Ve Jisung'un şiddetli ağlamasıydı

1.6K 189 50
                                    

•Umut tükendi. Batır gemiyi kaptan!•

...

"Minho uyanır mısın artık?"

"Jisung?"dedim uykulu sesimle. "Saat kaç, Tanrı aşkına?"

"Altıya geliyor."

Kafamı kaldırıp sinirle Jisung'a baktım. "Sabahın köründe ne diye uyandırıyorsun lan beni?"

"Seninle bir yere gideceğiz çünkü."dedi yataktan kalkarken. "Çok eğleneceğiz, çok."

"Peki. Git, eğlen, gel."

"Saçmalama be. Sende geliyorsun."dedi kolumdan tutup beni çekmeye çalışırken. "Kalk be hayvan herif. Gideceğiz dediysem gideceğiz."

"Uyuyacağım ben."dedim sinirle. "Siktir git."

"Sen bana küfür mü ettin, gerizekalı?"dedi sitemle. "Kalk!"

"Kalmayacağım."dedim inat dolu sesimle.

"Babam geliyor."

Yatakta dikleşip ona baktım. "Bak kalktım. Gelmesin."

"Babamdan neden bu kadar korkuyorsun?"diye sordu merakla.

"Çünkü korkutucu duruyor."

"İyi o zaman kalk artık."

Oflayarak ayağa kalktım ve dün gece kimin çıkartığını hatırlamadığım tişörtümü üzerime geçirdim.

"Hızlı ol."

"Hadi gidelim."dedim gülerek. "Nereye gideceğiz."

"Aşağı kata."dedi elimi tutarken. "Bence çok seveceksin."

Gülerek kafamı sallamakla yetindim. Odadan dışarı çıktıktan sonra Jisung beni çekiştire çekiştire ayağıya indirdi. Büyük bir kapının önüne geldiğimizde durdu. Başka oda yoktu ve koridorun sonu da gözükmüyordu.

"Hazır mısın, Minho?"

"Hey hey, ismimi sesli söylememen konusunda anlaştığımızı düşünüyordum."dedim sitemle. "İsmimi sesli söyleme, Jisung."

"Of peki."deyip dudaklarını büzdü. "Hazır mısın, Yuri?"

Kafamı olumlu anlamda salladım. "Hazırım."

"Kapıyı açmam için bir şey gerekli."

"Ne gerekli?"diye sordum merakla. "Anahtar?"

"Anahtar değil."dedi gülerek. "Daha anlamlı bir şey."

Kaşlarımı çattım. "Ne gerekli be?"

"Gerizekalısın."dedi sinirle. "Sence?"

"Anahtar."dedim göz devirerek.

"Bak şöyle diyeyim; duygusal ve güzel olan bir şey."

"Ha? Şey... Ney?"dedim boş gözlerle ona bakarken. "Öpücük gibi mi?"

"Yavaş yavaş zeki oluyorsun."dedi gülerek. "Evet bir öpücük istiyorum."

"Salaksın."deyip ofladım. Ardından eğilip yanağına küçük bir öpücük kondurdum.

"Bu mu yani? Buna mı öpücük diyorsun sen be?"diye sitem etti. "Mal olma da, düzgünce öpücüğümü ver."

"Zorunda mıyım?"

"Evet."dedi sinirle.

Belinden tutup kendine doğru çekip dudaklarımızı birleştirdim. Birkaç saniye sonra ikimizde geri çekilip derin derin nefesler almaya başlamıştık. "Seni seviyorum. Sizinle geçirdiğim her an her dakika çok mutluydum."

Let Me Hear You Say }MinSung{Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin