■ BÖLÜM 5

85 12 4
                                    


"- B-BULUT!?!?"
diye bağıran Didem'in sesleri kantinde yankı yapıyordu. Bense telaştan elim ayağıma dolaşmış bir şekilde Bulut'u ayıltmaya çalışıyordum. Lavin ise kenarda gözleri dolmuş , korkmuş bi şekilde olanları izliyordu. Nedense Bulut'u o halde görmek içimi acıtmıştı. Hani küçükken bi vazo kırarsınız ve annenizin size kızacağını bilmek içinizde bi korku , üzüntü oluşturur. Aynı öyleydim şuan. Duygularımı dışa da belli edemiyordum. Eğilip yüzüne baktım onca kargaşa , ses ve bağırışlar arasında. Bebek gibi tertemiz , saf bi yüzü vardı Bulut'un. İsmi gibiydi aynı. Saf , bembeyaz bi bulut gibi. Önüne düşen saçları onu karizmatik yapmakla beraber savunmasız da yapıyordu. Ben karmaşık duygular içerisindeyken Bulut'un yakın arkadaşlarından biri olan Murat telaşla söze atladı ;

- Revirin açık olması lazım! Yardım edinde revire götürelim. Yoksa çocuk beyin kanamasından ölecek! "

Cidden sadece orda öylece durup Bulut'u uyandırmaya çalışıyorduk. Ama başı çok fena kanıyordu. Beyninden ciddi bir hasar almış olabilirdi. Didem o kadar hızlı vurmuştu ki benim bile canım yanmıştı. Revir 2.kattaydı , biz ise zemin katında bir altındaydık! Bulut'u taşımak zor olacaktı , ki öyle de oldu. Ne yaparsak yapalım bir türlü uyanmıyordu. Tek çare onu yukarıya taşımaktı. Murat ve Didem kollarından , Lavin ve bende bacaklarından tutup kaldırmaya çalıştık. Abartılacak kadar ağır değildi fakat çıkmamız gereken 4 uzun merdiven vardı! Dikkatlice kaldırıp 2.kattaki revire götürdük. Şükür ki kapı kilitli değildi. Yine dikkatlice onu sedyeye yatırdık ve işe yarar malzemeler bulmaya çalıştık.

-"Bulut'un bize çok teşekkür etmesi gerekecek. Hayatımda hiç bi insanı taşırken bu kadar zorlanmadım!" dedi Didem.

-" E kızım sende tavayla giriştin çocuğun kafasına. Korkunç sesler çıkarsak bıçak saplardın kim bilir. Allah'tan bana gelmedi!" Diye cevapladı onu Murat. Didem haksız olduğunu anlayınca utangaç bi şekilde gülümsedi. Ve bu olay yaşandığından beri ağzını açmamış olan canım arkadaşım söze girdi ;

-" Ambulans mı çağırsaydık acaba? Elimizden bir şey geleceğini pek sanmıyorum." dedi tok bi sesle. Ama ben bunun doğru bi fikir olduğunu düşünmüyordum. Eğer bu iş hastaneye taşınırsa Bulut'un ailesi bunu öğrenebilirdi ve başımız ciddi şekilde belaya girerdi. Bulut'un bizi şikayet edip etmeyeceğide bilinmezdi. Korkuyla uyanmasını beklemekten başka çare yoktu. Ama fazlaca kan kaybediyordu , buna göz yumamazdım. Didem'in beline bağladığı siyah hırkayı aldım ve Bulut'un kafasına bastırmaya başladım. Bu hırkayı sevdiğini biliyordum ama hava sıcak olduğu için ondan başka kimse yanında birşey taşımıyordu. Bana bozulmuş gözlerle baktı ama bir şey demedi. Diyemezdi de zaten. Burda kimseyi suçlamak istemiyordum ama Didem fazla panik yapmıştı. Şuan ki durumumuzda fazla acınasıydı. Lavin Bulut'un sedyesinin yanındaki sandalyede uyuya kalmış , Didem yorgun gözlerle etrafa bakarak uyumamaya çalışıyordu. Murat'ında gözleri kızarmıştı ve öylece Bulut'un başucunda oturuyordu. Peki ya ben? O kadar fazla kan görmekten miğdem bulandığı için lavaboya koşmuştum. Soğuk suyla yüzümü yıkadım ve pencereden dışarı baktım. Hava en az 18 dereceydi ama içime bi soğuk gelmişti. Ellerim titriyor gibi hissediyordum. Üzerime giydiğim ince beyaz tişörte daha çok sarıldım. Kolları hep kan olmuştu. Hatta kendime aynadan bakınca boynumda bile kan izleri olduğunu gördüm. Belkide sakinleşmeye ihtiyacım vardı. Bulut'un daha uyanmadığını düşünüyordum. Şortumun cebinden kulaklığımı aldım ve en sondaki kabine girip klozete oturdum. Dirseklerimi dizlerime bastırıp , başımıda öne eğdim ve telefondan rastgele bi şarkı açtım. Gelen şarkı sevdiğim müzik grubu olan Yedinci ev'den Utanıyorum halimden'di. Kısık sesimle melodilere eşlik etmeye başladım. Şuan odamda olup sıcacık yatağımda yatmak varken okulun rutubetli tuvaletindeydim! Dışarda rüzgar artıyordu. Ve bi anda pencereyi açtı. O kadar korktum ki yerimden sıçradım ve elimi klozetin kenarına vurdum.

Yaş : 16Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin