Bunu Sık Sık Yapmalıyım

2.4K 182 229
                                    

Bugün büyük bir etkinlik olacakmış. Duyuruyu dinlerken su içiyordum. Tabii duyduğum şey ile su boğazıma takılmasaydı.

"Güzel bir yaz tatili geçirmeye devam ediyoruz! Bugün yapacağımız etkinliği duyunca çok sevineceksiniz. Hazır mısınız? Bugün Paintball günü!"

Paintball yapacaktık ve bunu daha önce yaptığım zaman aptalın teki yasak olan mesafeden vurduğu için sırtımda büyük bir morluk oluşmuştu.

Umarım burada böyle bir sorun olmazdı. Öksürüklerimin sesi ile Adrien mutfağa koşmuş ve saçma sapan şeyler söylüyordu.

"İyi misin? Suni teneffüs gerekiyor mu? Ben muhteşem yaparım. Hayata fazla fazla dönersin."

"Adrien sadece. Neyse boşver. Duyuruyu duydun mu?"

"Hm hm. Şanslısınız Lady'im bir korumanız olacak."

"Öyle mi? Ya farklı gruplara düşersek?"

"Buna evren bile izin vermez. Biz bir dünya aşkı olacağız. Herkes bizi bilecek. Bunlar Lady ve Kedi diyecekler. Aynı Romeo ve Juliet gibi."

~~

"Ama koç Marinette ve ben farklı takımlarda olamayız."

"Nedenmiş o?"

"Çünkü ona yardım ederim dolayısıyla diğer takıma yardım etmiş olurum. Ne olur beni diğer takıma alın."

"Tamam alırım. Marinette sen mavi takıma gel. Şimdi kırmızı takıma geçebilirsin Adrien."

"Ama koç sen anlamıyorsun. Bizi aynı takımda yapsan ölür müsün?"

  Adrien mükemmel çabalarına devam ederken, etraftaki herkes gülmemeye çalışıyordu.

"Koç bak ben şu Steve'in yerine geçsem. Marinette'ye çok yakın duruyor zaten."

"Adrien böyle ayarladık işte niye zorluk çıkarıyorsun."

"Çünkü ben Marinette'nin yanında olmak istiyorum. Lütfen."

"Hayır, olmaz Adrien."

"Ağlarım ama koç."

"Adrien abartıyorsun. Şimdi takımının yanına git ve oyunu kazanmak için bir plan yapmaya yardımcı ol."

"Peki koç. "

"Aferin. Hadi."

Adrien. Bir kere daha koça baktı ama koç kesin kararlıydı. Yazık benim sevgilime.

  Herkes yavaş ve kararlı adımlarla ilerliyordu. Bizim takımda; Alya, Steve, Ben, Luka ve Chloé vardı. Karşı takımda ise; Adrien, Lila, Nino, Peggy ve Robert vardı.

  Chloé bayrağı koruyacak. Steve ile Alya bayrak bölgesini savunacak. Luka ile bende karşı takımın bayrağını almaya çalışacaktık.

  Yavaş ve temkinli ilerlerken. Önümüze Lila ve Adrien çıktı. Tanrım! Niye bunlar ikisi birlikteydi. Kaşlarımı çattım ve Lila'ya doğru bir vuruş yaptım. Lila'ya çarptığında. Mutluydum. O pislik artık oyunda değildi. Tabii o da bana ateş etmişti. Bana değmeden önce Luka beni yere doğru itmişti. Ve neyse ki oyundan çıkmamıştım.

  Şuan Adrien, Luka'ya neden beni ittiği ile ilgili kavga ediyordu.

"Luka, seni öldürmemem için bana bir sebep söyle!"

"Ne yaptım ben ya! Takım arkadaşımı kurtardım. Yine ben suçluyum!"

"Sen. Benim. Lady'ime. Oyundan çıkacak bile olsa. Öyle. Davranamazsın."

"Sen çıldırmışsın Adrien. Şimdi seni vurmadan buradan git!"

"Hiçbir yere gitmiyorum!"

  Ardından benim elimi tuttu ve kulağıma fısıldadı.

  "Kenardan dolanırsanız kimse sizi görmez. Peggy'e dikkat edin. Bir savaşçı ruhu var. Her an sizi görüp patlatabilir."

  Başımı salladım. Onu tabii ki vurmayacaktım. Luka'ya beni takip et işareti verdikten sonra oradan ayrıldık. Adrien'ın söylediği yoldan devam ettik. Yavaşça devam ediyorduk. Kocaman çam ağaçları olması bizim için büyük ayrıcalıktı ve kolaylık. Ayak sesleri duyduğum zaman arkama döndüm. Karşımda Adrien'ı gördüğümde gülümsedim. Doğru ya hâlâ onu vurmamıştık yani oyundaydı!

"Biraz hızlı olmazsanız bay aptal ve Alya çıkacak." dedi.

"Steve ne zaman bay aptal oldu?"

  Bana doğru yaklaştı ve tam dibimde durarak özel alanımı işgal etti.

  "Tam bu zaman." dedi kısık bir sesle.

  Neler oluyordu. Tamam. Ben kızarıyordum. Hayır, hayır, hayır. Ben niye kızardım ki! Hem Adrien bir anda niye böyle davranmaya başladı.

  "Artık çocuk gibi davranmak yok. Biraz olgun davranmamı sen istemiştin. Bu arada sen utandığın zaman çok tatlı oluyorsun. Bunu sık sık yapmalıyım."

  Biz ne ara rolleri değiştik! Sakin ol ve mantıklı düşün Marinette. Sakın kekeleme!

  "N-ne güzel."

  Lanet! Aferin Marinette. İyi ki kekeleme dedik!

  "Güzel bulmana sevindim. Hadi şimdi git ve bu oyunu kazanın!"

  "T-tamam. Görüşürüz."

  Luka yüzünü buruşturmuş bizi izliyordu.

  "İğrençsiniz!"

~~
 
  Bugün oyunu kazanmıştık ve ben şuan yatağımda uzanmış ve pikeyi başımın üzerine çekmiş utanıyordum.

  "Marinette hadi ama canım bu kadar utanmış olamazsın."

"Sus sen ya ben burada mutluyum."

  "Ama ben seni görmek istiyorum. Sürekli sana bakayım. Çocuklarımızın yüzleri, gözleri güzel olsun."

  Pikeyi tekmeliyerek üstümden attım.

  "Ne diyorsun sen be!"

  "Diyorum ki hamileyim!"

  "Saçmalama Adrien!"
 
  "Tamam bu sadece seni görmek içindi."

  Gözlerimi kısarak ona baktım ve

  "Huzurlu bir şekilde utancımı yaşamak istiyorum! Neden engel oluyorsun?"

  "Çünkü çok tatlısın."

  "Şunu kes artık!"

  "Neyi sana tatlı demeyi mi?"

  "Adrien!"

  "Tamam tamam bir daha sana çok tatlısın demem."

  "Hayır de. Ben ne diyorum be!"

  "Anladım ben sana çok tatlısın dememi istiyorsun."

  "Hayır onu istemiyorum. Ben sadece huzurlu bir şekilde utancımı yaşamak istiyorum."

  "Peki o zaman. Seni rahat bırakayım."

  "Sonunda!"

  "Beni istemiyor musun?"

  "Onu nereden çıkardın?"

  "Çünkü beni istemediğini düşünüyorum."

  "Hayır seni istiyorum tabii ki. Bir daha benim seni istemediğimi düşünmeni istemiyorum. Artık karışık cümleler kurmakta istemiyorum."

  "Tamam o zaman. Hadi film izleyelim!"

  Gülümsedim. Eninde sonunda istediğini yapıyordu.

  "Tamam. Hadi izleyelim."

~~

Uzun bir bölüm yazdım. Yaşasın!

Bölüm nasıldı?

Adrien böyle mi davransın? Yoksa çocuk gibi olmaya devam mı etsin?

İyi günler. Kendinize dikkat edin!

SOĞUK SAVAŞ | yaz kampında | AdrinetteHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin