•Her neredeysen, umarım mutlusundur.•
...
"Ulan Jisung!" Bağırmama karşılık ufak bir kıkırtı kazanmıştım. "Bu şampuana boyayı ben kattım deme."
"Peki demem."dedi gülerek. "Ama kırmızı sana yakışıyor. Daha bir seksi olmuşsun."
"Jisung koşmayı bırak artık."dedim göz devirirken.
"Peki."dedi yanaklarını şişirirken. "Ama ışınlanabilirim."
Sinirle ayağımı yere vurup "Agam, başka kapıya. Tanrı versin."diye söylendim.
"Tanrı verdi işte."dedi gülerek. "Tanrı bana seni verdi. Sanada beni verdi."
"Verdiği gibi de geri alır ama."
Kaşlarını çattı. "Bu da ne demek şimdi?"
"Bir şey demek değil."dedim gülerek. "Ama hiçbir şey belli olmaz."
"Beni korkutuyorsun."dedi gergince. "Ölümcül bir hastalığın falan mı var yoksa? Neden gidecekmiş gibi konuşuyorsun?"
"Ben gitmeyeceğim ki."dedim masumca.
"O zaman kim gidiyor?"
Alayla gülümsedim. "Sence?"
"Bence... Bence bilmiyorum."dedi omuz silkerken. "Kim gidecek ya?"
Üzerine doğru yürümeye başladığımda korkuyla geriye doğru yürümeye başladı. "Sen!"
"Aha, nereye gidiyormuşum ki?"
Onu duvarla arama aldığımda ellerimi duvara yaslayıp üzerine doğru eğildim. "Tanrı artık sana nereyi razı görürse. Cennet veya cehennem."
"Ölecek miyim?"dedi şaşkınca. "İyi de neden?"
"Keyfim, kahyam ve ben, üçümüz bir toplantı yaptık. Karar olarak seni öldürmek verdik. İtirazın mı var?"
"Evet var."dedi olumlu anlamda kafa sallarken. "Ölmek için çok gencim ben."
"Bir düşün bakalım, benim umrumda mı?"
"Değil mi?"dedi masumca.
"Değil."dedim gülerek. "Başka bir sebep bul."
"Ah şey, çünkü benim gibi birini bulamazsın."
Güldüm. "Sen öyle san."
"Bak yapma."dedi korkuyla. "Aşkım, balım, bebeğim, bir tanem, sevgilim, yapma."
"Minho."
Kaşları havalanırken "Ne?"diye sordu.
"İsmim Minho."
"Yur-"
"Sadece kullandığım takma isimlerden bir tanesi."dedim sözünü keserken.
"İsmim çok güzelmiş, Minho."dedi gülümseyerek.
"Teşekkür ederim, Jisung."dedim gülerek. "Ama ismim bir sır olarak kalacak, tamam mı?"
"Tamam."
"Oha! Salonun ortasında ne yapıyorsunuz siz ya?"diye bağırdı Felix.
"Salonun ortasında değiliz ki."dedim ona doğru dönerken.
"Sevgili misiniz?"
"Hayır."dedim kafamı iki yana sallarken.
"Neden öyle davranıyorsunuz?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Let Me Hear You Say }MinSung{
Novela Juvenil"Bir kere düzgün konuş. Neler olduğunu anlat." Küçük oyuncak arabadan kafamı kaldırıp ona baktım. "Ne konuşayım? Sessizlik hep en iyisi." "Mesela neler olduğunu neden ağladığını anlat." Omuz silktim. "Boşver." "Anlat." "Hayır." "Peki sen bilirsin." ...