardından pencereme doğru ilerledim, perdeyi araladım ve üzgün bulutlara sıcak bir merhaba yolladım gözlerimle. Bedenimi ters çevirip pencereye yasladım, ardından adının Helen olduğunu sandığım kadına isteksizce bakışlarımı odakladım.

"Günaydın, Jimin."

Başımı sallayarak karşılık vermekle yetindim. Ardından o da göğüslerini ince çarşafa sararak yanıma sokuldu. Aklı sıra bana sırnaşıp kendisine beni bağlayacak, istediği kadar para araklayıp bir anda benden iletişimi kesecekti.

Aptal kadın.

Onun gibi düşük kadınları iyi tanırdım. Bir bakışları, hareketleri veyahut her şeyleri ile kendilerini kolayca ele verebiliyorlardı.

Bana iyice sokulmaya çalışan kadını olabildiğim en yumuşak ve kibar bir biçimde reddettim.

Kaşlarını öfkeyle çattı, sanki aklından geçirdiği o basit düşünceleri kavrayamadığımı sanıyordu. Basit kadın. Basit akıllı fahişe.

Vampires Night |:| 'Jikook' 지국Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin