13- Bu Bizim Kaderimiz

438 94 23
                                    




Jimin sahneden iner inmez kıyafetlerini değiştirmiş ve sahne kıyafetlerini çöpe atmıştı.  Elinde ise keskin nişancılık yaparken sürekli kullandığı silahının çantası vardı.
Sahne kıyafetlerinin tam zıttı şekilde giyinmişti. Aleon gibi değil, Jimin gibi kaçıyordu.
Kaçmaya başladığı andan beri aslında geri dönmek istiyordu. Dostlarını ve yoldaşlarını orada çatışma içinde bırakmak kendisini hain gibi hissetmesine sebep olmuştu. Ama liderin sözünden çıkmamak adına arkasına bakmadan ilerledi.
Şimdi yapması gereken şey ortak noktaya gidip gelecek olan diğer yoldaşları beklemekti.

Etraf oldukça gürültülü olmasına rağmen bir sesi duydu ve ayırt etti. "Aleon?" 

Her karşılaşmalarında aynı tonla, aynı sorar şekilde duyduğu bu sesi tanımaması imkansızdı. Arkasını yavaşça döndüğünde karşısında Heo Yeong Min'i ve beraberindeki polisleri gördü.

"Yine mi silah seslerinden korktun?"

Alaycı bir ses tonuyla konuşması Jimin'in midesini bulandırdı. O an her şeyi berbat ediyor olmaktan nefret etti.

"Açın."

Yanındaki polisler Jimin'in elindeki valizi koparır gibi çekip alırken Jimin dudaklarını ısırıyordu.
Yeong Min valizin içinden çıkan silaha bakarken ıslık çaldı ve yeniden o alaylı sesiyle konuştu.

"Tehlikeli bir enstrüman çalıyorsun."

Jimin polisler tarafından tutuklanıp karakola götürülürken yoldaşları ve dostları buluşma yerine toplanmaya başlamışlardı bile.
Jeongguk ve Taehyung henüz yeni gelmişlerdi. Taehyung'un kolunda fazlaca kan kaybı yaşamasına sebep olan bir kurşun yarası oluşmuştu.

"Herkes iyi mi?"

Jeongguk lider olarak yoldaşların sağlık durumunu gözden geçirirken aralarından birisi başını eğerek cevap verdi.

"Canını feda edenler hariç herkes iyi."

Yoldaşların gözü Taehyung'un kanlı sargı beziyle sarılı koluna kayınca endişeyle sordular.

"Siz yaralandınız mı Bay Kim?"

Taehyung gergin halini ve acı içindeki kolunu belli etmedi. "Önemli bir şey değil. Planımıza engel olmaz merak etmeyin."

Jeongguk derin bir nefes verdi.

"Herkes buradaysa tren garına gidebiliriz."

"Durun."

Kalabalık grubun gerisinden sesi gelen Yoongi öne doğru çıktı. "Hoseok henüz gelmedi."

Grubun içindekilerden birisi gözleri dolmuş olan Yoongi'nin omzuna elini koyarak sessizce fısıldadı. "Canını feda edenler arasında Hoseok da vardı."

Yoongi elbette Hoseok'un gelmediğini gördüğü andan itibaren bu fikri düşünüyordu. Fakat çok  uzak gelmişti onun geri dönmeme ihtimali. Daha dün gece karşılıklı masalardan birbirlerine bakışıp gülerken bu gece onu bir daha göremeyecek olmayı kabullenemiyordu. Kendisine destek olan arkadaşlarına tutunarak yürümeye başladı. Ağlayıp mızmızlanmanın sırası değildi. Buradan kaçıp kurtulacak ve aşkının yasını o zaman tutacaktı.

"Patron, bir dakika. Henüz Jimin de gelmedi."

Herkes yürümeyi bırakıp olduğu yerde kalakalırken bunun haberini veren kişi konuşmaya devam etti.

"Onu mekandan herkesle birlikte çıkarken gördüm."

Taehyung aniden hızlanan kalp atışlarını umursamadan sesini yükseltti. Öyle endişeliydi ki uzaktan birisinin sesini duyabilecek olması aklına bile gelmemişti.

Carpe Diem | Jikook✔️Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin