Agreste Çok Yakışırdı

1.9K 160 199
                                    

Öğle yemeği bitmişti ve Ayla ile camdan cama konuşuyorduk. Çünkü biraz değişiklik güzel olurdu. Yani neden olmasın ki?

"Umarım Luka her şeyi berbat edip saçma sapan geri gelmez." dedi Alya.

Tam ağzımı açıp cevap verecekken Adrien arkamdan sarıldı ve saçlarımdan öptü. Yani başkası olamazdı değil mi?

Arkamdaki kişinin Adrien olup olmadığını kontrol etmek için kafamı kaldırdığım zaman, Adrien'ın tatlı sırıtışı ile karşılaştım. Bende gülümsedikten sonra -artık bunlara alışmıştım- Alya'ya baktım. Fotoğrafımızı çekiyordu.

"ALYA!" diyerek bağırdım. "Tüm dikkatini bana ver ona değil!"

"Ta-mam!" dedi Alya telefonunu bırakarak.

O sırada da Nino, Alya'nın yanına geçti. Alya'nın başını omzuma yaslayıp ona sarıldı.

Alya'nın gözleri kocaman açılmış bana bakıyordu. Ben sinsice sırıtırken Alya'nın oradan göremediği telefonuma uzandım. Hızlıca alıp birkaç fotoğraf çekip yerine geri bıraktım. Bana birkaç 'seni gebertirim' bakışı atınca bende altta kalmamak için 'hı hı ondan' bakışı attım.

"Ee Nino, Nasıl gidiyor günler?" dedi Adrien biraz sesini yükselterek. Ona alttan bir bakış attım. Yani alttan bir bakış atmak zorundaydım çünkü kendisi benden uzundu. Üstten bakış atabilseydim üstten atardım yani.

"Sevgilimi ziyarete gelmiştim ama benden daha çok sevdiği bir arkadaşı var. Ondan bize sıra gelmiyor ki günümüz güzelleşsin."

"Biraz önce geldin Nino, Abartmayı kes!" dedi Alya gözlerini devirerek. Daha sonra başını eğip sırıttı. Yani ben öyle gördüm.

Nino, Alya'yı pek takmadı. "Senden nasıl Kardeşim?"

Adrien bana doğru baktı ve gülümsedi. "Aile gibi hissediyorum ve buradan hiç çıkmak istemiyorum. Kısaca mutluyum."

Dediği sözlere yavaşça erirken saçma saçma sırıttım. Amacı neydi bunun?

Alya bana doğru bakıp sırıttı. "Marinette sen şeker değilsin erime." diye bağırdı. Beynim sözlerini ve içindeki imayı algıladığı zaman kaşlarımı çattım ve fısıldadım. "Adrien birkaç adım geri git."

Adrien sorgulamadan geri çekildiğinde çevik bir hareketle camdan dışarı sıyrıldım. Yaşasın küçük ve kısa olmak! Şimdi bittin sen kızım. Alya'nın camına doğru koşarken onlarda refleksen geri çekildiler. Tamam oradan girmek biraz tuhaf olmuştu ve azıcık ufacıkta zor. Ama neyse ki yaralanmadan içeri girebilmiştim. Alya da winx'in dönüşümünü bekleyen kötü karakterler gibi ölümünü bekliyordu. Nino'ya doğru baktım. Kızgın görün- bir saniye Nino'nun elinde neden çekirdek var? Nasıl buldu onu ya? Neyse şimdi bunu düşünüp ciddiyetimi bozamazdım.

Alya'ya doğru son kez koşup zıpladım ve bır koala gibi vücudunu sararak omzunu ısırdım. Acıyla bağırıp beni üstünden atmak için debelenmeye başladı. En sonunda birkaç pardon çok yanlış oldu tüm koluna diş izleri bırakınca intikamımı almış bir şekilde kalktım ve aksiyonlu olması için yeniden camdan çıktım. Etrafıma gururla bakarken arkamda bir ağırlık oldu.

"SEN! Yüz seksen beşinci kankalar arası gıdıklama savaşını başlattın." dedi Alya. Bu ondan başkası olamazdı zaten. Çimlerin üzerinde saçma bir pozisyonda delicesine gülüyorduk ve kesinlikle etrafa yanlış anlaşılıyordu. Nino'nun çekirdek yemesi de ayrı bir saçmalıktı. En sonunda "PES!" diye bağırdım. Bağırmasam atılabilirdik çünkü görevli geliyordu. Gerçekten yüz tipi tam olarak profesör Snape'i andırıyordu. Işınlanmış gibi kulübeme döndüm. Camdan baktığım zaman görevlinin Nino ile konuştuğunu gördüm. Pislik gülüşü yaptıktan sonra yatağıma attım kendimi.

Burada olmak güzeldi burada olgun Marinette değil çocuk Marinette oluyordum. Bunu yakın zamanda anlamış olsam da olsun. İstediğim gibi davranmak güzeldi. Bitmesini istemediğim sayılı şeylerdendi bu kamp.

Adrien yukarıdan bana baktı. "Ne yaptın?" dedi sanırım olgun olma sırası ondaydı. Sanırım olgunluk ile ilgili konuşmamızdan sonra biraz bozulmuş ve olgun olmaya odaklanmıştı.

"Hiç sadece ona sarıldım gerçekten. Asla ve asla ısırmadım ve sonra gıdıklama savaşına girmedik. Emin olabilirsin." dedim güzel bir gülümseme ile.

"Bugün çocuk sen olduğuna ve yaramazlık yaptığına göre ceza vakti!" dedi gülümseyerek. Yataktan telaşla kalktım ve ondan en uzak olabileceğim yere gittim. Bu bir kere daha olmuştu ve ucundan tatlı olsa da utanmama sebep oluyordu. Bahsettiği ceza ise pek cezaya benzemeyen bir şeydi. Ben istemediğimden kaçıyordum ve o kovalıyordu ve yakaladığı zaman sarılıp öpüyordu. Böyle ceza nerede görüldü biri bana söylesin!

"Eğer yaparsan ayrılırız!" diye bağırdım gözlerimi kapatarak ve kolumu öne uzatarak.

"Kolay kolay bırakmam ayrılamazsın." dedi kendinden emin bir şekilde. Kapalı gözlerimi ufacık açtım. Aramızda bir kaç adım mesafe vardı. "Bekle! Fırında kek mi yandı?" sözlerimle Adrien bakışlarını arkasına doğru çevirince kapıyı açıp çıktım ve "Bizde fırın yok ki şapşal!" diye bağırmayı ihmal etmedim.

Kaşınıyordum.

***

En sonunda kovalamacamız son bulmuştu. Luka ile Chloé geri gelmişti. Neredeyse akşam olmuştu ve biz doğruluk mu? Cesaret mi? oynayacaktık. En son olanlar aklıma gelince yüzümü buruşturdum. En azından Lila yoktu. Şişeyi çevirdim Nino ve Chloe arasında durdu. Nino soruyor ve Chloé cevaplıyordu. Alya Nino'nun kolunu dürtünce Nino gülümsedi ve sordu.

"Luka hakkında düşüncelerin neler?"

Chloé'nin yanakları hafif kızarır gibi olduğunda başını öne eğdi. "Luka iyi biri." demekle yetindi sadece. Ayla kocaman gülümsedi ve "BİLİYORDUM!" diye fısıldadı Herkes ona tip tip baktı. Yani ben anlamıştım Chloé'nin Luka'dan hoşlanmasını bahsediyordu. Alya durumu toparladıktan sonra devam ettik. Ben ve Luka'da durdu. Aklıma gelen sinsi fikirle sırıttım. Umarım Luka doğru cevabı verirdi.

"Luka, Chloé hakkında bir şeyi değiştirecek olsaydın bu ne olurdu?"

Luka'nın yanında oturan Adrien ona bir şeyler fısıldadı. Adrien'a kızıp eline vurdum. "Aklını karıştırma!"

Ellerini suçlu gibi kaldırdı. Gözlerimi devirdim ve bakışlarımı Luka'nın cevabına sabitledim.

"Soyadını." diye cevap verdi Luka.

Alya "Oha." diye fısıldadı. Bu gerçekten bayağı iyi bir cevaptı.

Chloé ile Luka duygulu duygulu bakışırken Adrien tüm ortamı bozdu. "Güzelim sende soyadını değiştirmek ister misin? Agreste çok yakışırdı."

***

Selamm! Yazarken kahkaha attım. Yazdıklarına gülen bir deliyim. Neyse konumuz bu değil. Bam güm gibi bir bölüm olmuş olabiler falan ama artık bir şeyler olması lazımdı. Nasıl buldunuz?

Neyse oy sınırı falan filan yok kendinize dikkat edin yeter. Dikkat etmeyeni ısırırım. Dikkat edin kendinize.

Hadi öpüyorum. Muah!

SOĞUK SAVAŞ | yaz kampında | AdrinetteHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin