Küçük Adrien'lar mı?

4.2K 274 425
                                    

Marinette'den

Alya ile bavullarımızı hazırlıyorduk ve aynı zamanda orada olacaklar hakkında tartışıyorduk. Alya

"Kızım düşünsene Adrien ile aynı yerde kalmak çok gülerdim." dedi. Akşam Alya ile küçük çaplı bir araştırma yapmıştık. Bir kamp değilde daha çok tatile benzeyecekti küçük kulübeler de iki kişi olarak kalacaktık ve aynı kulübede kalacaklar kura ile belirlenecek.

"Ha-ha-ha Alya, Tanrı korusun umarım böyle bir şey olmaz." dedim böyle bir şey olsaydı ah kesinlikle tatilim berbat olurdu. Dolabımdan aldığım kırmızı üzerinde siyah benekleri olan sporcu atletimi Alya'ya gösterdim.

"Yanıma almalı mıyım?" dedim sorar bir ses tonuyla. Alya

"Kesinlikle al. Güzel olur." dedi sinsice sırıtarak

"ALYA!" diyerek bağırdım ne saçmalıyordu!

"Tamam kızım ne anladın ki ben rahat edersin demek istemiştim" diyerek kıvırdı

"İyi kıvırdın" diyerek karşılık verdim kıkırdayarak başını 'evet' anlamında salladı.

Güzelce bavullarımızı hazırladık. Gitmek için bir engelimiz kalmamıştı. Elizabeth geldi ve bizi götürecek olan arabanın geldiğini haber verdi orta boy bavullarımızı ve sırt çantalarımızı aldık. Kötü olan şey ise oraya uçakla gidecek olmamız. Yani uçakla gidecek olmamız değil Bourgeois, Agreste gibi iğrençler ile aynı uçakta olmamız. Sıkıcı ve sessiz geçen araba yolculuğu sonrası uçağa bindik ve Alya ile koltuklarımıza oturduk yanımıza Kagami de geldi artık muhteşem üçlü tamamdı! -Alya ve Kagami pek anlaşamasa da olsun- karşımızda ise Agreste, Lahiffe ve tanımadığım biri? Siyah uçları mavi saçları vardı. Tanrım Agreste ile tanışıyorsa kesin sinir bozucu biridir. Gözlerimi uçakta gezdirirken Agreste'in çapkın bakışı ile karşılaştım sinir bozucu pislik! Ona baktım ve kaşlarımı çattım ardından önüme geri döndüm.

  Kızlarla film izlerken Bourgeois ve Rossi'nin buraya geldiğini gördüm ah neden herkes sinir bozucu olmak zorunda? Bourgeois

"Vay vay vay buralarda kimler var. Ezik Dupain-Cheng, buzlar kraliçesi Trusugi ve aptal muhabir Césaire oksijeni kirlettiğinizin farkına varın ve kendinizi aşağı atın ezikler" dedi gözlerimi devirdim Alya onlar gibi

"Vay vay vay buralarda kimler var. Mozzarella ve cheddar." dedi onların yüzleri morarırken ikisi de saçlarını savurdu ve yerlerine geçtiler. Geçmeden önde Rossi

"Ayağınızı denk alın Dupain-Cheng ve yandaşları yoksa pişman olursunuz" diye bir tehtid savurdu gözlerimi devirdim. Lütfen bütün yaz böyle geçmesin.

Bir kaç olay dışında sakin geçen yolculuktan sonra doğa ile iç içe olan kamp alanına gelmiştik. Küçük sahneye benzeyen platformda bir adam vardı. Konuşmaya başladı

"Hoşgeldiniz arkadaşlar! Eğlenceli bir yaz tatiline var mısınız?" dedi herkesten onaylayan nidalar yükseldi. Adam konuşmaya devam etti

"O zaman şimdi kulübe eşleri seçme zamanı!" dedi aşırı neşeliydi. Platforma bir kadın çıktı. Ve kağıt dolu bir kase getirdi.

"İlk talihlilerimiz!" diye bağırdı adam mikrafona. Kaseden de iki kağıt çekti ardından içinde yazan isimleri okudu

"Chloé Bourgeois ve Lila Rossi!" dedi iki şeytan bir aradaydı bu iyidi en azından bizimle olmayacaklardı. Herkesin kağıtları çekildi kimleyim tahmin edin. Agreste ile! Alya yine açmıştı şom ağızını!
Girişteki büyük panodan hangi kulübede olduğumu öğrendim sağımda ki kulübede Alya ve Kagami kalacaktı umarım aralarındaki değişik kötülüğü yok edebilirler. Kulübeme girdim ve sağ taraftaki -yani Alya ve Kagaminin kulübesine bakan- tarafa yerleştim. Kıyafetlerimi dolaba koydum. Çalışma masasını kendime göre düzenledim küçük mutfağı da kendi düzenime göre düzenledim ve Adrian işlerimi bitirdiğimde gelmişti. Onunla olabildiğince az muhattap olmaya çalışacaktım. Ben yatağımda uzanmış Alya ile mesajlaşıyorken o ise kendi alanını düzenliyordu. Sonra konuşmaya başladı.

"Dupain-Cheng görüyor musun? Hayat küçük Adrien'lar yapmamız için mesajlar gönderiyor" dedi Tanrım ne saçmalıyor bu?

"Agreste sınırlarınızı geçmemenizi öneririm." dedim

"Ya ya öyle mi?" dedi ve bana doğru gelmeye başladı yine ne yapacaktı bu? Telefonumu bıraktım ve yatakta doğruldum bana doğru yaklaşmaya devam etti aramızda bir kaç milim mesafe kaldığında durdu ve

"Sınırlarımı geçtim hiç bir şey olduğunu görmüyorum sence bir şey var mı?" dedi kaşlarımı çattım ve

"Evet var" dedim ardından ben ona doğru biraz daha yaklaştım ve konuşmama devam ettim fakat fısıldayarak

"Sinirlermi bozuyorsun ve bunun sonuçlarını bizzat kendim biliyorsun" dedim burunlarımızı birbirine değdirecek kadar yaklaştı.

"Ondan sonra eskrime başladığını hatırlatırım" dedi

"Ne fark eder? Sen çalıştıysan bende çalıştım Agreste hatırlatırım" dedim

"Dupain-Cheng, kendini bu kadar büyütmemelisin çünkü o kadar büyük değilsin" dedi bende

"Agreste kendine bu kadar güvenmemelisin çünkü karşılaştıkların ne yapacağını bilemezsin" dedim

"Güzellik, sende kendine bu kadar güvenmemelisin karşındakinin seni ne zaman tuzağına düşüreceğini anlayamayabilirsin" dedi

Ukalaca gülümsedim ve

"Kimsenin tuzağına düşmem Agreste kendini düşünsen iyi edersin. Şimdi izin verirsen seninle daha fazla muhattap olmak istemiyorum." dedim ve kendimi geri çekip mutfağa girdim arkamdan bağırdı

"Gülümsemenin sebebi 'güzellik' demem olduğunu biliyorum." dedi egolu pislik

"Ya ne demezsin senin için ölüyorum Agreste" dedim

"Sana diyorum küçük Adrien'lar yapmalıyız" dedi aptal

"Bende diyorum ki sınırlarını aşarsan kötü şeyler olabilir sinir bozucu aptal" dedim

"Bende seni seviyorum lady'im" dedi ıhh neden bu kadar sinir bozucu olmak zorunda

SOĞUK SAVAŞ | yaz kampında | AdrinetteHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin