Bölüm 2: İlk Tehlike

213 15 12
                                    

Nefesini, hızlıca çarpan kalbini hissediyordum. İyice yanıma sokuluşu hem rahat hissettiriyordu hem de oldukça rahatsız. O heyecanlı sesiyle  düşüncelerimi bölüp,

-Hadi ama sonsuza kadar yan yana kalamayız.

Garipti bu cümle, sonsuza kadar gerçekten yanımda kalamazdı ama neden böyle bir şeyi açıklama gereği duymuştu. Tüm bunları boş verip, istediği şeyi yapmaya yönelirken, bir başka kalp atışı devreye girmişti.

-Seni lanet kız, işte seni buldum.

Katie’nin kalp atışları eskisine nazaran daha da hızlıydı. Ek olarak çokta korkuyordu, benim en sevdiğim özelliklerimden biri korkuyu hissedebiliyor oluşum, bu özelliğim, daha doğrusu başkasının korkusu beni oldukça mutlu eder. Ama Katie’nin korkusuna verdiğim tepki hiçte mutlu değildi. Sanki korkusu beni kızdırmıştı. Bileğimden yavaşça tutup;

Katie: Kaçmama yardım ettiğin için sağ ol, görüşürüz.

Deyip, koşmaya başlamıştı. İleriden küfürler savurup koşan adam, sanki avını yakalamaya çalışan bir vampir gibi rahatsız ediciydi. Katie’yi yakaladığında az çok yapacaklarını düşünmeye çalışmıştım ama aklıma sadece vampir tarzı şeyler geliyordu. Önümden geçerken, birden omzundan yakalayıp, durdurmuştum adamı. Öyle kızmıştı ki, hızının kesilmesine..

-Seni velet. Bıraksana! Yoksa o narin kıçından kıvılcımlar çıkartırım.

Tehdit mi ediyordu beni, anlam veremiyordum.Sesinde bir tehditkarlık vardı evet ama kelimeler tehdit içermiyordu.

“Katie’yi yakalayınca ne yapacaksın?”

-Ne yapacaksın? Ailesi misin?

Ani hareketlerle elimden kurtulmaya çalışıyordu ve sürekli savurduğu küfürleriyle bu sefer beni hedef almıştı.Omzunu serbest bırakınca, birden ilerleme devam edip bağırmaya başladı.

-İkinizin de işini bitireceğim, benim bölgemde bana meydan okuyan kimse yaşayamaz.

“Yaşayamaz” kelimesi beynimde dalgalanıp durmuştu. Saniyeler  almamıştı onu boğazından yakalayıp, duvara mıhlamıştım. Eminim gözlerimde hafif açlık belirtileri çıkmıştı, çünkü ben gerçekten sinirlenince tuhaf vampirimsi bir görüntü sergiliyordum. İşte bu koku, tuhaf ama leziz. Korkuyordu. Daha da tadına varmak için yaklaştım, korkması beni eğlendiriyordu da.Tuhaftı çünkü o korktukça etrafta anlayamadığım bir renk cümbüşü vardı; mor ağlırlıklı. Sesim durumdan zevk alıyormuşçasına, ve hırlar gibi çıkıvermişti birden;

“Katie’ye bir kez bile dokunursan, seni ben öldürürüm.”

Cevap vermiyordu. Sadece yüzüme bakmakla yetiniyordu.

“Cevap ver. Onun yakınına bir daha yaklaşma.”

Gökyüzü HabercisiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin