•Gemi kıyıya vurmuşsa, deniz son sözü söylemiştir.•
....
"Neredeydin?"
Kafamı kaldırıp Jisung'a baktım. "Be-ben... Mutfaktaydım."
"İyi misin sen?"dedi elini anlıma koyarken. "Hasta mısın? Kötü duruyorsun?"
"İyiyim."deyip derin bir nefes aldım.
"İçeri girelim o zaman."
"Tabii."dedim yaslandığım duvardan ayrılırken.
Jisung önden giderken "Hızlı ol."diye söylenip duruyordu.
Salona gelince Woojin'in yanına oturdum. Bana dönüp "İyi misin?"diye sordu.
Neden herkes bunu soruyor? "İyiyim."
"Bay Han ile ne konuştunuz?"
Kısa bir süre Woojin'e baktıktan sonra bakışlarımı ellerime çevirdim. "Bir şey konuşmadık."
"O zaman seni niye odasına götürdü?"diye sordu kuşkuyla.
Ailemin beni terk ettiğini, asıl ailemin onların düşmanı olduğunu, beni öldürmek istediğini falan söyledi. "Şey işte, Jisung ile alakalı konuştuk."
"Benimle mi?"diye sordu Jisung şaşkınca. "İyi de neden?"
"Salak bu çocuk yeminle."diye sitem etti Felix. "Tanrı aşkına, baban neden Yuri ile senin hakkında konuşsun?"
"Neden?"
"Gerizekalı, sizi sevgili olarak biliyor. Klasik baba cümleleri kurmuştur."
Tabii canım, klasik bir baba gibi konuştu benle. Yani normal babalar insanları tehdit ediyorlar falan. "Aynen öyle."
"Kötü bir şey demedi yani?"diye sordu Woojin.
Dedi. "Demedi."
"Emin misin?"
"Evet."
"Sizde benim babamı iyice kötü biri olarak bellediniz ha."dedi Jisung sinirle.
Ama öyle. "Yok canım."
"Pekala yemek yiyelim."
Woojin ayağa kalktı. "Hemen geliyorum."
Gözden kaybolana kadar Woojin'i izledim. Bir şeyler çeviriyordu. Aynı içerdeki Hoseok hyung gibi.
°•°•°•°
"Bendeki planların sonuna geldik."diye yakındı Jimin.
"Niye öyle diyorsun?"
"Bay Han en kısa zamanda onu öldürecektir."
Yoongi derin bir nefes alıp "Böyle düşünme."dedi. "Bir sürü kişi var onu koruyan."
"Minho her şeyi öğrenmiş."diye bağırdı Jimin.
"Ne? Nasıl?"
"Duyduğun gibi. Hoseok hyung, Bay Han'a ne kadar engel olmaya çalışsa da her şeyi Minho'ya anlatmış."
"Bay Han mı anlatmış?"diye sordu şaşkınca.
"Evet."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Let Me Hear You Say }MinSung{
Dla nastolatków"Bir kere düzgün konuş. Neler olduğunu anlat." Küçük oyuncak arabadan kafamı kaldırıp ona baktım. "Ne konuşayım? Sessizlik hep en iyisi." "Mesela neler olduğunu neden ağladığını anlat." Omuz silktim. "Boşver." "Anlat." "Hayır." "Peki sen bilirsin." ...
