Yorum plis~
•Seni öpen ben olurum, dudaklarını yormam.•
....
"İyi misin sen, Yuri?"
"İyiyim, Felix."deyip derin bir nefes aldım. "Sadece başım ağrıyor."
"Ağrı kesici al."
"Almaya gidiyorum."deyip odama doğru ilerlemeye başladım.
Kapıyı açıp içeri girdim. Yatağımda uyuyan Jisung ile kaşlarım çatılırken yanına doğru ilerledim. Eğilip yüzüne yaklaştım. "Jisung, kalk kendi yatağına yat."
Bir şeyler mırıldandıktan sonra yorganı kafasına kadar çekti. Göz devirip yorganı kafasından çektim. "Oğlum, uyansana. Yatağımı işgal ediyorsun."
Tek gözünü açıp bana baktı. "Biraz daha uyuyayım."
Kafamı iki yana salladım. "Hayır, kalk."
Yanaklarını şişirip diğer gözünü de açtı. "Yah azıcık."
"Olmaz."
Dudaklarını büzüp burnunu çekti. "Ağlarım."
"Ağla."
Dudaklarını aralamış bir şey söyleyecekken yüzüme doğru hapşırdı. Gözlerini büyütüp "Ay, afedersin."dedi koluyla burnunu silerken. Küçük bir çocuk gibi.
Elimle yüzümü silip "Yüzüme hapşırdın ya. Sayende her yerim sümük oldu. Aferin sana."diye söylendim.
"Üzgünüm."dedi gülerek.
"Gülme."
"Umarım hasta olmazsın."dedi hala gülerken.
"Grip olursam, o virüsü sana öperek geri veririm."dedim sinirle. "Bekle ve gör."
"Umarım grip olursun."dedi alayla.
"Seni öpmemi bu kadar çok mu istiyorsun?"
"Hmm, belki birazcık."dedi gülümseyerek. "Ya da birazdan daha çok."
"Peki."dedim omuz silkerken. "Yatağımdan kalkar mısın?"
Yatakta dikleşip "Beni öpeceğini düşünüyordum."dedi.
Omuz silkerek yanına oturdum. "Bende öyle düşünüyorum."
Kafasını bana çevirirken "Ne?"diye sordu.
"Ne ne? Seni öpmemi istemedin mi?"diye sordum yüzüne yaklaşırken. Kafasını olumlu anlamada sallayınca konuşmaya devam ettim. "O zaman öpmeliyim."
"Öpmelisin."dedi dudaklarını büzerken.
"Öpmeliyim."deyip dudaklarımı yaladım. Burunlarımız temas edene kadar yaklaştıktan sonra "Lip balmın neyli acaba?"dedim alayla.
"Dalga geçme."dedi sitemle. "Hem sana ne?"
"Dudaklarını öpecek olan benim. Neyli olduğunu sormam gerek."
"Sormana gerek yok."dedi omuz silkerken. "Öperken tadına bakabilirsin."
"Haklısın."
"Hızlı olsan keşke."dedi göz devirirken.
"Peki."deyip dudaklarımı onun dudaklarına bastırdım. Anında kollarını boynuma dolayıp karşılık vermeye başladı.
°•°•°•°
"Ne istiyorsun yine, Jimin?"diye sordu çocuk sinirle.
"Sadece Minho'yu, Bay Kim."dedi Jimin rahatça. "Siz bana Minho'yu geri verin bende size daha iyi bir çalışan vereyim."
"Bunu neden kabul edeyim?"
"Çünkü,"dedi Jimin ayaklarını masadan indirip çocuğa bakarken. "Çünkü Bay Han ve Bay Bang onu öldürebilir."
"Bak Jimin, onun yanında olduğum sürece kimse onun kim olduğunu bilmeyecek."
Jimin alayla gülümseyip "Biraz geç kaldın."dedi.
"Ne? Nasıl?"
Jimin derin bir nefes alıp ayağa kalktı. "Jisung'a kendi ismini söylemiş. Anlayacağın o ki yakalanmasına ramak kalmış."
"Sadece Jisung'a söylemiş, ne var bunda? Jisung'un onu ispiyonlayacak hali yok."dedi çocuk sinirle.
"İspiyonlar demiyorum. Ama Chan'a tabii ki yardım edecek. Sonuçta altı yıllık arkadaşlar."dedi Jimin, çocuğa doğru ilerlerken. "Senden istediğim birkaç şey var. Ve bana yardım edeceğine inanıyorum."
Çocuk gülümsedi. "Minho'yu korumak için her şeyi yaparım, Jimin."
"Öncelikle, onu Jisung'dan uzak tut. Fazla yakınlaşmasınlar. Son olarak, Minho'yu her ne olursa olsun koru."
"Jisung'dan uzak tutmak mı?"dedi çocuk şaşkınca. "Saçmalama."
"Ciddiyim."
"Jisung, Minho'yu seviyor. Ve sanırım Minho da Jisung'u seviyor."
"O zaman,"dedi Jimin çocuğun önünde dururken. "Onlara tek bir şans veriyorum."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Let Me Hear You Say }MinSung{
Novela Juvenil"Bir kere düzgün konuş. Neler olduğunu anlat." Küçük oyuncak arabadan kafamı kaldırıp ona baktım. "Ne konuşayım? Sessizlik hep en iyisi." "Mesela neler olduğunu neden ağladığını anlat." Omuz silktim. "Boşver." "Anlat." "Hayır." "Peki sen bilirsin." ...