•Neden kötü biriyim? Ben bile unuttum.•
....
Geldiğimiz kocaman malikaneye bakıp yutkundum. Büyük olan malikaneyi koruyan bilmem kaç tane koruma vardı. Hayranlıkla malikaneyi incelerken Jisung'un gülme sesi kulağımı doldurdu. Ona bakıp dudaklarımı büzdüm. Herkes zengin doğacak diye bir kural yoktu. Evin girişindeki yazı dikkatimi çekmişti.
Han Malikanesi.
"İncelemen bitti mi, Yuri?"
Bakışlarım tekrardan Jisung'u bulurken kafamı olumlu anlamda salladım. "Evet. Bitti."
"Hadi o zaman, içeri girelim."dedi kolumu tutarken.
"Bence girmeyelim."dedi Woojin endişeyle.
"Woojin, sen bu aralar iyi gözükmüyorsun."dedi Chan dikkatle Woojin'e bakarken. "İyi misin sen?"
"İyiyim."dedi gülerek. "Burdan gidersek daha iyi olabilirim ama."
"Yah, senin benim babamla alıp veremediğin ne var hyung?"dedi Jisung sitemle.
"Her şeyi anlatırım ama,"deyip derin bir nefes aldı. "Sonra."
"Ne saklıyorsun bizden?"diye sordu Chan şaşkınca.
"Bir şey saklamıyorum."dedi omuz silkerken. "Sadece zamanı gelince öğreneceksiniz."
"Neyi?"diye sordu Changbin merakla. "Kim ile alakalı?"
Woojin, bana baktıktan sonra diğerlerine baktı. "Sonra öğreneceksiniz."
"Benden... Bizden bir şey saklamana sinir oluyorum."dedi Chan sinirle.
"Bende babanın bize yaptıklarına rağmen hala yardım etmene sinir oluyorum."
"Babamla ne alakası var şimdi?"diye sordu şaşkınca.
"Hiçbir şeyin farkında değilsin."diye tısladı Woojin. "Bir şeylerin farkına varınca çok geç olacak."
"Ne saçmaladığınızı anlamış değilim."dedi Jisung. "İçeri girelim artık."
"Girelim."dedi Woojin.
Hep birlikte içeri girdiğimizde evin içerisini incelemeye başladım. Fotoğraflarla dolu duvarlar, altın sarısı mobilyalar ile zengin evi olduğunu belli ediyordu. Bakışlarım karşımda bize bakan adama takılı kaldı. Neden bu kadar korkutucu duruyor bu adam?
Jisung gülerek adama sarılınca bunun Bay Han olduğun anladım. Jisung geri çekilip "Bizi davet etmendeki sebebin ne?"diye sordu.
"Duyduğuma göre yeni bir arkadaşınız varmış."dedi bana bakarken. "Ve benim oğlumun sevgiliymiş."
Kaşlarımı çatıp kafamı iki yana salladım. "Sevgili değiliz, efendim."
"İsmin ne senin?"diye sordu.
"Yuri."dedim gülerek. "Park Yuri."
"Jimin'in neyi oluyorsun?"diye sordu merakla.
"Bunları niye merak ediyorsunuz, Bay Han?"diye sordu Woojin tek kaşını kaldırırken.
"Bu seni ne alakadar ediyor?"
"Alakadar etmiyor ama onun ile ilgili şeylerde sizi alakadar etmiyor, Bay Han."
Bay Han gülerek "Oturma odasına geçsenize."dedi.
Jisung, Woojin'e baktıktan sonra bana baktı. Sonra salona doğru ilerlemeye başladı. Diğerleri de peşlerinden gitmeye başlayınca yürümeye başladım. Bileğimde hissettiğim büyük parmaklarla yan tarafıma baktım. "Buyrun, Bay Han."
"Seninle konuşalım."
"Ne hakkında, efendim?"diye sordum merakla.
"Boşver. Sadece konuşalım."
"O zaman salona gidelim."dedim gülümserken.
"Odaya gir."dedi sert bir sesle.
"Salona gidelim."
Elini beline atıp kaşlarını kaldırdı. "Sana odaya gir diyorum."
Derin bir nefes alıp kafamı salladım. "Peki, efendim."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Let Me Hear You Say }MinSung{
Dla nastolatków"Bir kere düzgün konuş. Neler olduğunu anlat." Küçük oyuncak arabadan kafamı kaldırıp ona baktım. "Ne konuşayım? Sessizlik hep en iyisi." "Mesela neler olduğunu neden ağladığını anlat." Omuz silktim. "Boşver." "Anlat." "Hayır." "Peki sen bilirsin." ...