Ha Tamam Buyrun

2.1K 165 106
                                    

"Hey! Sevgilim yatağına oje fa- hayır. Burada ka- oh, şey eğer istersen bugün bir şekilde Nino ve Luka'nın yanında kalabilirim ister misin?"

Lanet!

***
Adrien'ın anlatımı

  Sessizce bana bakıyordu Marinette. Bir kaç dakikadır bunu yapıyorduk zaten. En sonunda gözlerinin dolduğunu gördüğümde ona doğru ilerledim. Kollarımı ona dolayarak sarıldım. O aynı şekilde bekliyordu. Bazen insanların sarılmaya ihtiyacı olurdu. Eğer ben ona bunu veremeyeceksem kötü bir sevgili olurdum. Berbat bir sevgiliyi kim isterdi?

  Kollarımı geri çektim. Onun boyuna gelmek için biraz eğilmem gerekti. Hafif bir tebessüm ile baktım ona. Gözlerinde görebildiğim tek şey utançtı. Kim bundan utanılması gerektiğini öğretmişse onu bulmak istiyordum.

  Baş parmaklarım ile göz yaşlarını sildim. Yanından ayrılarak dolabına ilerledim ve ona temiz kıyafetler çıkardım. Tekrardan yanına geldim ve ellerimizi kenetledim. Bunu yapmayacak isem sevgilim olmanın ne anlamı vardı? Ona her anda yardım edip destek olmalıydım. Köstek değil.

  Onu banyoya doğru götürürken arkamdan sessizce ilerliyordu. Onu anlayamazdım. Fakat kötü bir durumda olduğunu tahmin etmek zor değildi.

  Banyonun kapısını açtım ve Marinette'ye içeri girmesine yardımcı oldum. Temiz kıyafetleri kenera bıraktım. Gülümseyerek oradan ayrıldım. Gerisini o halletmeliydi. Aksi taktirde yine bir utanma krizi geçirirdik. Hemde bu doğru olmazdı. Kısaca istemediğimden değil sadece iyi olmaz.

  Bayan Parker'ı aradım. Her şeyimiz ile ilgileniyordu. Bir anne gibi. Hemde bizi çok seviyordu.

"Merhaba Bayan Parker! Burada acil bir durum var. Acaba sizden küçük bir şey isteyebilir miyim?"

"Tabii ki oğlum. Umarım çok kötü bir şey yoktur. Marinette kızım iyi mi?"

  "Merak etme Marinette iyi. Sadece anlarsın ya. Senden yeni nevresim takımı isteyecektim. Bu mümkün mü?"

  "Evet bu mümkün. Ben hemen size yolluyorum oğlum gelmene gerek yok. Sen Marinette kızıma iyi bak."

  "Teşekkür ediyorum Bayan Parker. Siz olmasaydınız bu kamp berbat olurdu."

  Kıkırdadı Bayan Parker. İşte benim mükemmel bazı yeteneklerim.

  Telefonu kapatıp yatağıma oturdum. İyi bir erkek arkadaş olabiliyorumdur umarım. 

  Kapı çaldığı zaman yani nevresim takımının geldiğini anladım. Kapıyı açtım. Karşımda daha önce görmediğim bir kız duruyordu. Gülümseyerek nevresim takımını uzattı. Bende tebessüm ederek aldım.

  "Teşekkürler."

  "Rica ederim."

  Kız uzaklaşırken bende kapıyı kapattım. Biricik sevgilimin yatağına baktım. Bunu yapabilirdim. Neden gocunmayım? O benim sevgilim. İlerde evleneceğiz. Sonra- her neyse..

  Kirlenmiş nevresim takımını çıkardım ve bir kenara fırlattım. Temiz çarşafı serdim. Yastık kılıfını değiştirdim. Ardından nevresimi de yatağa güzelce serdim. Kirli olanları kendi banyomdaki kirli sepetine attım. Lady'min görmesini istemiyordum.

  Derin bir nefes aldım. Marinette'nin kapısını tıklattım.

  "Hey, güzelim! İyi misin?"

  Ses gelmedi.

  "Sevgilim? Orda mısın?"

  Yine ses gelmedi.

  "Marinette? Ses ver lütfen. Marinette! İyi misin?"

  Kısık bir ses duydum.

  "İyiyim Adrien."

  "Emin misin?"

  "Evet."

  "Ama ben emin değilim."

  "İyiyim dedim Adrien!"

  "Tamam tamam. Sakin ol lütfen. Oradan çıkmak ister misin?"

  "Hayır."

  "Emin misin?"

  "Hayır dedim ya!"

  "Tamaam. Sakin ol canım. Susuyorum."

  Cevap vermedi

  "O zamam gideyim ben."

  "Gidiyorum."

  "Gittim." 

  Yatağıma oturdum ve derin bir nefes aldım. Şuan tek derdim Marinette'ydi. Ona çikolata lazımdı. Çok çikolata. Tatlı şeyler, ilaç ve sıcak su torbası. Bunun için dışarı çıkabilir miydim? Eh umarım.

  Kulübeden çıktım ve çıkışa doğru yürüdüm. Kapıda güvenlik vardı. Gülümseyerek ormana doğru adımlarımı yönlendirdim. Kaçabilirdim. Ben Adrien Agreste bu durumlara da mı düşecektim?

  Duvara dikkatlice tırmandım. Ardından diğer taraftan indim. Çok kolay olmuştu. Tam gidiyordum ki bu kadar erken konuşmama kararı aldım. Çünkü karşımda güvenlik duruyordu.

  "Bay Agreste, nereye gidiyorsunuz?"

  "Süper markete."

  "Ha tamam buyrun."

   "Teşekkürler."

   "Siz benimle dalga mı geçiyorsunuz? Yasak. Buradan gidemezsiniz. Ormanın içindeyiz. Kaybolursanız ne olur biliyor musunuz? Tüm suç bize kalır. Lütfen şimdi kampa geri dönün."

  "Umm. Tamaaam. Ama önce bir yere uğramam gerek bunu yaptığım için üzgünüm!"

  Koşarak güvenliği geçtim. Dümdüz ileriye doğru koştum. Eninde sonunda bir yola varacaktım değil mi?

  Nefes nefese kaldığım zaman durdum. Önümde bir yol vardı. Başardım! Yürüyerek yola çıktım. Ve sola doğru ilerlemeye başladım. Yolun iki yanında da ağaçlar vardı. Ürkütücü gözüktüğünü söylemem gerekirdi. İçimden bildiğim ve komik bulduğum şarkıları söylemeye başladım. Hava kararıyordu ve ben endişelenmeye başlamıştım. Biraz daha yürüdüm.  En sonunda yolun kenarlarında birkaç yapı gördüm. Yol ayrımı da vardı. Ben ne yapmıştım? Aptal kafam!

  Sonunda yol kenarlarında yapıtlara rastladım. Umarım burası hançer kullanan kar maskeli psikopat katiller ile dolu değildir. Yapıtlara doğru yürüdüm.

  Dışarıda hiç kimse yoktu. Bir yol ayrımından girdim. Lakin gördüğüm şeyler pek iyi değildi...

Ne yaptığını bilmeyen bir adet yazar yazısı okunuz. Ne yaptığım hakkında hiçbir fikrim yok. Diyebileceğim tek şey Adrien çok tatlı ya Adrien satış mağazası açsınlar. Her neyse hepinizi öpüyorum.

Seviliyorsunuz!
 
 

 

SOĞUK SAVAŞ | yaz kampında | AdrinetteHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin